Pir Muhammed Gencevi
Karabağ'da yetişen meşhur velîlerden, Karabağ'ın Gence şehrinden olup, evliyânın büyüklerinden Şems-i Tebrîzî'nin torunlarındandır. Onaltıncı asırda yaşamıştır.
Tasavvufta zamânının meşhûr velîlerinden Abdülgaffâr Hazretlerinin ders ve sohbetlerinde yetişip kemâle erdi. Menkıbeleri, adına yazılan Menâkıbnâme'de toplanmıştır.
Tasavvufta hocası Şeyh Abdülgaffâr Hazretlerine gitmesi şöyle olmuştur. Pîr Muhammed Gencevî çocukluğunda bir gün çift sürmekle meşgûl olan kardeşine azık götürmüştü. Yanına varıp azığı bıraktıktan sonra bambaşka bir hâle girip kardeşinin yanından süratle kaçmaya başladı. Kardeşinin peşinden koşup çağırmasına rağmen bir türlü dönmedi. Tâ babasının evine kadar koştu eve girip babasını görünce orada da duramayıp kaçmaya başladı. Artık karşısında her kim çıksa ondan kaçıyordu. Hiç bir yerde duramıyordu. Neden böyle kaçıyorsun diye sorduklarında hiç cevap vermiyordu. Sonunda onu zamânın meşhûr velîlerinden Şeyh Abdülgaffâr Hazretlerinin huzûruna götürdüler. Bu zât ona; "İnsanlardan niçin kaçıyorsun?" diye sorunca; "İnsanlar benim gözüme vahşî hayvanlar sûretinde gözüküyor. Eğer kaçmasam rahat edemem. Mecbûren kaçıyorum" cevabını verdi.
Bunun üzerine Şeyh Abdülgaffâr Hazretleri babasına; "Üzülme oğlunda korkulacak bir hal yoktur. Allah-û Teâlâ oğlunun basîretini, kalp gözünü açmıştır. Her kime baksa onun ne sıfatta olduğunu kalp gözüyle görür. İnsanların çoğu vahşi hayvan tabiatında olduğundan onun gözüne o sûrette görünüyor. Bu sebeble o, insanlardan kaçıyor. Bundan sonra bizim yanımızda dursun. İnşâllah kâmil bir zât olur" dedi. Babası bu sözler üzerine onu Abdülgaffâr Hazretlerinin yanında bıraktı. Epeyce zaman onun hizmetinde kaldı. Derslerine ve sohbetlerine devâm edip, tasavvufta kemâle erdi. Tasavvufta yetiştikten sonra hocasının izni ile babasının yanına döndü ve evlendi.
Karabağ'da yetişen meşhur velîlerden, Karabağ'ın Gence şehrinden olup, evliyânın büyüklerinden Şems-i Tebrîzî'nin torunlarındandır. Onaltıncı asırda yaşamıştır.
Tasavvufta zamânının meşhûr velîlerinden Abdülgaffâr Hazretlerinin ders ve sohbetlerinde yetişip kemâle erdi. Menkıbeleri, adına yazılan Menâkıbnâme'de toplanmıştır.
Tasavvufta hocası Şeyh Abdülgaffâr Hazretlerine gitmesi şöyle olmuştur. Pîr Muhammed Gencevî çocukluğunda bir gün çift sürmekle meşgûl olan kardeşine azık götürmüştü. Yanına varıp azığı bıraktıktan sonra bambaşka bir hâle girip kardeşinin yanından süratle kaçmaya başladı. Kardeşinin peşinden koşup çağırmasına rağmen bir türlü dönmedi. Tâ babasının evine kadar koştu eve girip babasını görünce orada da duramayıp kaçmaya başladı. Artık karşısında her kim çıksa ondan kaçıyordu. Hiç bir yerde duramıyordu. Neden böyle kaçıyorsun diye sorduklarında hiç cevap vermiyordu. Sonunda onu zamânın meşhûr velîlerinden Şeyh Abdülgaffâr Hazretlerinin huzûruna götürdüler. Bu zât ona; "İnsanlardan niçin kaçıyorsun?" diye sorunca; "İnsanlar benim gözüme vahşî hayvanlar sûretinde gözüküyor. Eğer kaçmasam rahat edemem. Mecbûren kaçıyorum" cevabını verdi.
Bunun üzerine Şeyh Abdülgaffâr Hazretleri babasına; "Üzülme oğlunda korkulacak bir hal yoktur. Allah-û Teâlâ oğlunun basîretini, kalp gözünü açmıştır. Her kime baksa onun ne sıfatta olduğunu kalp gözüyle görür. İnsanların çoğu vahşi hayvan tabiatında olduğundan onun gözüne o sûrette görünüyor. Bu sebeble o, insanlardan kaçıyor. Bundan sonra bizim yanımızda dursun. İnşâllah kâmil bir zât olur" dedi. Babası bu sözler üzerine onu Abdülgaffâr Hazretlerinin yanında bıraktı. Epeyce zaman onun hizmetinde kaldı. Derslerine ve sohbetlerine devâm edip, tasavvufta kemâle erdi. Tasavvufta yetiştikten sonra hocasının izni ile babasının yanına döndü ve evlendi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.