Gusir Höyük: Güneydoğu Anadolu’da neolitik bir yerleşimin izleri
Gusir Höyük, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, Siirt ilinin Eruh ilçesi sınırlarında yer almaktadır. Yapılan analizler, yerleşimin MÖ 8075–7600 yılları arasına tarihlendiğini göstermektedir
13.11.2025 00:10:00
Hasan Gündoğdu
Hasan Gündoğdu





Botan Vadisi'nin batı ucunda, Kavaközü Çayı'nın oluşturduğu küçük bir gölün kıyısına kurulmuş olan bu höyük, Dicle Nehri'nin kollarından biri olan Botan Deresi'ne yakınlığıyla dikkat çeker. Bu konum, tarih boyunca su kaynaklarına erişim ve tarımsal üretim açısından stratejik bir avantaj sağlamıştır.

Tarihçesi ve arkeolojik bulgular
Gusir Höyük, ilk kez 1989 yılında Guillermo Algaze başkanlığındaki Dicle-Fırat Arkeolojik Keşif Projesi kapsamında keşfedilmiştir. Bu keşif, Ilısu Barajı'nın inşası öncesinde bölgedeki arkeolojik varlıkların belgelenmesi amacıyla yürütülen yüzey araştırmaları sırasında gerçekleşmiştir. Höyük, başlangıçta "Güzir" olarak adlandırılmış, ancak sonradan Gusir Höyük olarak literatüre geçmiştir.
Radyokarbon tarihleme yöntemleriyle yapılan analizler, yerleşimin MÖ 8075–7600 yılları arasına tarihlendiğini göstermektedir. Bu dönem, Çanak Çömlek Öncesi Neolitik B olarak bilinen ve yerleşik tarım toplumlarının Anadolu'da ilk kez ortaya çıktığı evreye karşılık gelir. Gusir Höyük, bu bağlamda yalnızca bölgesel değil, aynı zamanda küresel ölçekte erken yerleşik yaşamın anlaşılması açısından kritik bir örnek teşkil eder.

Mimari ve kültürel özellikler
Kazılarda ortaya çıkarılan mimari kalıntılar, taş temelli dikdörtgen planlı yapılar ve bu yapılara ait taban izleriyle karakterize edilir. Gusir Höyük'te bulunan taş aletler, obsidyen ve çakmaktaşı gibi hammaddelerden üretilmiş olup, avcılık ve tarım faaliyetlerinin varlığına işaret eder.
Ayrıca, hayvan kemikleri ve bitki kalıntıları üzerinde yapılan analizler, yerleşimde hem hayvancılık hem de tahıl tarımının yapıldığını göstermektedir.
Özellikle dikkat çeken bir diğer unsur ise Gusir Höyük'ün ritüel alanlarıdır. Bazı yapıların planları ve iç düzenlemeleri, topluluk içi dini veya sosyal ritüellerin varlığına işaret eder. Bu durum, Neolitik dönemde toplumsal organizasyonun yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sembolik boyutlar taşıdığını gösterir.

Nasıl gezilir?
Gusir Höyük, günümüzde Ilısu Barajı'nın etkisiyle erişimi sınırlı hale gelmiş bir arkeolojik alan olsa da, Siirt il merkezinden Eruh ilçesine ulaşım sağlandıktan sonra Bağgöze Köyü üzerinden höyüğe ulaşmak mümkündür. Ancak alanın baraj gölü altında kalma riski nedeniyle ziyaret öncesinde yerel yetkililerden bilgi alınması önerilir.
Gezginler için önerilen rota:
- Siirt Merkez → Eruh İlçesi (karayolu ile yaklaşık 1 saat)
- Eruh → Bağgöze Köyü → Gusir Höyük (yerel araçlarla veya rehber eşliğinde)
Ziyaret sırasında arkeolojik alanlara zarar vermemek adına rehberli turlar tercih edilmeli ve kazı alanlarına izinsiz giriş yapılmamalıdır.

Gusir Höyük, Anadolu'nun Neolitik dönemine dair en erken ve en iyi belgelenmiş yerleşimlerinden biri olarak öne çıkar. Hem tarihsel hem de kültürel açıdan sunduğu veriler, insanlık tarihinin yerleşik yaşama geçiş sürecini anlamada kilit rol oynar. Bu höyük, yalnızca arkeologlar için değil, tarih meraklıları ve kültürel mirasa duyarlı gezginler için de eşsiz bir keşif alanıdır.

Tarihçesi ve arkeolojik bulgular
Gusir Höyük, ilk kez 1989 yılında Guillermo Algaze başkanlığındaki Dicle-Fırat Arkeolojik Keşif Projesi kapsamında keşfedilmiştir. Bu keşif, Ilısu Barajı'nın inşası öncesinde bölgedeki arkeolojik varlıkların belgelenmesi amacıyla yürütülen yüzey araştırmaları sırasında gerçekleşmiştir. Höyük, başlangıçta "Güzir" olarak adlandırılmış, ancak sonradan Gusir Höyük olarak literatüre geçmiştir.
Radyokarbon tarihleme yöntemleriyle yapılan analizler, yerleşimin MÖ 8075–7600 yılları arasına tarihlendiğini göstermektedir. Bu dönem, Çanak Çömlek Öncesi Neolitik B olarak bilinen ve yerleşik tarım toplumlarının Anadolu'da ilk kez ortaya çıktığı evreye karşılık gelir. Gusir Höyük, bu bağlamda yalnızca bölgesel değil, aynı zamanda küresel ölçekte erken yerleşik yaşamın anlaşılması açısından kritik bir örnek teşkil eder.

Mimari ve kültürel özellikler
Kazılarda ortaya çıkarılan mimari kalıntılar, taş temelli dikdörtgen planlı yapılar ve bu yapılara ait taban izleriyle karakterize edilir. Gusir Höyük'te bulunan taş aletler, obsidyen ve çakmaktaşı gibi hammaddelerden üretilmiş olup, avcılık ve tarım faaliyetlerinin varlığına işaret eder.
Ayrıca, hayvan kemikleri ve bitki kalıntıları üzerinde yapılan analizler, yerleşimde hem hayvancılık hem de tahıl tarımının yapıldığını göstermektedir.
Özellikle dikkat çeken bir diğer unsur ise Gusir Höyük'ün ritüel alanlarıdır. Bazı yapıların planları ve iç düzenlemeleri, topluluk içi dini veya sosyal ritüellerin varlığına işaret eder. Bu durum, Neolitik dönemde toplumsal organizasyonun yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sembolik boyutlar taşıdığını gösterir.

Nasıl gezilir?
Gusir Höyük, günümüzde Ilısu Barajı'nın etkisiyle erişimi sınırlı hale gelmiş bir arkeolojik alan olsa da, Siirt il merkezinden Eruh ilçesine ulaşım sağlandıktan sonra Bağgöze Köyü üzerinden höyüğe ulaşmak mümkündür. Ancak alanın baraj gölü altında kalma riski nedeniyle ziyaret öncesinde yerel yetkililerden bilgi alınması önerilir.
Gezginler için önerilen rota:
- Siirt Merkez → Eruh İlçesi (karayolu ile yaklaşık 1 saat)
- Eruh → Bağgöze Köyü → Gusir Höyük (yerel araçlarla veya rehber eşliğinde)
Ziyaret sırasında arkeolojik alanlara zarar vermemek adına rehberli turlar tercih edilmeli ve kazı alanlarına izinsiz giriş yapılmamalıdır.

Gusir Höyük, Anadolu'nun Neolitik dönemine dair en erken ve en iyi belgelenmiş yerleşimlerinden biri olarak öne çıkar. Hem tarihsel hem de kültürel açıdan sunduğu veriler, insanlık tarihinin yerleşik yaşama geçiş sürecini anlamada kilit rol oynar. Bu höyük, yalnızca arkeologlar için değil, tarih meraklıları ve kültürel mirasa duyarlı gezginler için de eşsiz bir keşif alanıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.














































































