Ülkemizde hep ordunun siyasete müdahalesi konuşulur. Yıllardır bu yapılan müdahalelerin sonuçları tartışılır. Terör gibi birçok oluşumun bu müdahalelerin sonucu olduğu söylenir durur. Doğrudur yanlıştır, bu ayrı bir konu, buna girmeyeceğim. Akademisyenler, politikacılar, yazar çizerler, araştırmacılar, bürokratlar hemen herkes bu konuda hem fikir gibi konuşuyor, ancak kimse siyasetin orduya müdahelesini, basının orduya saldırıları konusunu hiç konuşmuyor.Siyaset ve basın orduya müdahale eder ya da saldırırsa demokrasi oluyor da ordu bunlardan kendini korumak isterse ne olur? Bugünlerde, daha doğrusu en az iki yıldır yaşadıklarımız nedir Allah aşkına? Hükümete yakın basın yayın kuruluşları, bütün "açılım"cılar koro halinde vatandaşa basın yayın yoluyla sürekli şunu söylemeye çalışmıyorlar mı: "Ey millet! senin bağrında çıkan, en çok güvendiğin ordu, asker var ya, ha onlar sandığın kadar temiz değil, suçluları koruyor karanlık işler yapıyor, cinayet işliyor, adam kaçırıyor, adam öldürüyor, asit kuyularına atıyor, PKK ise bu zulumden dolayı çıkmış bir tepkidir; Apo barşçıdır, paşa olacak adamdır; PKK itirafçıları güvenilir, onların bir ihbar mektubu yeter; ister yaş ister kuru imzalı olsun anında içeri atalım subayları paşaları; PKK'lılar evlerine dönmek istiyor, birçoğu suça karışmamış, dağda aşçı, kuaför, oğlu için çıkmış, kızı için çıkmış şimdi ise barış elçileri olmuşlar; kendilerine iş vereceğiz, aş vereceğiz, askere almayacağız, kampa alacağız; hele şu şehid aileleri de olmasa, onlar fitne çıkarıyor..."Verilen bu değil mi maalesef.İyi de bütün bunların hükümetle ne ilgisi var diyebilirsiniz, bunu basın yayın kuruluşları yapıyor diyebilirsiniz.Öyle mi, gerçekten bu basın yayın kuruluşlarının hükümetten bağımsız olduğu söylenebilir mi? Sayın başbakan diyemez mi, "yanlış yapıyorsunuz ey basın mensupları, akademisyenler, bakanlar, vekiller, ordumuz gözbebeğimizdir, orman çakalsız olmaz her kurumda yanlış yapan çıkar" Başbakana bu yakışırdı.Nasıl aşı konusunda bakanı haşladı ve de harcadı; demek, istenirse oluyormuş.Sayın Bülent Arınç, Ahmet Türk'ün sözde ızdırabını anlıyor, Meclis'te gündem ediyor da neden askerin, şehit ailelerinin haklı ızdırabını anlamıyor? Sayın İçişleri Bakanı onca PKK paçavralarını içine sindirdi, yürüyüş ve kutlamalardaki taşkınlıklara tahammül gösterdi de niçin şehit ailelerinin tepkisine tahammül gösteremiyor? Bütün bunlar ne için? Bazı yalaka gazeteciler Başbakana, "Genelkurmay Başkanını ne zaman görevden alacaksınız" diye sorular soruyor. Onlarca subay PKK itirafçılarının iftiralarıyla ifadesi alınmak üzere apar topar görev yerlerinden alınıp savcılığa götürülürken, PKK'lılar yorulmasın diye savcı ve hakimler sınıra onların ayaklarına gönderiliyor.PKK'nın itibarı artılılırken askerin sürekli imajı çiziliyor.Bir yandan "Apo'yu paşa yapalım" deniyor, öbür yandan "orduyu dağıtıp yeni ordu kuralım" deniyor. Bu teklifin sahibi şu an oynanan bir dizinin senaristi. Bu dizide Türk askeri aynen işgal askeri rolünde gösterilmekte malesef.Askerin gazetesi yok, televizyonu yok, partisi yok bu saldırılara nasıl cevap verecek? Açılım tetikçilerine kim "dur" diyecek? Bu saldırılar ne için?Sayın Başbakan hani "herşey Türkiye için"di.Demek "HERŞEY AÇILIM İÇİN"miş.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012