İnsanoğlu dünya sahnesine gelmeden önce, ruhlar âlemi denen mekânda ruh olarak yaratıldı. O ruh ki; ilk hali nefsanî duygu ve düşüncelerden arınmış bir halde olduğundan Yüce Allah'ı müşahede edebilme kabiliyetine sahipti…
Bu özelliği nedeniyle ruhlar, Rabbimizin "Ben sizin rabbiniz değil miyim?" hitabına hep birden "evet Sen bizim Rabbimizsin" diye cevap verdiler...
Daha sonra yüce Allah kendi muradı gereği, nefsanî duygu ve düşüncelerle bezendirerek imtihan gereği, insanı dünya sahnesine gönderdi. Dünya hayatında insan, yaratılıştaki saflığını koruduğu oranda temiz kalmakta ve o temizliğin gereği olarak da güzel davranışlar sergilemektedir. Bu haliyle Allah'ı müşahede kabiliyeti gelişmektedir. Bunun aksine nefsanî arzu ve duyguların esiri olmakla ruhtaki saflık bozulmakta, kötü davranışlar sergileyerek hem kendine hem topluma zarar veren bir insan haline gelmektedir. Bu haliyle de Allah'ı müşahede kabiliyeti kaybolmaktadır.
Beşer olmamız, her an hataya düşebilmemiz ve işlediğimiz günahlar yüzünden ruh âlemimiz sıklıkla kirlenmektedir. İşte bu kirlenme dolayısıyla insanoğlu Allah'a kulluk görevlerini yerine getirmekte de zorlanmaktadır. Görevlerdeki eksiklik adım adım Hak yakınlığından uzaklaşma sonucunu doğurmaktadır.
Bu sebeple Allah'ı müşahede edebilmesi, görevlerini istenilen şekilde yerine getirebilmesi için mutlaka insan ruhunun arınmaya ihtiyacı vardır. Kulunun saflığının sıklıkla kirleneceğini gayet iyi bilen Allah (c.c.) Onun arınmasını temin etmesi için kitap ve elçilerle buyruklar göndererek arınmanın da yolunu göstermiştir.
Buyruklar içinde bazıları vardır ki "mekânı mahsus, zamanı mahsus" görevlerdir. Bu görev Hac ibadetidir. Hac ibadetinin yerine gelebilmesi için mutlaka kutsal Kâbe'yi tavaf etmek, Arafat'ta zilhiccenin dokuzunda bulunmak gerekmektedir. Bu görevle arınmanın doruk noktası yaşanmaktadır. İbnu Abbâs (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hac'la umrenin arasını birleştirin. Zira bunlar günahı, tıpkı körüğün demirdeki pislikleri temizlemesi gibi temizler." (Nesâî, Menâsik 6, (5,115); İbnu Mâce, Menâsik 3, 2886). Hac ibadetine arınmak açısından baktığımızda ne kadar büyük bir öneme haiz olduğunu görürüz. Allah cümlemize bu kutsal ibadeti yerine getirmeği nasip ve müyesser eylesin. Âmin.
Bu özelliği nedeniyle ruhlar, Rabbimizin "Ben sizin rabbiniz değil miyim?" hitabına hep birden "evet Sen bizim Rabbimizsin" diye cevap verdiler...
Daha sonra yüce Allah kendi muradı gereği, nefsanî duygu ve düşüncelerle bezendirerek imtihan gereği, insanı dünya sahnesine gönderdi. Dünya hayatında insan, yaratılıştaki saflığını koruduğu oranda temiz kalmakta ve o temizliğin gereği olarak da güzel davranışlar sergilemektedir. Bu haliyle Allah'ı müşahede kabiliyeti gelişmektedir. Bunun aksine nefsanî arzu ve duyguların esiri olmakla ruhtaki saflık bozulmakta, kötü davranışlar sergileyerek hem kendine hem topluma zarar veren bir insan haline gelmektedir. Bu haliyle de Allah'ı müşahede kabiliyeti kaybolmaktadır.
Beşer olmamız, her an hataya düşebilmemiz ve işlediğimiz günahlar yüzünden ruh âlemimiz sıklıkla kirlenmektedir. İşte bu kirlenme dolayısıyla insanoğlu Allah'a kulluk görevlerini yerine getirmekte de zorlanmaktadır. Görevlerdeki eksiklik adım adım Hak yakınlığından uzaklaşma sonucunu doğurmaktadır.
Bu sebeple Allah'ı müşahede edebilmesi, görevlerini istenilen şekilde yerine getirebilmesi için mutlaka insan ruhunun arınmaya ihtiyacı vardır. Kulunun saflığının sıklıkla kirleneceğini gayet iyi bilen Allah (c.c.) Onun arınmasını temin etmesi için kitap ve elçilerle buyruklar göndererek arınmanın da yolunu göstermiştir.
Buyruklar içinde bazıları vardır ki "mekânı mahsus, zamanı mahsus" görevlerdir. Bu görev Hac ibadetidir. Hac ibadetinin yerine gelebilmesi için mutlaka kutsal Kâbe'yi tavaf etmek, Arafat'ta zilhiccenin dokuzunda bulunmak gerekmektedir. Bu görevle arınmanın doruk noktası yaşanmaktadır. İbnu Abbâs (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hac'la umrenin arasını birleştirin. Zira bunlar günahı, tıpkı körüğün demirdeki pislikleri temizlemesi gibi temizler." (Nesâî, Menâsik 6, (5,115); İbnu Mâce, Menâsik 3, 2886). Hac ibadetine arınmak açısından baktığımızda ne kadar büyük bir öneme haiz olduğunu görürüz. Allah cümlemize bu kutsal ibadeti yerine getirmeği nasip ve müyesser eylesin. Âmin.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024