Ömer bin Abdülaziz
Bir gün hanımına; "Bir dirhemin var mı? Biraz üzüm alalım" dedi. Hanımı; "Senin gibi bir sultanın bir dirhemi olmazsa, benim olur mu" deyince, hanımına; "Doğru söylüyorsun ey Fatıma! Fakat böyle olması, Cehennem'de kızgın zincirleri boğazımda taşımaktan iyidir" dedi.
Ömer bir Abdülaziz Hazretleri, oğlunun bin dirheme bir yüzük taşı satın aldığını haber aldı. Hemen bir mektup yazarak, o yüzük taşını satmasını ve bin kişinin karnını doyurmasını emretti. Ayrıcı iki dirhemlik yüzük kullanmasını ve yüzüğün üzerine; "Allah-u Teâlâ haddini bilene merhamet eylesin" diye yazmasını istedi.
Bir gün etrafındakiler Ömer bin Abdülaziz'e; "İnsanların en ahmağı kimdir" diye sorunca; "Ahiretini dünya için satan, ahmaktır, ahiretini başkasının dünyası için satan daha da ahmaktır" buyurdu.
Ömer bin Abdülaziz Hazretleri, hutbe okurken kalbine ucb (kendini beğenmek) hali gelirse hutbeyi yarıda keser, yazı yazarken olursa o kağıdı yırtardı ve; "Allah'ım nefsimin şerrinden sana sığınırım" derdi.
Ömer bin Abdülaziz Hazretleri bir gece namaz kıldı. Namazda; "Boyunlarında demirden halkalar ve zincirler bulunduğu zaman, bu vaziyette sıcak suyun içinde sürüklenecekler, sonra ateşte yakılacaklar" mealindeki (Mü'min suresi: 71-72) ayet-i kerimelerini okudu. Namazdan sonra bu ayet-i kerimeyi tekrar tekrar okudu ve çok ağladı.
Yer altında bir mahzeni vardı. Gece olunca oraya iner, boynuna demir bağlardı. Sabaha kadar böylece, Allah-u Teâlâ'nın korkusuyla gözyaşı döker ve O'na yalvarırdı.
Ömer bin Abdülaziz Hazretleri akrabalarından birisine gönderdiği bir mektupta şunları yazdı; "Eğer gece ve gündüzünde ölümü hatırlamayı şiar edinmek istersen fânî ve geçici olana rağbet etmeyip, bâkî ve devamlı olana yönel. Vesselâm".
Bir gün hanımına; "Bir dirhemin var mı? Biraz üzüm alalım" dedi. Hanımı; "Senin gibi bir sultanın bir dirhemi olmazsa, benim olur mu" deyince, hanımına; "Doğru söylüyorsun ey Fatıma! Fakat böyle olması, Cehennem'de kızgın zincirleri boğazımda taşımaktan iyidir" dedi.
Ömer bir Abdülaziz Hazretleri, oğlunun bin dirheme bir yüzük taşı satın aldığını haber aldı. Hemen bir mektup yazarak, o yüzük taşını satmasını ve bin kişinin karnını doyurmasını emretti. Ayrıcı iki dirhemlik yüzük kullanmasını ve yüzüğün üzerine; "Allah-u Teâlâ haddini bilene merhamet eylesin" diye yazmasını istedi.
Bir gün etrafındakiler Ömer bin Abdülaziz'e; "İnsanların en ahmağı kimdir" diye sorunca; "Ahiretini dünya için satan, ahmaktır, ahiretini başkasının dünyası için satan daha da ahmaktır" buyurdu.
Ömer bin Abdülaziz Hazretleri, hutbe okurken kalbine ucb (kendini beğenmek) hali gelirse hutbeyi yarıda keser, yazı yazarken olursa o kağıdı yırtardı ve; "Allah'ım nefsimin şerrinden sana sığınırım" derdi.
Ömer bin Abdülaziz Hazretleri bir gece namaz kıldı. Namazda; "Boyunlarında demirden halkalar ve zincirler bulunduğu zaman, bu vaziyette sıcak suyun içinde sürüklenecekler, sonra ateşte yakılacaklar" mealindeki (Mü'min suresi: 71-72) ayet-i kerimelerini okudu. Namazdan sonra bu ayet-i kerimeyi tekrar tekrar okudu ve çok ağladı.
Yer altında bir mahzeni vardı. Gece olunca oraya iner, boynuna demir bağlardı. Sabaha kadar böylece, Allah-u Teâlâ'nın korkusuyla gözyaşı döker ve O'na yalvarırdı.
Ömer bin Abdülaziz Hazretleri akrabalarından birisine gönderdiği bir mektupta şunları yazdı; "Eğer gece ve gündüzünde ölümü hatırlamayı şiar edinmek istersen fânî ve geçici olana rağbet etmeyip, bâkî ve devamlı olana yönel. Vesselâm".
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.