Bunlar sıkıştı mı, "sehven olmuş" deyip işi yılışıklığa vuruyor. Son ve affedilmez örnek, isminin başında "Türkiye" sözcüğü bulunan bir kurumdan geldi. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) Çocuk programında ATATÜRK için "O artık bir şey yapamaz" cümlesi kullanıldı.
TRT Çocuk kanalında yayınlanan çizgi filmde ATATÜRK'e hakaret edilmesi ve bunun çocuklara hitap eden bir programda yapılmasının; Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, ilk Cumhurbaşkanı, İstiklâl Savaşı'mızın Başkomutanı, Ulusumuzun Başöğretmeni, 20. yüzyıla damgasını vuran bir dünya liderinin çocuklarımızın zihninde nasıl algılanacağı endişesini önümüze koymaktadır.
Bu olay RTÜK'e (Radyo ve Televizyon Üst Kurulu) şikâyet edildi. RTÜK'ün aldığı karar suçun işlenmesinden beterdi.
Önce, hakaret içeren çizgi filmi yapan şirketin evlere şenlik savunmasına bakalım:
"Atatürk'ü aşağılayan sahne yabancı bir şirket tarafından, anlamı bilinmeden ve sehven yapılmıştır."
RTÜK, AKP'li 5 üyenin oylarıyla, sehven olduğu gerekçesiyle TRT'ye ceza vermemiştir.
Cumhuriyetin değerlerine, ATATÜRK'e ve ailesine saldırı ve iftiraların kol gezdiği bir ortamda bir devlet kurumu olan TRT eliyle ATATÜRK'e hakaret edilmesinin cezasız kalması ve milletle dalga geçercesine "sehven olmuş" demenin hesabı sorulmalıdır.
Olayın siyasi boyutu bu? Sehven(!)
Hukuksal boyutlarına bakalım;
Anlaşılan, yabancı bir şirketin yapımı olan çizgi film var ortada. Bu filmin kullanım hakkını devralan yerli (!) şirketlerimizden biri TRT ile sözleşme yaparak Çocuk programında yayınlanmasını sağlamıştır. Bu şirket hakaret olayını yabancı firmaya yüklemeye çalışmakta, onların sehven, bilmeyerek aşağılama sahnesini koyduklarını öne sürmektedir. Bu, Amerika'nın PYD ile PKK'yı savaştıracakları martavalını aratmayacak derecede tırışkadan bir savunmadır.
Konu ATATÜRK olunca, sehveni kaldırmaz. Sıradan bir konuda ya da olayda "sehven" su kaldırabilir. Hedefte ATATÜRK varsa sehven değil kasten olasılığı vardır işin içinde. Üstelik TRT programında yayınlanacak bir yapım önce kurum bünyesinde denetimden geçer. Ürün yayın ilkelerine aykırı ise TRT ilgili biriminden yayın için izin verilmez. Hadi kurum gözden kaçırdı. Burada RTÜK devreye girer ve yaptırım uygular.
Örneğin bir müzik eserinin kabulü için TRT Repertuar Kurulu'ndan geçmesi gerekir. Bu kurulun onayından sonra eser yayınlandığında, yayın ilkelerine aykırı ise RTÜK yayını durdurabilir; en azından uyarı cezası verir.
Olay ATATÜRK'e hakaret ve aşağılama eylemidir. Genel olarak hakaret suçu "şerefe karşı" suçlar başlığı altında TCK'da (Türk Ceza Kanunu) düzenlenmiştir.
Özel olarak ise, ATATÜRK koruma altına alınmıştır;
5816 sayılı "Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun" ile Mustafa Kemal Atatürk'ün hatırası, manevi şahsiyeti, alenen yapılan hakaret, sövme ve aşağılama içeren söz, yazı ve eylemlere karşı özel koruma altındadır.
TRT'deki olay bu yasayı açıkça ihlâldir.
Ayrıca TCK madde 302'de yer alan: "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçu işlenmiştir; ATATÜK milletimizin birlik ve beraberliğini, ülke bütünlüğünü sağlayan ortak paydamızdır. Ona yapılan hakaret ve aşağılama TCK madde 302 kapsamında bir suçtur.
RTÜK'ün siyasi aklamasına karşı İdari Yargı yolu açıktır.
Ancak Cumhuriyet Savcıları vardır ve suçluların takibi için harekete geçmelerini bekliyoruz.
TRT Çocuk kanalında yayınlanan çizgi filmde ATATÜRK'e hakaret edilmesi ve bunun çocuklara hitap eden bir programda yapılmasının; Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, ilk Cumhurbaşkanı, İstiklâl Savaşı'mızın Başkomutanı, Ulusumuzun Başöğretmeni, 20. yüzyıla damgasını vuran bir dünya liderinin çocuklarımızın zihninde nasıl algılanacağı endişesini önümüze koymaktadır.
Bu olay RTÜK'e (Radyo ve Televizyon Üst Kurulu) şikâyet edildi. RTÜK'ün aldığı karar suçun işlenmesinden beterdi.
Önce, hakaret içeren çizgi filmi yapan şirketin evlere şenlik savunmasına bakalım:
"Atatürk'ü aşağılayan sahne yabancı bir şirket tarafından, anlamı bilinmeden ve sehven yapılmıştır."
RTÜK, AKP'li 5 üyenin oylarıyla, sehven olduğu gerekçesiyle TRT'ye ceza vermemiştir.
Cumhuriyetin değerlerine, ATATÜRK'e ve ailesine saldırı ve iftiraların kol gezdiği bir ortamda bir devlet kurumu olan TRT eliyle ATATÜRK'e hakaret edilmesinin cezasız kalması ve milletle dalga geçercesine "sehven olmuş" demenin hesabı sorulmalıdır.
Olayın siyasi boyutu bu? Sehven(!)
Hukuksal boyutlarına bakalım;
Anlaşılan, yabancı bir şirketin yapımı olan çizgi film var ortada. Bu filmin kullanım hakkını devralan yerli (!) şirketlerimizden biri TRT ile sözleşme yaparak Çocuk programında yayınlanmasını sağlamıştır. Bu şirket hakaret olayını yabancı firmaya yüklemeye çalışmakta, onların sehven, bilmeyerek aşağılama sahnesini koyduklarını öne sürmektedir. Bu, Amerika'nın PYD ile PKK'yı savaştıracakları martavalını aratmayacak derecede tırışkadan bir savunmadır.
Konu ATATÜRK olunca, sehveni kaldırmaz. Sıradan bir konuda ya da olayda "sehven" su kaldırabilir. Hedefte ATATÜRK varsa sehven değil kasten olasılığı vardır işin içinde. Üstelik TRT programında yayınlanacak bir yapım önce kurum bünyesinde denetimden geçer. Ürün yayın ilkelerine aykırı ise TRT ilgili biriminden yayın için izin verilmez. Hadi kurum gözden kaçırdı. Burada RTÜK devreye girer ve yaptırım uygular.
Örneğin bir müzik eserinin kabulü için TRT Repertuar Kurulu'ndan geçmesi gerekir. Bu kurulun onayından sonra eser yayınlandığında, yayın ilkelerine aykırı ise RTÜK yayını durdurabilir; en azından uyarı cezası verir.
Olay ATATÜRK'e hakaret ve aşağılama eylemidir. Genel olarak hakaret suçu "şerefe karşı" suçlar başlığı altında TCK'da (Türk Ceza Kanunu) düzenlenmiştir.
Özel olarak ise, ATATÜRK koruma altına alınmıştır;
5816 sayılı "Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun" ile Mustafa Kemal Atatürk'ün hatırası, manevi şahsiyeti, alenen yapılan hakaret, sövme ve aşağılama içeren söz, yazı ve eylemlere karşı özel koruma altındadır.
TRT'deki olay bu yasayı açıkça ihlâldir.
Ayrıca TCK madde 302'de yer alan: "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçu işlenmiştir; ATATÜK milletimizin birlik ve beraberliğini, ülke bütünlüğünü sağlayan ortak paydamızdır. Ona yapılan hakaret ve aşağılama TCK madde 302 kapsamında bir suçtur.
RTÜK'ün siyasi aklamasına karşı İdari Yargı yolu açıktır.
Ancak Cumhuriyet Savcıları vardır ve suçluların takibi için harekete geçmelerini bekliyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023