(dünden devam…)
Karşılıklı sohbet ederken "Neden belediye başkanı olmak istediniz?" diye sorunca birkaç saniye düşününce ne söyleyeceğini merak ediyordum. Biraz sonra yüzüne yayılan tebessüm ile anlattığı hikâye göz pınarlarını nemlendiren türdendi: "Henüz 10 yaşlarında küçük bir çocuktum. Hiç unutamam. Rahmetli babaannem ve diğer komşular sabahın erken saatlerinde kalkarlardı.
Ellerinde su kapları ile Han'da tek olan çeşmeye gidip sabahın beşinde su almak için sıraya girerlerdi. Bazen aralarında kavga dahi çıktığını hatırlarım. Buna çok üzülürdüm. Küçükken annemlerin pekmez konulan "Kapıcak" dediğimiz ahşap kaptan kendime bir saz yaptım. Sapını da çam ağacı dalından. Elektrik kablolarını çocuk aklımla eritip içindeki telleri alıp üzerine ekledim.
Derme çatma bir saz yaptım kendime. Bu sazla "Susuz Köyüm, Garip Köyüm" der çalıp söylerdim. Rahmetli annem bunu dinleyince oğlum sen bu köyü (Han'ı) ne çok seviyorsun derdi. Bu anı içimde hep yara olarak kaldı. Bir gün belediye başkanı olup bu gariban, cefakâr hemşerilerime hizmet edeceğim diye geçirdim içimden. Allah'ım bunu bana nasip etti.
Şükürler olsun. Şimdi elimden gelenin fazlasıyla onların emrinde hizmet etmeye ekibimle birlikte gayret ediyorum. İlçemizi onlarla birlikte yönetiyorum. Görüşlerine değer veriyorum." işte bu cümlelerle başkanlığa giden süreci özetliyor.
Sohbetimiz ilerleyince başkan seçildiği ilk güne ait bir anısından daha bahsetti. İlginçti..!
"Belediye Başkanı olduğum ilk gün belediyeye girdiğimde dar ve dik merdivenler vardı. Merdivenlerin altında sadece bir adet tek kişilik tuvalet bulunuyordu. Tuvaletin kapısında arızalı yazıyordu. Bunun karşısında da oldukça küçük bir çay ocağı vardı. Hizmet binası çok yetersiz ve kullanışsızdı. O anda yeni bir hizmet binasına ihtiyaç duyulduğunu fark ettim. Göreve başladıktan kısa süre sonra inşaata başladık ve kimseden 1 lira borç almadan tasarruf yaparak, kendi öz kaynağımızla bu hizmet binasını 4 ay gibi kısa bir sürede tamamladık. Han ilçesine yakışan bir eser kazandırdık ilçemize. Bu da bize nasip oldu."
Evet değerli okuyucular atalarımız boşuna dememiş "At binenin, kılıç kuşananın" diye. Bu cümlenin tam da karşılığı Erdal Şanlı. Küçük bir ilçede gelirleri az olmakla birlikte önceki dönemden kalan borçları ödeyip hiç borç almadan kendi tasarruflarıyla hizmet binasını 4 ayda tamamlayıp, diğer hizmetleri yapmak her babayiğidin harcı değil. Bu durum, İktisat ve Maliye Fakültelerinde doktora tezi olabilecek nitelikte bir başarı öyküsü aslında.
Başkanlığı döneminde tüm ilçenin yıllardır çözülemeyen altyapı sorununa el attı ve ilk döneminde çözdü. Belediyecilikte Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen idolü oldu. Büyükşehir Belediyesi ile müştereken yaptığı ve adını "Cumhuriyet Meydanı" verdiği meydan bugün birçok ilçede yok.
Bu meydan yapıldıktan sonra her yıl Eylül Ekim aylarında geleneksel "Uluslararası Dostluk ve Sanat Sempozyumu" yapılıyor. Dünyanın dört bir köşesinden: Singapur, İtalya, Rusya, Amerika, Afganistan gibi pek çok ülkeden ressamlar Han'a gelerek sempozyuma katılıyorlar.
Her sabah saat altıda kalkıp Han'ın Cadde ve sokaklarında yürüyüp eksikleri yerinde görüp çözüm üretmek için fedakârlık gösteren bir belediye başkanı.
Sabah namazında cami cemaati ile birlikte seher vaktinde günün ilk çayını yudumlayan hemşerileriyle birlikte vakit geçirmekten mutlu olup onların gönül dünyasına girmeyi başaran bir dost arkadaş aynı zamanda.
Yaptıkları sadece bunlarla sınırlı değil.
Seçildiğinde hemşerilerinin özellikle istediği Sosyal Tesis talebini de yerine getirdi. Yeni belediye hizmet binasının hemen yanına yüzlerce kişiyi alabilecek kapasitede çok amaçlı bir tesis kazandırdı ilçeye. Vatandaşların düğün, mevlit, sünnet ve yemek ikramları artık bu tesislerden daha modern, sağlıklı ve kaliteli imkanlarda sunuluyor. Hatta bazı resmi toplantıları burada icra ediyorlar.
Ya "Han Lavanta kokacak." sözüne ne demeli. Lafta değil bunu da icraata dönüştürdü. Büyükşehir ile müştereken 70 dönümden fazla tarlada lavanta bitkisi üretimine ev sahipliği yapıyor.
Evet sevgili okuyucular! İmkân olsa da ülkemizin tüm ilçelerine hatta illerine, cetvel gibi düzgün ve dürüst, sağlam karakterli, vatansever, çalışkan, kamu kaynaklarını etkin, verimli ve yerinde kullanan Erdal Şanlı'yı kopyalayıp gönderebilsek.
Kurduğu ikili ilişkiler sayesinde hizmet getiriyor ilçesine. Bir yandan imkânlar ölçüsünde cadde ve sokaklar asfalt kaplama yapılıyor, diğer yandan sokaklarda kilit parke taşları örülerek yollar modern bir görünüme kavuşuyor. Kısaca Han gelişiyor değişiyor ve yaşanabilir hale geliyor.
Temmuz sıcağıyla birlikte ikindi vakti esen Karayel, Lavanta kokularını burnumuza kadar getiriyor. Sırada Ihlamur ormanı projesi var. Hazırlıklar devam ediyor. Yakında ıhlamur kokusu lavantaya karışacak.
Şu veciz sözlerle yazımızı tamamlayalım. " Er O ki, koya dünyada bir eser. Esersiz kişinin yerinde yeller eser!.."
- Bir anketin düşündürdükleri / 26.03.2024
- Ramazanın getirdiği bir demet güzellikler / 12.03.2024
- 106. yıl sonra Eskişehir’de… / 27.02.2024
- Emekliler kervanının yeni üyesi / 20.02.2024
- Perşembe akşamı izlenimlerim! / 13.02.2024
- Yerel seçimler üzerine / 07.02.2024
- Bu bizim insanlık namına görevimiz! / 30.01.2024
- Bir nefes sıhhat / 23.01.2024
- Üç cilt çıkan kitaplarımın öyküsü / 16.01.2024