Her yanımız hurafe

Sahih bilgilere göre şekillenmeyen hayatlar ne yazık ki hurafeler tarafından şekilleniyor.
Bilime, bilgiye ve gerçek bilim adamına gereken önem verilmediği zaman ve zeminlerde işi-gücü hurafe alıp hurafe satmak, hurafe pazarlamak olan şarlatanlar el üstünde tutuluyor ve bu hal devam ettikçe de hurafeler daha da yaygınlaşıyor.
Zaman içinde hurafelerin kara bulutları sahih İslam'ın üzerine öylesine çörekleniyor ki adeta insanlarla İslam arasına kalın duvarlar örülüyor.
Hayatımızın tam orta yerine oturmuş ve halen hükmünü icra etmekte olan hurafelerden biri geçtiğimiz günlerde medyada şöyle haber oldu:
"Daha önce "Boş ol" denildiğinde boşanmanın meydana geleceğine dair görüşü de tartışma yaratan Din İşleri Yüksek Kurulu, şimdi de, "Telefon, faks, mektup, mesaj ve internet aracılığı ile de boşanma kararı alınabileceğini'' savundu. Bir vatandaştan gelen "Telefon, mesaj ve internet yoluyla boşama geçerli midir?" sorusunu yanıtlayan Din İşleri Yüksek Kurulu aynen şu cevabı verdi:
"Bir kimse, yüzüne karşı 'seni boşadım, benden boş ol' gibi boşamayı ifade eden sözleri şifahî olarak söylemek suretiyle, eşini boşayabileceği gibi, bu sözleri telefon, mektup, mesaj, internet ve faks yoluyla bildirerek de boşayabilir. Söz konusu iletişim vasıtalarıyla boşamak, sözlü olarak yüz yüze boşamak gibi geçerlidir. Ancak, bu durumda kocanın, boşamış olduğunu inkar etmemesi gerekir. Boşamanın yazılı olması halinde ise boşanan kimse, yazının veya mesajın eşinden geldiğinden emin olmalıdır. Bu durumda boşama hükümleri, kadının mektubu okuduğu andan itibaren başlar. Fakat koca eşini daha önce gıyaben boşamış da bunu mektupla haber veriyorsa, boşamanın hükümleri, kocanın boşadığı andan itibaren başlar."
Tut kelin perçeminden.
Neresinden tutsanız elinizde kalacak bir fetva.
Bu satırları okuyan bir bayan, haklı olarak şöyle düşünse, düşüncesini de dillendirse haksız mıdır?
Ben yıllar evvel nikahta "evet" diyerek bir yuva kurdum, yıllarımı ve gençliğimi verdim, üç-beş tane de bu yuvada yavru büyüttüm, ama gel gör ki günün birinde adamın kafası bozuldu, tepesi attı ve yanıma da gelme zahmetinde dahi bulunmadan uzaktan "boş ol? Boş ol? Boş ol?" diye bir mesaj yazdı ve bu evliliği sonlandırdı.
Bu nasıl bir din ki, adamın bu tavrını, bu tutumunu geçerli kabul etti ve benim savunma adına bir tek cümle dahi söylememe müsaade etmedi.
"Alın bu dininizi başınıza çalın" dese, kimin ne diyeceği olabilir?
Bugün bu fetvayı veren beyler, lütfen çıksın bu kadının karşısında bir cümlecik bir savunma yapsınlar bakalım, yapabilecekler mi?
İslam'a ve yüce Kur'an'a atılmış büyük bir iftira, yapıştırılmış büyük bir hurafe değil mi?
Boşanma hukukunu düzenleyen Talak suresinin ayetleri nerde? Muhtelif surelerde yer alan onlarca ayetler nerede?
Mücadele suresinin ilk ayetlerini de mi okumaz bu adamlar?
"Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah, sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah, işitendir, bilendir."
"İçinizde zıhâr yapanların kadınları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadındır. Şüphesiz onlar çirkin ve yalan bir laf söylüyorlar. Kuşkusuz Allah, affedici, bağışlayıcıdır.
Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin, karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.
Buna imkan bulamayan kimse, temas etmeden önce aralıksız olarak iki ay oruç tutmalıdır. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah'a ve Resulüne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah'ın hükümleridir. Kâfirler için acı bir azap vardır." (Mücadele: 1-4).
Yoksa hala, cahiliyenin zıhar uygulaması mı yürürlükte?