Prof. Dr. Küçükusta, hava kirliliğinin yazın unutulan önemli bir çevre sorunu olduğunu belirterek, "Sanılanın aksine yazın da hava kirliliği var ve son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalara göre, sağlığımıza olan zararları oldukça fazla" dedi. Yaz tipi hava kirliliğinin kış dönemindeki kadar dikkat çekmemesinin havanın görünüşte güneşli, berrak ve aydınlık olmasıyla ilgisi bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Küçükusta, "Ancak görünüş olaraksisli, dumanlı, kapalı olmayan ve temiz sanılan havada da, insan sağlığını olumsuz etkileyen kirletici maddeler bulunabilmektedi" diye konuştu. Küçükusta, şunları kaydetti:
Hava kirliliğinin esas kaynağı yoğun trafik
"Yaz tipi hava kirliliğinin esas kaynağı yoğun trafiktir. Motorlu araçların egzoz gazlarından çıkan petrol yanma ürünlerine güneş ışınlarının etkisiyle, başta ozon olmak üzere çeşitli azot oksitleri meydana gelir. Ozon ve azot oksitlerine kısaca oksidanlar ismi verilir. Oksidanlar, solunum yolları için adeta zehir etkisi yaratır. Bunların baş ağrısı, gözlerde sulanma, kızarma, burun akıntısı ve hapşırma gibi tahriş edici etkileri hemen herkeste görülür. Oksidanlar, solunum yollarını döşeyen hücreler üzerine de çok zararlı ve hasar oluşturucu etkiler yaparlar. Araştırmalar, oksidan ismi verilen maddelerin başta astım ve saman nezlesi olmak üzere, alerjik hastalıkların ortaya çıkmasında çok önemli etkileri olduğunu ortaya çıkarmıştır."
Küçük çocuklar için daha zararlı
Alerjik hastalıkların gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerde daha fazla görülmesinde yaz tipi hava kirliliğinin rolünün büyük olduğunu ifade eden Prof. Dr. Küçükusta, bu zararın özellikle küçük çocuklarda daha belirgin görüldüğünü bildirdi. Dr.Küçükusta, hava kirliliğinin yoğun olduğu şehirlerde yaşayan ve bağışıklık sistemi henüz yeterince gelişmemiş dedi.