19 Haziran 1097'de Kılıçaslan yalnız başkenti İznik'i değil oradaki asker ve hazinelerini de kaybederken Haçlı kuvvetleri de Eskişehir istikametinde ileri harekâta devam ettiler. 30 Haziran 1097'de Eskişehir ovasında Haçlıları tekrar sıkıştıran Selçuklu Sultanı, arkadan yetişen zırhlı Haçlı birlikleri karsısında geri çekilmek zorunda kaldı. Kılıçaslan Anadolu içlerine çekilirken muhtelif yörelerdeki Türk birliklerini kendisine katılmaya çağırdı. Bu arada Danişment Gazi ve Kayseri bölgesi emiri Hasan ile ittifak yaptı.
Haçlılar Eskişehir ovasında birkaç gün dinlendikten sonra Bizanslıların tavsiyesine uyarak Konya'ya doğru yola çıktılar. Türk birlikleri zaman zaman yaptıkları ani baskınlarla Haçlılara ağır kayıplar verdiriyorlardı. Haçlılar Ağustos ortalarında Konya'ya ulaşıp Meram'da bir süre dinlendikten sonra Ereğli'ye hareket ettiler. Haçlılar Ereğli de iki kola ayrıldılar. Bir kısmı Kilikya istikametinde yola devam ederken büyük bir bölümü de Kayseri'ye yöneldi. Emir Hasan yol boyunca Haçlılarla kahramanca savaştıysa da Müslümanların Kayseri'yi boşaltmalarına engel olamadı. Haçlılar Kayseri'yi geçip Göksun ve Maraş yoluyla Antakya'ya doğru ilerlediler. Bu ordudan bir kol ayrılıp Urfa'ya doğru hareket etmiş ve 10 Mart 1098'de Urfa Haçlı Kontluğu'nu kurmuştur. Antakya'ya varan Haçlı kuvvetleri burçlardan birini korumakla görevli Ermeni asıllı Firez ile anlaşarak 3 Haziran 1098'de şehri işgal etmişler ve burada Antakya prensliğini, kurmuşlardır.
Haçlılar Antakya'dan sonra asıl hedefleri olan ve Fatımilerin elinde bulunan Kudüs'e yöneldiler. Aç ve Perişan bir halde olan bu kutsal şehri günlerce muhasara ettiler. Nihayet 15 Temmuz 1099 tarihinde ele geçirdiler. Bir kısım Müslümanlar Mihrab-ı Davud'a sığınıp 3 gün mücadele verdiler, fakat daha sonra aman ile teslim olmak zorunda kaldılar. Haçlılar Mescid-i Aksâ'da yetmiş bin Müslüman'ı kılıçtan geçirdiler. Altın ve gümüş kandillere, sayısız denecek kadar değerli eşyaya sahip oldular. Böylece hedeflerine ulaşan Haçlılar Kudüs'te Lâtin Devleti'nin İlk krallığını kurdular.
Bu hunhar ve cani ordunun gaddar komutanı Godfro Adobiyen, Papa'ya gönderdiği mektupta övünerek şunları yazıyordu;
"Beytulmukaddes'te ele geçirdiğimiz Müslümanlara ne yaptığımızı şöyle özetleyeyim; Askerlerimiz Süleyman mabedi ve revakta kan gölü oluşturdular; kan, atların dizine kadar ulaşıyordu."
Hz. Ömer'in Kudüs'ü fethettiği zaman Hıristiyan halka can ve mal emniyeti, din ve vicdan hürriyeti tanıdığını ve onlara nasıl İslami ve İnsani bir muamelede bulunduğu malumdur. İslam'dan kaynaklanan Hz. Ömer'in bu âlicenap hareketiyle Hıristiyanların Kudüs'ü işgal ettikleri zaman sergiledikleri vahşice davranışlarını birbirleriyle mukayese ederek ancak İslam anlayışının gerçek insan haklarını verebileceğini kabul etmek gereklidir.
İkinci Haçlı Seferi:
Müslümanların 1144'te Urfa'yı fethetmesi bütün Avrupa'da çok büyük yankı uyandırdı. İslâm dünyasının bağrına bir kama gibi saplanan Urfa Haçlı Kontluğu'nun yıkılması ve Urfa'nın tekrar İslâm topraklarına katılması Müslümanları büyük bir sevince boğarken Hıristiyanları da aynı şekilde üzüntüye şevketti. Urfa'yı üs olarak kullanıp el-Cezire ve Suriye'deki Müslüman halka zulüm ve işkence eden Hıristiyanlar Aziz Bernard'ın teşvikleri ve Papa III. Eugenius'un 1145 tarihli fermanıyla yeni bir Haçlı seferi için hazırlıklara başladılar. Papa'nın çağrısı üzerine Fransa kralı VII. Louis ile Alman İmparatoru III. Konrad bu sefere katılmaya karar verdiler ve 1147'de ayrı ayrı hareket ettiler. Konrad, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Mesut'a mağlup olarak sıkıntı içinde yoluna devam etti. Kral Louis de Antakya üzerinden Kudüs'e hareketle burada Konrad ile buluştu. İki Haçlı lideri Şam'a sardırmaya karar verip 50.000 kişilik büyük bir orduyla harekete geçtiler. Şam atabeği Emir Ünler, Musul atabeği Nureddin Zengi'den yardım İstedi. Bir müddet Şam'ı kuşatan Haçlılar hiç bir başarı elde edemeden geri döndüler. Böylece İkinci Haçlı seferi hedefine ulaşamadan 1148 yılında sona erdi.
Haçlılar Eskişehir ovasında birkaç gün dinlendikten sonra Bizanslıların tavsiyesine uyarak Konya'ya doğru yola çıktılar. Türk birlikleri zaman zaman yaptıkları ani baskınlarla Haçlılara ağır kayıplar verdiriyorlardı. Haçlılar Ağustos ortalarında Konya'ya ulaşıp Meram'da bir süre dinlendikten sonra Ereğli'ye hareket ettiler. Haçlılar Ereğli de iki kola ayrıldılar. Bir kısmı Kilikya istikametinde yola devam ederken büyük bir bölümü de Kayseri'ye yöneldi. Emir Hasan yol boyunca Haçlılarla kahramanca savaştıysa da Müslümanların Kayseri'yi boşaltmalarına engel olamadı. Haçlılar Kayseri'yi geçip Göksun ve Maraş yoluyla Antakya'ya doğru ilerlediler. Bu ordudan bir kol ayrılıp Urfa'ya doğru hareket etmiş ve 10 Mart 1098'de Urfa Haçlı Kontluğu'nu kurmuştur. Antakya'ya varan Haçlı kuvvetleri burçlardan birini korumakla görevli Ermeni asıllı Firez ile anlaşarak 3 Haziran 1098'de şehri işgal etmişler ve burada Antakya prensliğini, kurmuşlardır.
Haçlılar Antakya'dan sonra asıl hedefleri olan ve Fatımilerin elinde bulunan Kudüs'e yöneldiler. Aç ve Perişan bir halde olan bu kutsal şehri günlerce muhasara ettiler. Nihayet 15 Temmuz 1099 tarihinde ele geçirdiler. Bir kısım Müslümanlar Mihrab-ı Davud'a sığınıp 3 gün mücadele verdiler, fakat daha sonra aman ile teslim olmak zorunda kaldılar. Haçlılar Mescid-i Aksâ'da yetmiş bin Müslüman'ı kılıçtan geçirdiler. Altın ve gümüş kandillere, sayısız denecek kadar değerli eşyaya sahip oldular. Böylece hedeflerine ulaşan Haçlılar Kudüs'te Lâtin Devleti'nin İlk krallığını kurdular.
Bu hunhar ve cani ordunun gaddar komutanı Godfro Adobiyen, Papa'ya gönderdiği mektupta övünerek şunları yazıyordu;
"Beytulmukaddes'te ele geçirdiğimiz Müslümanlara ne yaptığımızı şöyle özetleyeyim; Askerlerimiz Süleyman mabedi ve revakta kan gölü oluşturdular; kan, atların dizine kadar ulaşıyordu."
Hz. Ömer'in Kudüs'ü fethettiği zaman Hıristiyan halka can ve mal emniyeti, din ve vicdan hürriyeti tanıdığını ve onlara nasıl İslami ve İnsani bir muamelede bulunduğu malumdur. İslam'dan kaynaklanan Hz. Ömer'in bu âlicenap hareketiyle Hıristiyanların Kudüs'ü işgal ettikleri zaman sergiledikleri vahşice davranışlarını birbirleriyle mukayese ederek ancak İslam anlayışının gerçek insan haklarını verebileceğini kabul etmek gereklidir.
İkinci Haçlı Seferi:
Müslümanların 1144'te Urfa'yı fethetmesi bütün Avrupa'da çok büyük yankı uyandırdı. İslâm dünyasının bağrına bir kama gibi saplanan Urfa Haçlı Kontluğu'nun yıkılması ve Urfa'nın tekrar İslâm topraklarına katılması Müslümanları büyük bir sevince boğarken Hıristiyanları da aynı şekilde üzüntüye şevketti. Urfa'yı üs olarak kullanıp el-Cezire ve Suriye'deki Müslüman halka zulüm ve işkence eden Hıristiyanlar Aziz Bernard'ın teşvikleri ve Papa III. Eugenius'un 1145 tarihli fermanıyla yeni bir Haçlı seferi için hazırlıklara başladılar. Papa'nın çağrısı üzerine Fransa kralı VII. Louis ile Alman İmparatoru III. Konrad bu sefere katılmaya karar verdiler ve 1147'de ayrı ayrı hareket ettiler. Konrad, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Mesut'a mağlup olarak sıkıntı içinde yoluna devam etti. Kral Louis de Antakya üzerinden Kudüs'e hareketle burada Konrad ile buluştu. İki Haçlı lideri Şam'a sardırmaya karar verip 50.000 kişilik büyük bir orduyla harekete geçtiler. Şam atabeği Emir Ünler, Musul atabeği Nureddin Zengi'den yardım İstedi. Bir müddet Şam'ı kuşatan Haçlılar hiç bir başarı elde edemeden geri döndüler. Böylece İkinci Haçlı seferi hedefine ulaşamadan 1148 yılında sona erdi.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Oyları hunharca bölün… / 23.03.2024
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023