(dünden devam…)
Şerh-u Nehcü'l-Belağa'dan Ebu Bekir'in şahidi olarak Ömer ve Ebu Ubeyde'nin yer aldığını da nakledelim: Bu şahitler, "Peygamber (s.a.v.) kendi ailesinin zaruri ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra bu gelirin geri kalanını umumiyetin mesalihi için harcıyordu. Eğer Fedek Hz. Zehra'nın malı ise, neden Peygamber (s.a.v.) bu gelirin bir kısmını diğer şeyler için sarf etmişti?" dediler. Şahitler arasındaki ihtilaflar sonucu halife ayağa kalktı ve her iki tarafın da sözlerinin sahih olduğunu ilan ederek şöyle dedi: "Her iki tarafın şahitleri de sahih ve doğru söylüyorlar ve ben tüm şahitlerin sözünü kabul ediyorum. Hem Ali, hem Ümmü Eymen, hem Ömer ve Ebu Ubeyde doğru söylüyorlar. Zira Zehra (a.s.)'ın elinde olan Fedek, Peygamberin (s.a.v.) malı idi ve O, buranın geliri ile kendi ailesinin zaruri ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra geri kalanını Müslümanlar arasında taksim ediyordu. Ben de bu konuda Peygamberin (s.a.v.) yolunu takip edeceğim." Hz Zehra (a.s.) şöyle buyurdu: "Ben de gelirden geri kalanı İslam'ın mesalihi için harcayacağım." Ebu Bekir ise şöyle karşılık verdi: "Ben Senin yerine bu işi yaparım." (Şerh-u Nehcü'l-Belağa İbn-i Ebi'l-Hadid, c. 16, s. 216).
"Hz. Fâtıma'nın (a.s.) şahitlerinden İmam-ı Ali'yi, O'nun eşi olduğu için, Hasan (a.s.) ve Hüseyin'i (a.s.) evladı olduğu için, Ümmü Eymen'i Hz. Fâtıma (a.s.)'ın cariyesi olduğu için kabul etmediğini söylemiştir. Böylece Fedek gerçek sahibinin elinden alınmış oldu." (Bihârü'l-Envâr, c. 8, s. 105).
Mes'udi, Müruc'uz-Zeheb kitabında şahitlerle ilgili şöyle yazıyor: "Peygamber'in (s.a.v.) kızı, Fedek hakkında Ebu Bekir ile müzakere etti ve Fedek'i ondan geri istedi. O, Ali (a.s.), Hasan (a.s.), Hüseyin (a.s.) ve Ümmü Eymen'i şahitleri olarak getirdi." (Mürucu'z-Zeheb, c. 2, s. 200).
İmam Hasan, İmam Hüseyin ve İmam Ali tathir ayeti ile masumiyetleri ispatlanmış kişilerdendir. Dolayısıyla onların şahitliği başka hiç kimseninki ile kıyaslanamayacak kadar güvenilirdir. Kaldı ki, tamamen hakkın ve hakikatin ortaya çıkması isteniyorsa yapılması gereken, Hz. Fâtıma'dan (a.s.) yemin istemek olmalıydı. Çünkü, "Mallar ve borçlar hususunda müddeinin (davacının) kasemi de eklenirse bir kadın şahitle de hükmedebileceği yazmaktadır. Resûlullah (s.a.v.)'in bir şahit ile davacının kasemine dayanarak hüküm verdiği rivayettir." (Mecmâu'z-Zevaid, c. 3, s. 202).
Bu noktada şahitliği kabul görmeyen İmam Ali'nin doğruluğu hakkında hadisleri verelim: "Ey iman edenler! Allah'tan sakının ve sâdıklarla (doğrularla) birlikte olun." (Tevbe, 120). Sünni kaynaklardan başlarsak: İbrahim bin Muhammed Himvini, Ferâisu's-Simtayn'de, "Sâdıklarla birlikte olun. Yani Ali bin Ebi Tâlib'le birlikte olun" şeklinde tefsir etmiştir. Aynı ayetle ilgili olarak, Celaluddin Suyûtî, Durrü'l-Mensur'da İbn-i Abbas'tan rivayetle, Resûlullah (s.a.v.)'in şöyle dediğini rivayet ediyorlar: "Bu ayetteki, sâdıklardan kasıt, Muhammed ve Ali'dir." "Allah'a ve O'nun Resulü (s.a.v.)'e iman edenler; işte onlar Rableri katında sıddıklar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır." (Hadid, 19) İmam Ahmed bin Hanbel, Müsned'de, bu ayetin Hz. Ali (a.s.) hakkında nâzil olduğunu ve O'nun sıdıklardan olduğunu nakletmiştir. Yani, Hz. Ebu Bekir, doğruluğu ayetle sabit bir kişinin şehadetini kabul etmemiştir.
- ABD ve İsrail’i gölgede bıraktılar… / 28.10.2024
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020