AKP Hükumetlerine mecbur edildiğimiz 2002 yılından beri; "Devlet olarak zorda, millet olarak dardayız" diye feryat ederim...
AKP'li 14 yılda -maalesef- zorluklarımız da, darlıklarımız da arttıkça arttı!
Bunları muhalifliğimden dolayı söylemiyorum Vallahi!
Mert düşmanın doğrularına bile alkış vuran karakterimiz; babamızın bile yanlışına itirazı emreder vicdanımız vasıtasıyla...
Avusturya'da, "Salzburg Nachricten Gazetesi"nde yayınlanan bir karikatürle nevrim dönmüş bir haldeyim! Küfürlerimin bini, bir para bile değil!
"Stratejik Derinlik" adlı bir uygulama ile "Komşularla Sıfır Sorun" diye yola çıkılıp 14 yılda, "Sırf Sorun" olmuş ve "Değerli Yalnızlık"a mahkûm edilmişiz!
İncitici ve tahkîr edici karikatürden önce hisseli bir kıssamız var:
Göreve başlayan yeni Vali, tanışmak amacıyla köy ve mahalle muhtarlarıyla toplantı yapılmasını emreder.
Organize ve çağrılar yapılır, muhtarlar gruplar halinde Makama kabule başlanır.
Mevsim yaz sonu, harman zamanıdır.
Evinde erkek nüfusu az ve ırgat çalıştırmaya maddi gücü yetmeyen namuslu bir muhtar, harmanını yerde bırakarak alel-acele çağrıya koşar. Üzerinde iş kıyafeti, kulakları ve burun delikleri, kirpikleri harman tozuyla kaplıdır.
Giyinip-kuşanmış, yağcılık ve yalakalık yarışına girmiş diğer muhtarlar arasında, doğal kılık-kıyafetiyle herkesin dikkatini çeker ve Vali'nin de gözüne batar!
- Bu ne hâl? Köyde adam yok muydu Vali'ye gönderilecek?... Diye kükrer Vali!
Muhtar, ellerinde yoğurduğu şapkasını bir daha evir-çevir eder ve gayet sakin bir sesle, tane tane:
- Adamı adama gönderdiler, size de beni Sayın Vali!.. Der...
Günümüze dönelim;
Adamların Adam'ın etrafında; "gibiler"in de, "Adam gibi Adam"ların etrafında toplandığı, kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan; sürek avı olmamasına rağmen at iziyle it izinin birbirine karıştırıldığı; insafsız, herc ü merc edilmiş bir zamandayız!
Zamanın insafsızlığından olsa gerek ki ferasetsizlik, izansızlık yüzünden iltifatlar hakarete, hakaretler iltifata dönüştü!
"Paranın ve îmanın kimde olduğu bilinmez" darb-ı meselinden hareketle kıymetler- kıymetliler, ibadetler-kabahatler adamlar tarafından saklanırken; haramlar ve günahlar "adam gibiler" tarafından panayır yerlerinde pazarlanır oldu!
Türk'ten ve Türkmen'den başka herkese açık, hatta yolgeçen hanı olan sınırlarımız yüzünden ülkemizde sayıları kesin bilinmeyen ve kontrolleri de mümkün olmayan üç milyonu aşkın "Suriyeli kaçgın" var! Binlerce "kaçgın Suriyeli"nin de Akdeniz ve Ege Denizinde balıklara yem olduğunu, içimiz yanarak izledik, izliyoruz!
Müslümanların, Müslüman ülkelerden kaçarak hıristiyan ülkelerinde huzur bulmak hayaliyle ölüşlerini, yok oluşlarını seyrediyoruz!
21. yy. Yezitleri ve taraftarlarının din-dışı, vicdan-dışı, insanlık ve ahlâk dışı davranışları yüzünden Müslümanlar huzursuz, -güya- İslam ülkeleri, kan gölü ve İslam ülkelerinden kaçan kaçana!
Gerçekte Hristiyan Birliği, Haçlı Birliği olan Avrupa Birliği de bu kaçgınların ülkelerine girişlerini engellemek için, Türkiye'ye, "3 milyar euro"luk bir maddi yardım vaad ettiler!
Hemen bu vaadin peşine de Avusturya'da, "Salzburg Nachricten Gazetesi"nde bir karikatür yayınlandı.
Karikatürü anlatmaya çalışayım: Kapısında; "EU" yani "AB" yazan tek katlı-bahçeli şirin bir ev. Bahçe girişinde; "Mülteciler sakın yaklaşmayın" yazan bir uyarı tabelası ve hemen bahçe girişinde beyaz çatılı, kırmızı bir köpek kulübesi. Kulübenin alnında kırmızı zemin üzerinde beyaz bir ay-yıldız ve kulübede başı kırmızı fesli bir buldog köpek şeklinde bir RTE karikatürü! Köpeğin önünde de üzerinde, "3 Mrd ?-3 milyar euro" yazan bir kemik!...
Dış politikadaki "Değerli Yalnızlık"ın, iç politikadaki ısrarlı "Başkanlık" ve "Dünya Lideri" şeklindeki zorlama sıfatlı makam hırsının, Haçlı nazarında tarifimizi ne hale getirdiğinin, saklanmayan edepsiz bir ifadesi!
"Asâkirullah" sıfatlı tek Müslüman Milletin, imanlı ordularıyla çağ açıp çağ kapatan bir Devletin; yaramaz çocuklarını; "Türkler geliyor!" diye hizaya sokan kefere gözünde sokulduğumuz hâl bu!
Rusya'nın uçağını düşürüp, İsrail 'le bizim denizlerimizden çıkartılan doğalgazı alabilmek için anlaşmalara hazırlanan "Dünya Lideri" ve avanesi; bu karikatüre, yayınlanmasına izin veren Avusturya'ya, Haçlı AB'nin, "3 milyar Euroluk" Kaçgın Ulufesi'ne gösterilecek tepkiyi, diplomatik veya politik tavrı bekliyorum sabırsızlanarak!
Kefereden yıllardır faizle aldığınız paraları; "Ananızın ak sütü gibi helal ol-suu-nnn!"sunumu ve ekstra faizlerle millete verip; paramızın, imanın, karakterin dokusuyla oynadınız!
Dünyanın sayılı zenginleri listesinde yer almalarına rağmen, Ali KOÇ'un; "'Ben şahsen 6 ve 8 yaşında iki çocuk sahibi bir baba olarak çocuklarımızın geleceğinden endişe duyuyorum!" dediği ama resmî verilerde, "Büyüme rekorları" kıran traji-komik bir haldeyiz!
Gelenin kandırdığı, gidenin aldattığı 13 yılda yaşanarak öğrenilmiş bir kandırıkçılıkla iki kişiden birinin oyunu alabilecek bir, "İleri Demokrasi" sahnesindeyiz!
Üç vilayetimiz ve on iki ilçemizde, "Arap Baharı" adlı uygulamayla naklen izleyerek kanıksadığımız Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkeleri'nden beter durumdayız!
Yaklaşık üç milyon vatandaşımıza; "Sokağa Çıkma Yasağı" var, 500.000'e yakın vatandaşımız, yerinden-yurdundan, evinden-barkından kaçkın!
Şahsen; "Gücüme gidiyor böyle yaşamak!"
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
AKP'li 14 yılda -maalesef- zorluklarımız da, darlıklarımız da arttıkça arttı!
Bunları muhalifliğimden dolayı söylemiyorum Vallahi!
Mert düşmanın doğrularına bile alkış vuran karakterimiz; babamızın bile yanlışına itirazı emreder vicdanımız vasıtasıyla...
Avusturya'da, "Salzburg Nachricten Gazetesi"nde yayınlanan bir karikatürle nevrim dönmüş bir haldeyim! Küfürlerimin bini, bir para bile değil!
"Stratejik Derinlik" adlı bir uygulama ile "Komşularla Sıfır Sorun" diye yola çıkılıp 14 yılda, "Sırf Sorun" olmuş ve "Değerli Yalnızlık"a mahkûm edilmişiz!
İncitici ve tahkîr edici karikatürden önce hisseli bir kıssamız var:
Göreve başlayan yeni Vali, tanışmak amacıyla köy ve mahalle muhtarlarıyla toplantı yapılmasını emreder.
Organize ve çağrılar yapılır, muhtarlar gruplar halinde Makama kabule başlanır.
Mevsim yaz sonu, harman zamanıdır.
Evinde erkek nüfusu az ve ırgat çalıştırmaya maddi gücü yetmeyen namuslu bir muhtar, harmanını yerde bırakarak alel-acele çağrıya koşar. Üzerinde iş kıyafeti, kulakları ve burun delikleri, kirpikleri harman tozuyla kaplıdır.
Giyinip-kuşanmış, yağcılık ve yalakalık yarışına girmiş diğer muhtarlar arasında, doğal kılık-kıyafetiyle herkesin dikkatini çeker ve Vali'nin de gözüne batar!
- Bu ne hâl? Köyde adam yok muydu Vali'ye gönderilecek?... Diye kükrer Vali!
Muhtar, ellerinde yoğurduğu şapkasını bir daha evir-çevir eder ve gayet sakin bir sesle, tane tane:
- Adamı adama gönderdiler, size de beni Sayın Vali!.. Der...
Günümüze dönelim;
Adamların Adam'ın etrafında; "gibiler"in de, "Adam gibi Adam"ların etrafında toplandığı, kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan; sürek avı olmamasına rağmen at iziyle it izinin birbirine karıştırıldığı; insafsız, herc ü merc edilmiş bir zamandayız!
Zamanın insafsızlığından olsa gerek ki ferasetsizlik, izansızlık yüzünden iltifatlar hakarete, hakaretler iltifata dönüştü!
"Paranın ve îmanın kimde olduğu bilinmez" darb-ı meselinden hareketle kıymetler- kıymetliler, ibadetler-kabahatler adamlar tarafından saklanırken; haramlar ve günahlar "adam gibiler" tarafından panayır yerlerinde pazarlanır oldu!
Türk'ten ve Türkmen'den başka herkese açık, hatta yolgeçen hanı olan sınırlarımız yüzünden ülkemizde sayıları kesin bilinmeyen ve kontrolleri de mümkün olmayan üç milyonu aşkın "Suriyeli kaçgın" var! Binlerce "kaçgın Suriyeli"nin de Akdeniz ve Ege Denizinde balıklara yem olduğunu, içimiz yanarak izledik, izliyoruz!
Müslümanların, Müslüman ülkelerden kaçarak hıristiyan ülkelerinde huzur bulmak hayaliyle ölüşlerini, yok oluşlarını seyrediyoruz!
21. yy. Yezitleri ve taraftarlarının din-dışı, vicdan-dışı, insanlık ve ahlâk dışı davranışları yüzünden Müslümanlar huzursuz, -güya- İslam ülkeleri, kan gölü ve İslam ülkelerinden kaçan kaçana!
Gerçekte Hristiyan Birliği, Haçlı Birliği olan Avrupa Birliği de bu kaçgınların ülkelerine girişlerini engellemek için, Türkiye'ye, "3 milyar euro"luk bir maddi yardım vaad ettiler!
Hemen bu vaadin peşine de Avusturya'da, "Salzburg Nachricten Gazetesi"nde bir karikatür yayınlandı.
Karikatürü anlatmaya çalışayım: Kapısında; "EU" yani "AB" yazan tek katlı-bahçeli şirin bir ev. Bahçe girişinde; "Mülteciler sakın yaklaşmayın" yazan bir uyarı tabelası ve hemen bahçe girişinde beyaz çatılı, kırmızı bir köpek kulübesi. Kulübenin alnında kırmızı zemin üzerinde beyaz bir ay-yıldız ve kulübede başı kırmızı fesli bir buldog köpek şeklinde bir RTE karikatürü! Köpeğin önünde de üzerinde, "3 Mrd ?-3 milyar euro" yazan bir kemik!...
Dış politikadaki "Değerli Yalnızlık"ın, iç politikadaki ısrarlı "Başkanlık" ve "Dünya Lideri" şeklindeki zorlama sıfatlı makam hırsının, Haçlı nazarında tarifimizi ne hale getirdiğinin, saklanmayan edepsiz bir ifadesi!
"Asâkirullah" sıfatlı tek Müslüman Milletin, imanlı ordularıyla çağ açıp çağ kapatan bir Devletin; yaramaz çocuklarını; "Türkler geliyor!" diye hizaya sokan kefere gözünde sokulduğumuz hâl bu!
Rusya'nın uçağını düşürüp, İsrail 'le bizim denizlerimizden çıkartılan doğalgazı alabilmek için anlaşmalara hazırlanan "Dünya Lideri" ve avanesi; bu karikatüre, yayınlanmasına izin veren Avusturya'ya, Haçlı AB'nin, "3 milyar Euroluk" Kaçgın Ulufesi'ne gösterilecek tepkiyi, diplomatik veya politik tavrı bekliyorum sabırsızlanarak!
Kefereden yıllardır faizle aldığınız paraları; "Ananızın ak sütü gibi helal ol-suu-nnn!"sunumu ve ekstra faizlerle millete verip; paramızın, imanın, karakterin dokusuyla oynadınız!
Dünyanın sayılı zenginleri listesinde yer almalarına rağmen, Ali KOÇ'un; "'Ben şahsen 6 ve 8 yaşında iki çocuk sahibi bir baba olarak çocuklarımızın geleceğinden endişe duyuyorum!" dediği ama resmî verilerde, "Büyüme rekorları" kıran traji-komik bir haldeyiz!
Gelenin kandırdığı, gidenin aldattığı 13 yılda yaşanarak öğrenilmiş bir kandırıkçılıkla iki kişiden birinin oyunu alabilecek bir, "İleri Demokrasi" sahnesindeyiz!
Üç vilayetimiz ve on iki ilçemizde, "Arap Baharı" adlı uygulamayla naklen izleyerek kanıksadığımız Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkeleri'nden beter durumdayız!
Yaklaşık üç milyon vatandaşımıza; "Sokağa Çıkma Yasağı" var, 500.000'e yakın vatandaşımız, yerinden-yurdundan, evinden-barkından kaçkın!
Şahsen; "Gücüme gidiyor böyle yaşamak!"
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017