Haydar Baş üniversitesi

Peygamber efendimizin Gadri Hum hutbesi imam hatip liselerinde işlenmiyor, ilahiyat fakültelerinde öğretilmiyordu. Peygamberimizin "Ey insanlar! Bu Ali'dir. Benim kardeşimdir, vasimdir, ilmimi toplayan ve ümmetimin arasında iman eden kimseler üzerindeki halifemdir" uyarısından kimsenin haberi yoktu. Milletin Hz. Ali ile sevgi temeline dayalı bir irtibatı olsa da, Hz. Ali'nin İslam alemindeki gerçek kimliğini kimse bilmiyordu. Meşrebi sufiye "Velayet yolunun şahı" diye nitelendiriyordu bir cümle, ama işlenmiyordu hiçbir mecrada sohbette niye velayetin başı Ali, velayetin başı Ali de hilafetin başı niye başkası diye? Akıl, ilmi her türlü kaynaktan uzaktı. İmam bilmiyordu, din dersi öğretmeni bilmiyordu, ilahiyat hocaları bilmiyorlardı ya da bilmek istemiyorlardı. Sünni anlayış Ali gerçeğinden habersizdi.

Aleviler hikayeler ve türkülerle nesillerine Ali sevgisini aktarmaya çalışıyordu ama yaşanmışlıklarının onlarda oluşturduğu yaralar, bırakın Hz. Ali'nin kimliğini anlatmayı, kendi kimliklerini bile özgürce ifade etmelerine engel oluyordu. İlmi kaynaklarla beslenip yönetilemeyen zihinler ve yaşanan haksızlıklar, bazen de gençlerde dini reddeden bir başkaldırı haline dönüşebiliyordu.

Prof. Dr. Haydar Baş, işte böyle bir ortamda yazdı Ehl-i Beyt külliyatını, böyle bir ortamda yaptı Ehl-i Beyt kongrelerini. Milleti "Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt" anlayışı ile ilmek ilmek işledi, İmam Ali gerçeği ile tanıştırdı. Sünni dünya mezhep imamı Ebu Hanifenin Ehl-i Beyt davası uğruna şehit edildiğini Ondan öğrendi. Kendini "Ben İmam Azam Ebu Hanife gibi Ehl-i Beyti seven bir sünniyim" diye tanımlayarak iki dünya arasına Ehli Beyt sevgisinden bir köprü kurdu.

Aslında kendi imkanlarıyla oluşturduğu dev bir üniversiteye milletini sınavsız ve ücretsiz kayıt almış eğitiyordu. Kongre merkezleri üniversitenin dev amfileri, Meltem, Mesaj tv online eğitim merkezi gibiydi. Bu millet Ehl-i Beyt gerçeğini ondan öğrendi, mezhep farklılıkları üzerinden ayrılık tohumu ekenlerin oyunlarını bu eğitimler bozdu. Kaynak kitapları da yine O yazdı. Peygamberimizin, Hz. Fatıma, İmam Ali ve tüm imamların hayatını ve mücadelesini anlatan Ehl-i Beyt külliyatını nesillerin yetişmesinde en güzel ilmi kaynaklar olarak milletine bıraktı.