Pandemi sonrası acaba nasıl bir Dünya'ya uyanacağız?
Evden dışarıya adım attığımızda her şey eskisi gibi olacak mı?
Alıştığımız değer yargılarını, kurumları, dost ve arkadaşlarımızı yerli yerinde bulabilecek miyiz?
İlginçtir ama bu ve bunun gibi sorulara şimdiden olumsuz yanıtlar alacağımızı biliyoruz. Pandemi sürecinin kalıntılarını temizlemek pek öyle kolay olmayacak. Yaşamımızı harabeler üzerine kurmak, farklı davranış özelliklerine sahip olmak, eskiden yaptığımız pek çok şeyi yapamamak gibi bir zaman dilimi ile karşı karşıya kalacağız. En önemlisi yeni alışkanlıklar ve maskeli bir yaşam bizi bekliyor.
Bundan sonra her şeyi sorgulamak zorunda kalacağız. Sağlığı, çevreyi, arkadaşlarımızı, çalışma şartlarımızı, okulumuzu, iş yerimizi, patronumuzu veya öğretmenimizi, politikacıları, bize hizmet eden kurum ve kuruluşları…
Olaylar göstermiştir ki, her ülke kendi 'milli davranış' özelliklerine sahip çıkacaktır. Uluslararası ilişkilerde, çalışma düzeninde, ekonomide, para politikasında, eğitimde kısacası aklınıza gelebilecek her şeyde milli bir duruş sergilemeye özen gösterilecektir.
Herkese açık olamayacağımız, sınırlarımızı daha fazla kontrol etmek zorunda kalacağımız, gümrüklerden giren her şeyi kaçak olmaktan çok pandemi yönünden kontrol edeceğimiz, taşıyıcı olabilecek personeli izolasyona tabi tutmak gibi kurallar koyacağımız günlere doğru ilerliyoruz.
Yaşadıklarımız bize ülkemizi yeterince koruyamadığımızı, sınırlara ördüğümüz duvarların pandeminin girmesine engel olamadığını, kaçak ve göçmen sayısının azalmasına bir fayda sağlamadığını açık seçik gösterdi. Göçmenlerin ülkemizde görülmesi ile çeşitli hastalıkların ortaya çıkması, bunları beraberlerinde getirdiklerine dair söylemler oluşmuştu. Politikacılar bu bulgulara aldırmamışlar, salgınları önlemek adına tedbirleri Sağlık Bakanlığının zayıf omuzlarına yüklemişlerdi.
Pandemi döneminde okullar kapandı. Basit rahatsızlıklarda hastanelere gitmemek ve dışarıda kimse ile temas etmemek bir gereklilik olunca evlerimiz farklı görevleri üstlendi. Önce dershane oldu. Sonra hastalananlar için odalardan biri karantina merkezi yapıldı. Evde kalmaktan canı sıkılanlara televizyon dizileri çekim stüdyosu haline getirildi. Tabii, evde yaşayanlar yeni görevler aldı. Kimi öğretmen, kimisi hasta bakıcı, aşçı, kütüphane görevlisi, temizlik organizatörü, düzen ve disiplin sağlayıcı gibi görevler edindiler.
Süreç, sosyal yaşamı yakından etkiledi. Eğlence yerleri, kıyılar, kafeteryalar, lokantalar, sinemalar, AVM'ler kapandı. Çoğunu fareler bastı. Derneklerin genel kurulları yapılamadı. Pek çoğu kapandı. Yeni bütçeler uygulamaya konulamadı. Yatırımlar durdu. Çalışma koşulları ağırlaştı. Dağda ve deniz kenarında yazlık evleri olanlar bu imkânı en iyi şekilde kullanıp kendilerini nispeten daha az bulaş sağlayacağını düşündükleri temiz havaya ve doğal yaşama attılar. Bazıları yüksek rakamlarla buraları kiraladılar.
Hafta sonu ve geceleri sokağa çıkma yasağı hepimize özgürlüğün ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. Polis ve Jandarmanın yollarda çevirmeleri, yaş sormaları, kimlik kontrolü, seyahat yasakları kurgubilim filmlerini aratmaz oldu. Felaket senaryolarının gerçekleştiğini hatırlattı. Evin en güvenli yer olduğu bir kez daha anlaşıldı. Yasaklar kalksa bile pek çok insan eskisi kadar sosyal hayata karışamayacak. Bütün bunlar yeni bir davranış biçimi geliştirdi.
Faydalı bir tarafı ise, okumayı ihmal edenler sürekli TV seyretmekten bıktılar. Daha çok raflar dolusu kitap tükettiler.
İyi öğretmenler özel derslerden para kazanırken, çocuklarının tahsil hayatının aksamamasını isteyen ebeveynler her türlü fedakârlığı yapmaktan geri durmadılar. Maalesef okullar eskimeye ve demode olmaya devam ettiler. Çok azı, velilerin desteği ile modernleşmeye, sınıflarda masa sıra gibi gereçleri, bilgisayarları yenilemeye yöneldiler.
İnşaat sektörü devlet ihaleleri dışında krize girdi. Çok katlı binalarda daire satışları azalırken, iki ve üç katlı villalar, bahçeli kır ve yazlıklar peynir ekmek gibi satılmaya başladı. Kimsenin yüzüne bile bakmadığı bahçeli eski köy evleri satılmaya, yeni sahiplerince onarılıp kullanılır oldu.
Bu dönemde arkadaşlıklar, akrabalıklar büyük bir sınav verdi. Zorda kalanlar, yardımını esirgeyenler, arandığı zaman bulunamayanlar telefon ve dost rehberinden birer birer silindi. İyi ve kötü gün arkadaşları ve akrabaları belli oldu.
Ölümün nereden geleceği belli olmadığından, korkusu bir kısım tatlı canlara yetti.
Evde geçirilen süreler onarıma, uzun süre ihmal edilmiş işlere el atılmasına neden oldu. Ebeveynlerin çocukları ile geçirecek zamanı bulamadıkları şeklindeki şikâyetler sona erdi. Herkes anası ile babası ile bir ömür boyu olacağından çok daha fazla beraber olma fırsatını buldu.
Arabalar dinlendi, doğa dinlendi…
Çoğalan tek şey kutulardaki çöpler oldu…
Ne dersiniz? Hazır mıyız pandemi sonrasında normalleşmeye?
Bu zamanda başımıza gelmeyen tek şey uzaylıların istilası oldu… İnşallah bu imtihan burada biterde daha kötüsünü yaşamayız.
Yaradan hepimize sabır ve kolaylıklar versin.
- Gözyaşı… / 27.12.2023
- Yazmak, yaşamaktır… / 23.12.2023
- Haydar Hoca'yı unutmayın / 02.12.2023
- Öğretmenim… / 23.11.2023
- Bir zeytin öyküsü… / 11.11.2023
- Yağmur mevsimi… / 07.11.2023
- Çocuk! / 05.11.2023
- Deprem gerçeği / 01.11.2023
- Cumhuriyet anlayışı / 28.10.2023