Son yirmi yılda bu kaçıncı hırsızlık diye sorup sual ederseniz ben şahsen sayamadım.
Yatıyoruz kalkıyoruz bir de cebimize el atıyoruz ki paramızın ucundan kulağından kırpılmış.
Yatıyoruz kalkıyoruz bir bakıyoruz ki paramız pula dönmüş, alım gücü ayaklara düşmüş.
Yatıyoruz kalkıyoruz bir de işitiyoruz ki tüm dünyada tedavüldeki paralar karşısında bizim paramız kar gibi erimiş.
Yatıyoruz kalkıyoruz bir de duyuyoruz ki özellikle tarımda ve hayvancılıkta üretimi köstekleyecek, üreticiyi yaptığı işe bin pişman edecek yasalar çıkarılmış, düzenlemeler yapılmış.
Yatıyoruz kalkıyoruz bir de şahit oluyoruz ki tüm dünyada petrol fiyatları düşüşe geçtiği zamanlarda bile bizde mazota zam gelmiş, benzine zam gelmiş, dolayısıyla hayatın tamamına zam gelmiş.
Yatıyoruz kalkıyoruz bir de öğreniyoruz ki yıllardan beridir inkar edilen, kesinlikle yok denilen çeşitli maden kaynaklarımızla ilgili yüzlerce, hatta binlerce ruhsat dağıtılmış.
Yatıyoruz kalkıyoruz bir de dikkatlerimizi yoğunlaştırıp anlıyoruz ki, cebimizden beş kuruş çıkmadan yaptıracağız denilerek yaptırılan 'yap işlet devret' modeli ile önümüzdeki on yıllarımız dahi ipotek altına alınmış, hatta torunlarımız ve hatta onların torunları da borçlandırılmış.
Yatıyoruz kalkıyoruz, bir de gözümüzle görüyoruz ki şehirlerde toplanma alanı olarak tahsis edilen arsa ve arazilerde falanca ve filanca inşaat şirketlerinin iş ve inşaat makineleri harıl harıl çalışıyor ve beton sütunlar hızla yükseliyor.
Paramız eksiliyor, toprağımız günden güne betonlaşıyor, dalımız yaprağımız kuruyor, istihdam alanları hızla suyunu çekiyor, dolayısıyla işsizler ordusuna yenileri ekleniyor.
Kim yapıyor ve yaptırıyor bu işleri, kim döşüyor ve döşetiyor bu yok oluşa giden taşları?
Giden paralar heybe heybe, çuval çuval ama götürenler kim?
Giden arsalar, araziler, ormanlar, sahiller, maden yatakları, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız fakat götürenler kim, götürülmesine yol verenler ve göz yumanlar kim?
Yirmi yıldan beri neredeyse her sabah kalktığında elinden, evinden, cebinden, cepkeninden, yakın ve uzak çevresinden bir şeylerin eksildiğini gören kalabalık kitleler bazen yüksek sesle bazen de kısık sesle birbirlerine soruyorlar:
Hırsızı gören oldu mu?
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024