"Gülümsemek sadakadır"
(Hz. Muhammed (as))
Hz. Peygamber Efendimiz (as), üzerimize doğan her bir gün için sadaka vermeyi tavsiye eder. Yeni bir güne doğmak, uyanmak yeni ümitlere yelken açmaktır. Her güne sağlıklı bir şekilde ulaşmak bir lütuftur.
Elbette bu lütfun karşılığı olmalıdır. Sadaka sadece maddi şeyleri paylaşmak değil manevi hususları da paylaşmaktır. Zira Allah Teâlâ, "Allah'ın, göklerde ve yerde bulunan şeyleri hizmetinize verdiğini, nimetlerini gizli ve açık olarak önünüze bolca serdiğini görmez misiniz?" (Lokman 20) buyurmuştur. Bağışlaması bol olan Rabbimizin sınırsız nimetlerine karşılık verebileceğimiz en uygun karşılık şükür ve paylaşmaktır diyebiliriz.
Günümüzde sosyalleşme de önemlidir. Tabi ki iki kişinin konuştuğu sırada üçüncüsünün ya da üç kişi konuştuğunda dördüncüsünün Allah olduğunun farkında olunan bir sosyalleşme bambaşkadır. Bu şuurla kardeşinin sıkıntısını dinlemek, kardeşine dua etmek, onun sevinci ya da kederini gündeme almak paylaşmanın değişik bir uygulamasıdır.
Bize doğan her gün aynı değildir, farklıdır. Sadece gün değil her an bile farklıdır. Bu manada Allah yolunun yolcusu, an'a sahip olarak yapabileceği her türlü hayırlı ve güzel aktivitelere acele etmelidir. Bazen kapı komşusuyla bir kahve içerek dertleşmek, paylaşmaktır. Bazen yolda yürürken selam vermek paylaşmaktır; zaman zaman telefonla hatır sormak da paylaşmaktır. Günümüzde iletişim yolları daha da kolay ve hızlıdır. Elbette bunun avantajlarından istifade etmeliyiz. Bu manada sosyal medyada yapılan eğitici güzel paylaşımlar da o güne bir iyiliktir. İyiliği, hakikati anlatalım, şerri unutturalım.
Zamanın en büyük sermayemiz olduğu muhakkaktır. Rabbimiz Kur'an'da "Asr'a andolsun" buyurarak buna işaret etmektedir. Yaşadığımız her bir günle zaman sermayemizi tüketiriz. Bu nedenle Sufilere zamana dair güzel kavramlar geliştirmişlerdir. Yukarıda da geçtiği üzere ibnü'l-vakt ve Ebu'l-vakt kavramları zamana dair güzel içeriklere sahiptir. Kişinin vaktin oğlu olması insanın Allah'ın hangi isminin tecellisinde olduğunu fark etmesine denir. Ebu'l vakt ise esmanın tecellisini talebiyle (dua, ibadet) belirleyen kişiye denir.
İlki, olanı yani an'ı fark eder. Vaktin babası ise an'ı belirler. Kısaca mümin en iyi zaman yöneticisi ve zamana hakim olandır. Her an'la birlikte varlığın da yenilendiğini fark ettiğimiz anda iki günümüz değil iki anımızın bile aynı olmadığını fark ederiz. Nebi (as) bu hadisle bize bu farkındalığı kazandırmaya çalışmış olmalıdır.
"Kişi sadece gayret ettiğini elde edeceğine göre" (Necm 39) kazanımlarına dikkat ederek yol almalıdır. Yaşadığımız her anın kayıt altına alındığı bilinciyle hareket ederek yok iken bizi var eden ve bizi değerli kılan Rabbimize şükrümüzü eda etmeliyiz. "Ve dönüşümüz elbette Evvel, Ahir, Zahir ve Batın olan Rabbimizedir" (Hadid 4).
Kul her zaman Rabbine muhtaçtır; hiçbir zaman O'ndan müstağni kalamaz. Bu manada kibirlenmek yani büyüklük Allah'a yakışır. Öyleyse kulluk bir anlamda yaratıldığın sahada haddini bilmektir, sorumluluklarının farkında olmaktır. Nitekim kurtuluşa erenler de müttakilerdir.
Cenabı Hakk'ın bizi fevkalade kabiliyetlerle yaratması bizi sınırları aşmaya sevk etmemelidir. Unutmamak lazım ki Müslüman milleti 'orta bir ümmettir' (Bakara 143); dengeli, aşırılıklara kapalı, basiretli ve ileri görüşlü; hoşgörülü, sevecen ve daha pek çok güzelliği bu kavramın içine dahil edebiliriz. Bize bunun en güzel örnekliğini Hz. Peygamber (as), ehli beyti ve efendimizin değerli arkadaşları sunmuştur. Kur'an bunun eşsiz örnekleriyle doludur. Kur'an'ı her okuduğumuzda bu hakikat önümüze serilir. Onları anarken de Rabbimizin tavsiyesiyle, "Ey rabbimiz" derler, "Bizi ve bizden önceki iman etmiş kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı kötü bir düşünce ve duyguya yer bırakma. Rabbimiz! Kuşkusuz sen çok şefkatlisin, çok merhametlisin." (Haşr 10) duası dilimizden dökülür.
Geçmişten ibret alarak geleceğe ümitle bakmalı; yapılan zerre miktarı hayrın da zerre miktarı şerrin de karşılığının görüleceği bilinciyle an'a bir tebessümle dahi olsa katkıda bulunmak dileğiyle.
- Nurcan Karakaya: Sene 2040 / 19.12.2024
- İlyas Güneştekin: İsrail’in önündeki bir engel daha kalktı / 13.12.2024
- MELEK KERESTECİ : Vatan sevgisi imandandır / 11.03.2024
- R.Sümeyye Aydın: Hüseyin Baş’ın mücadelesi / 27.05.2023
- FATİH KIVIK: Son çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş hocamız / 18.04.2023
- ALİ HAMZA AYDIN: Millete rağmen o koltukta oturulmaz / 28.03.2023
- FATIMA ZEHRA AYDIN: Milletimiz Ata’sını arıyor-1 / 16.02.2023
- Şener KONUKSEVEN: Canım vatanım / 01.11.2022
- Ali Hamza Aydın: Kim bu Hasan Yeşildağ? / 25.08.2022