Hatalarla dolu kul elbet korkmalı
Neden hatalar işleyen çok korkmasın; Peygamber Efendimiz bile, “Aranızda Allah’ı en çok bilen Benim, aynı zamanda en çok korkan yine Benim” buyururken, hatalarla dolu kul elbet korkmalı
08.10.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri korku bahsinde şöyle buyuruyor:
Daha önce korkunun manasını anlattık! Burada ikinci defa ele alıyoruz.
Korku ve ümit iki bağdır. Kalbinde Hak Teâlâ'nın Cemâl sıfatı tam tecelli etmeyen kimse bunlarla yola getirilir. O ilâhî Cemâl tecellisini de kalbinde bulan, korku ve ümidi de geçer, yücelere gider. Vasıtî Hz. bu durumu işaret ederek şöyle der: "Korku kulla Allah arasında bir perdedir." Yine buyurur: "Sırlar âleminde Hak zahir olunca; ne korkunun, ne de ümidin bir değeri kalır."
Ezcümle, deriz ki: Seven sevdiğine kavuştuktan sonra, korku başlar. Vuslatın biteceği ve ayrılık korkusu... Bunlar büyük makam... Biz oraya henüz gelmedik. İşin önsözünü yapıyoruz.
Halimize göre, korku gerekir. Bu sebeple, çarelerini aramak icap eder.
Başta insanın, azabın ve hesabın şiddetli olacağına dair ayet-i kerimelere dikkat etmesi gerek. Bu konu ile ilgili hadis-i şerif ve haberleri de incelemeli. Sonra insan; Allah Teâlâ'nın azamet ve celâli karşısında kendi âciz, naçiz durumunu da düşünmeli. "Benim için, ne şunların Cennete girişi, ne de şunların Cehenneme atılışı bir önem taşır. Ne o sevindirir, ne de bu üzer" vb. kutsi hadislerin manasını düşünmeli.
İnsan bilmeli... Yaptığı cinayet ve terk ettiği İlâhî emirler, işlediği suçların sonunda azaba uğrayacaktır. Bu azaba uğrayış; Allah Teâlâ için önemli bir iş değildir. Cümle âlem helake uğrasa, Allah Teâlâ için çözümü güç bir şey olmaz.
İnsan nefsini muhatap alıp demeli; şu zavallı bir cürüm işledi, kötülük yaptı. Böyle olunca Allah'tan en çok korkması gerekir. Çünkü helakı kimseyi ilgilendirmez, aldıran ol- maz. Neden hatalar işleyen çok korkmasın; Peygamber Efendimiz, "Aranızda Allah'ı en çok bilen Benim, aynı zamanda en çok korkan yine Benim" buyururken, hatalarla dolu kul elbet korkmalı.
Allah Teâlâ, Hz. Davud Peygambere şöyle vahyetti: "Ya Davud, yırtıcı ve parçalayıcı canavarlardan korktuğundan daha fazla Benden kork." Burada yırtıcılığın anlamı şu ki; o seni yıkar, helak eder, ötesini düşünmez.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur: "Bir kimse Allah'tan korkarsa, her şey ondan korkar. Allah'tan başkasından korkan ise, her şeyden korkar."
Hz. Aişe (r.a.) anlatıyor:
Bir gün Peygamber Efendimize, "Onlar Rablarına dönecekleri için korku içindedir, kalpleri titrer" (Mü- minun, 60) ayet-i kerimesini okudum, "Ya Resûlallah, o korkan kimseler hırsızlık ve zina mı yapmıştır?" diye sordum. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Hayır onlar oruç tutan, namaz kılan ve zekât verendir. Onların korkusu, bu yapılanların kabul olup olmayacağı endişesi sonunda olur." Bir başka hadis-i şerifte ise şöyle buyurulur: "Bir sinek başı kadar dahi olsa, kimin gözünden bir damla yaş Allah'tan korktuğu için dökülür, bir yere değerse; Allah o yerin ateşte yanmasını haram kılar."
(El-Mürşidul-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Daha önce korkunun manasını anlattık! Burada ikinci defa ele alıyoruz.
Korku ve ümit iki bağdır. Kalbinde Hak Teâlâ'nın Cemâl sıfatı tam tecelli etmeyen kimse bunlarla yola getirilir. O ilâhî Cemâl tecellisini de kalbinde bulan, korku ve ümidi de geçer, yücelere gider. Vasıtî Hz. bu durumu işaret ederek şöyle der: "Korku kulla Allah arasında bir perdedir." Yine buyurur: "Sırlar âleminde Hak zahir olunca; ne korkunun, ne de ümidin bir değeri kalır."
Ezcümle, deriz ki: Seven sevdiğine kavuştuktan sonra, korku başlar. Vuslatın biteceği ve ayrılık korkusu... Bunlar büyük makam... Biz oraya henüz gelmedik. İşin önsözünü yapıyoruz.
Halimize göre, korku gerekir. Bu sebeple, çarelerini aramak icap eder.
Başta insanın, azabın ve hesabın şiddetli olacağına dair ayet-i kerimelere dikkat etmesi gerek. Bu konu ile ilgili hadis-i şerif ve haberleri de incelemeli. Sonra insan; Allah Teâlâ'nın azamet ve celâli karşısında kendi âciz, naçiz durumunu da düşünmeli. "Benim için, ne şunların Cennete girişi, ne de şunların Cehenneme atılışı bir önem taşır. Ne o sevindirir, ne de bu üzer" vb. kutsi hadislerin manasını düşünmeli.
İnsan bilmeli... Yaptığı cinayet ve terk ettiği İlâhî emirler, işlediği suçların sonunda azaba uğrayacaktır. Bu azaba uğrayış; Allah Teâlâ için önemli bir iş değildir. Cümle âlem helake uğrasa, Allah Teâlâ için çözümü güç bir şey olmaz.
İnsan nefsini muhatap alıp demeli; şu zavallı bir cürüm işledi, kötülük yaptı. Böyle olunca Allah'tan en çok korkması gerekir. Çünkü helakı kimseyi ilgilendirmez, aldıran ol- maz. Neden hatalar işleyen çok korkmasın; Peygamber Efendimiz, "Aranızda Allah'ı en çok bilen Benim, aynı zamanda en çok korkan yine Benim" buyururken, hatalarla dolu kul elbet korkmalı.
Allah Teâlâ, Hz. Davud Peygambere şöyle vahyetti: "Ya Davud, yırtıcı ve parçalayıcı canavarlardan korktuğundan daha fazla Benden kork." Burada yırtıcılığın anlamı şu ki; o seni yıkar, helak eder, ötesini düşünmez.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur: "Bir kimse Allah'tan korkarsa, her şey ondan korkar. Allah'tan başkasından korkan ise, her şeyden korkar."
Hz. Aişe (r.a.) anlatıyor:
Bir gün Peygamber Efendimize, "Onlar Rablarına dönecekleri için korku içindedir, kalpleri titrer" (Mü- minun, 60) ayet-i kerimesini okudum, "Ya Resûlallah, o korkan kimseler hırsızlık ve zina mı yapmıştır?" diye sordum. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Hayır onlar oruç tutan, namaz kılan ve zekât verendir. Onların korkusu, bu yapılanların kabul olup olmayacağı endişesi sonunda olur." Bir başka hadis-i şerifte ise şöyle buyurulur: "Bir sinek başı kadar dahi olsa, kimin gözünden bir damla yaş Allah'tan korktuğu için dökülür, bir yere değerse; Allah o yerin ateşte yanmasını haram kılar."
(El-Mürşidul-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.































































































