Hasankeyf: Tarihsel derinlik ve modern dönüşümün kavşağında bir kent
Hasankeyf, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, Batman iline bağlı bir yerleşim yeridir. Dicle Nehri'nin kıyısında, Mezopotamya'nın kuzey sınırında konumlanmış olan bu kadim kent, tarih boyunca stratejik bir geçiş noktası ve doğal bir savunma alanı olarak öne çıkmıştır
13.11.2025 00:20:00
Hasan Gündoğdu
Hasan Gündoğdu





Coğrafi olarak kalkerli kayalıklar üzerine kurulmuş olması, yerleşimin hem savunma hem de mimari açıdan özgünleşmesini sağlamıştır.
Tarihçesi
Hasankeyf'in tarihi, yazılı kaynaklara göre Asur ve Urartu dönemlerine kadar uzanır. Kentin adı, Asurca "kipani" (kaya) kelimesinden türeyen "Hısn Kayfa" yani "Kaya Kalesi" olarak geçmiştir.

Roma döneminde "Ciphas" olarak anılan yerleşim, Bizans, Emevi, Abbasi, Artuklu, Eyyubi ve Osmanlı dönemlerinde de önemli bir merkez olmuştur.
- M.Ö. 5000'lere kadar uzanan arkeolojik bulgular, Hurri ve Mitanni medeniyetlerinin izlerini taşır.
- Ortaçağ'da Artuklular döneminde zirveye ulaşan kent, özellikle köprü, cami, medrese ve saray gibi yapılarla mimari açıdan zenginleşmiştir.
- İslamiyet'in Anadolu'daki yayılımında önemli bir durak olmuş, dini ve kültürel merkez olarak işlev görmüştür.

Kültürel ve mimari özellikler
Hasankeyf, Anadolu'da Ortaçağ'a ait mimari bütünlüğünü koruyabilen nadir kentlerden biridir. Kentteki başlıca yapılar şunlardır:
- Hasankeyf Kalesi: Yekpare kayalık üzerine oyularak inşa edilmiştir.
- Zeynel Bey Türbesi: Akkoyunlu mimarisinin nadide örneklerinden biridir.
- El-Rızk Camii, Koç Camii, Artuklu Köprüsü ve Mağara yerleşimleri: Kentin hem dini hem de sivil mimarisini yansıtır.
Bu yapılar, hem taş işçiliği hem de doğal çevreyle uyum açısından dikkat çekicidir.

Bugünkü durumu
Hasankeyf, 21. yüzyılda büyük bir dönüşüm geçirmiştir. 2020 yılında tamamlanan Ilısu Barajı'nın su tutmasıyla birlikte, tarihi kent sular altında kalmış; birçok yapı taşınmış ya da yok olmuştur. Yeni Hasankeyf yerleşimi, baraj gölü kıyısında modern bir planlamayla inşa edilmiştir.
Tarihi eserlerin taşınması: Zeynel Bey Türbesi gibi bazı yapılar özel tekniklerle yeni yerine taşınmıştır.
Yeni müze ve turistik alanlar: Kültürel mirasın yaşatılması amacıyla müze ve açık hava sergileri oluşturulmuştur.

Sorunlar ve tartışmalar
Hasankeyf'in dönüşümü, hem yerel halk hem de akademik çevreler tarafından çeşitli açılardan eleştirilmiştir:
Kültürel mirasın kaybı: UNESCO kriterlerine uygun bir koruma sağlanmadığı yönünde eleştiriler vardır.
Ekolojik etkiler: Barajın Dicle Nehri ekosistemi üzerindeki olumsuz etkileri bilimsel raporlarla belgelenmiştir.
Sosyo-ekonomik dönüşüm: Yerinden edilen halkın yeni yaşam alanlarına adaptasyonu, ekonomik ve psikolojik sorunlar doğurmuştur.
Turizm potansiyelinin zayıflaması: Sular altında kalan tarihi dokunun yerini alan yeni yapıların özgünlükten uzak olduğu düşünülmektedir.
Hasankeyf, tarih boyunca birçok medeniyetin izini taşıyan, doğal ve kültürel miras açısından eşsiz bir kenttir. Ancak modernleşme ve enerji politikaları doğrultusunda geçirdiği dönüşüm, bu mirasın korunmasıyla ilgili ciddi etik ve bilimsel tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Bugün Hasankeyf, geçmişin görkemli izleriyle geleceğin belirsizliği arasında bir sembol olarak varlığını sürdürmektedir.
Tarihçesi
Hasankeyf'in tarihi, yazılı kaynaklara göre Asur ve Urartu dönemlerine kadar uzanır. Kentin adı, Asurca "kipani" (kaya) kelimesinden türeyen "Hısn Kayfa" yani "Kaya Kalesi" olarak geçmiştir.

Roma döneminde "Ciphas" olarak anılan yerleşim, Bizans, Emevi, Abbasi, Artuklu, Eyyubi ve Osmanlı dönemlerinde de önemli bir merkez olmuştur.
- M.Ö. 5000'lere kadar uzanan arkeolojik bulgular, Hurri ve Mitanni medeniyetlerinin izlerini taşır.
- Ortaçağ'da Artuklular döneminde zirveye ulaşan kent, özellikle köprü, cami, medrese ve saray gibi yapılarla mimari açıdan zenginleşmiştir.
- İslamiyet'in Anadolu'daki yayılımında önemli bir durak olmuş, dini ve kültürel merkez olarak işlev görmüştür.

Kültürel ve mimari özellikler
Hasankeyf, Anadolu'da Ortaçağ'a ait mimari bütünlüğünü koruyabilen nadir kentlerden biridir. Kentteki başlıca yapılar şunlardır:
- Hasankeyf Kalesi: Yekpare kayalık üzerine oyularak inşa edilmiştir.
- Zeynel Bey Türbesi: Akkoyunlu mimarisinin nadide örneklerinden biridir.
- El-Rızk Camii, Koç Camii, Artuklu Köprüsü ve Mağara yerleşimleri: Kentin hem dini hem de sivil mimarisini yansıtır.
Bu yapılar, hem taş işçiliği hem de doğal çevreyle uyum açısından dikkat çekicidir.

Bugünkü durumu
Hasankeyf, 21. yüzyılda büyük bir dönüşüm geçirmiştir. 2020 yılında tamamlanan Ilısu Barajı'nın su tutmasıyla birlikte, tarihi kent sular altında kalmış; birçok yapı taşınmış ya da yok olmuştur. Yeni Hasankeyf yerleşimi, baraj gölü kıyısında modern bir planlamayla inşa edilmiştir.
Tarihi eserlerin taşınması: Zeynel Bey Türbesi gibi bazı yapılar özel tekniklerle yeni yerine taşınmıştır.
Yeni müze ve turistik alanlar: Kültürel mirasın yaşatılması amacıyla müze ve açık hava sergileri oluşturulmuştur.

Sorunlar ve tartışmalar
Hasankeyf'in dönüşümü, hem yerel halk hem de akademik çevreler tarafından çeşitli açılardan eleştirilmiştir:
Kültürel mirasın kaybı: UNESCO kriterlerine uygun bir koruma sağlanmadığı yönünde eleştiriler vardır.
Ekolojik etkiler: Barajın Dicle Nehri ekosistemi üzerindeki olumsuz etkileri bilimsel raporlarla belgelenmiştir.
Sosyo-ekonomik dönüşüm: Yerinden edilen halkın yeni yaşam alanlarına adaptasyonu, ekonomik ve psikolojik sorunlar doğurmuştur.
Turizm potansiyelinin zayıflaması: Sular altında kalan tarihi dokunun yerini alan yeni yapıların özgünlükten uzak olduğu düşünülmektedir.
Hasankeyf, tarih boyunca birçok medeniyetin izini taşıyan, doğal ve kültürel miras açısından eşsiz bir kenttir. Ancak modernleşme ve enerji politikaları doğrultusunda geçirdiği dönüşüm, bu mirasın korunmasıyla ilgili ciddi etik ve bilimsel tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Bugün Hasankeyf, geçmişin görkemli izleriyle geleceğin belirsizliği arasında bir sembol olarak varlığını sürdürmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.














































































