logo
19 NİSAN 2024

Hoşgeldin YaŞehr-i Ramazan

31.10.2003 00:00:00
Yerlilerin kökünü kazıyorlarCumhuriyet gazetesinin 25 Ağustos 1993 tarihli bir haberinden de şunları öğreniyoruz:"Brezilya'da altın madencilerinin 73 yerliyi öldürmeleri üzerine Devlet Başkanı Franco, Ulusal Savunma Konseyi'ni acil önlem için toplantıya çağırdı. Ordudan katillerin bulunması için yardım istendi. Askerî ve sivil yetkililerden oluşan konsey ulusal savunma konusunda devlet başkanına bilgi vermekle yükümlü.Brezilya ordusu yerli halklara pek sıcak bakmıyor. Ancak Brezilya'nın yıllardır tanık olduğu yerli kıyımının bu boyutlara varması karşısında kamuoyu olağanüstü tepki gösteriyor.

Toplu katliamlar

Ağustos ayının 15'inde altın arayan madencilerin Venezüella sınırı yakınlarında Yanomami bölgesinde gerçekleştirdikleri toplu kıyımda ölenlerin sayısı büyük güçlükle belirlenebildi. Çünkü olay yerinde yalnızca 5 ceset bulundu. Brezilya yerlileri koruma örgütünde görevli Yanomami yerli dilini konuşan Bezerra di Lima öldürülen 73 kişinin arasında 34 çocuk ve iki hamile kadının olduğunu belirtiyor. Di Lima sağ kalan 4 kişiyi sorgulayarak ölenlerin kimliğini saptayabildi. Tanıklar olaydan hemen sonra geri gelerek cesetleri yakınlardaki bir nehre attıklarını tahmin ettiklerinden, nehrin dalgıçlar tarafından aranmasını istedi.

Bölgede yapılan araştırma ve incelemeler Yanomami yerlilerinin gelenek ve görenekleri yüzünden sürekli engelleniyor. Dış dünya ile çok kısıtlı ilişkiler içinde olan yerliler ölülerinin isimlerini vermeye pek istekli görünmüyor. Ölülerini yakmaları ve ikiden fazla sayı saymayı bilmemeleri araştırmacıların işini güçleştiriyor.

1980 yılında altın arayıcılarının Yanomami yerlilerinin bulunduğu ormanlık araziye el koyması, yerlilerin sonunun başlangıcı oldu. Brezilya'da ve Venezüella'da yaşayan 20 bin Yanomami yerlisi 1987 yılından sonra dış dünya ile ilişkiye girmeleri sonucu sıtma ve verem başta olmak üzere, çeşitli hastalıklardan yaşamını yitirdi.

Yayın organlarının bildirdiğine göre Yanomami yerlileri Venezüella sınır karakolunda görevli askerlere rehberlik yaparak sınırın Venezüella tarafında altın arayan Brezilyalı madencilerin çalışmalarını görmezlikten gelmelerini sağlıyor. Buna karşılık askerler, madencilerden büyük miktarda altını rüşvet alarak sızdırıyor. Brezilyalı madenciler aralarından bazılarının kayırılmasına kızarak misilleme yapıyor ve bölgedeki yerlilerin hemen hemen tümünün kökünü kazıyor".



Hz. Peygamberin insanlığa selamı:Veda Haccı ve HutbesiVeda Haccı'ndan sonra türeyen yalancı peygamberler

Vedâ Haccından sonra herkes memleketine dönmüş, aldıkları talimatı halka anlatmışlardı. Son dînin ışıkları bütün Arabistan yarımadasını aydınlatmıştı. Hz. Muhammed'in (sav) bu parlak muvaffakiyetini görünce, Araplardan bazıları, aynı şeyi yapmaya kalkıştılar. Neticede, birkaç yalancı peygamber türedi. Medine'den uzakta bulunan bazı kabilelerden, irtidat edip bunlara uyanlar dahi oldu. Yemenliler, Medine'nin hakimiyetine ısınamamışlardı. İslâmiyet kalplerinde henüz kökleşmemişti. İslâmiyet güneşi Hicaz'da doğduğu için Yemenliler asabiyet güdüyordu. Bu sebeple içlerinden çıkan yalancı peygamberlere birçoğu uymuşlardır.

Bu yalancı peygamberlerin başında Müseylimetü'l-Kezzap gelir. Müseylime yalancı peygamberliği, yükselmek için bir basamak yapmak istiyordu. Yemame'den ve Benî Hanif'ten idi. Benî Hanif heyetiyle Medine'ye gelip Müslüman olanlardan idi. Kabilesi arasına dönünce, aslı faslı olmayan bir davaya kalkıştı. "Ben de Muhammed gibi peygamberim", demeye başladı. Cür'etini o kadar artırdı ki, Peygamber Efendimize şu pervasız mektubu bile gönderdi: "Allah'ın elçisi Müseylime'den, Allah'ın Resûlü Muhammed'e selam. Ben senin ortağınım; mülk aramızda taksim olunmalıdır. Arzın yarısı benim, yarısı Kureyşîlerin olsun. Fakat Kureyşîler adalete riâyet etmezler ki!".

Hz. Peygamber, ona şu karşılığı gönderdi:

"Allah'ın Resûlü Muhammed'den, yalancı Müseylime'ye: Doğru yolda gidenlere selam. Arz Allah'ındır. Onu, dilediği kullarına ihsan eder. Hayırlı akıbet muttakilerindir".

Müseylime, zinayı ve şarabı helâl kılıyor; böylelikle kendisine taraftar topluyordu. Bir aralık Secah isminde bir kadın da peygamberlik iddiasına kalkışmış, Müseylime onunla çölde bir çadırda görüşüp buluşmuş, pek romantik olan bu hadiseden sonra onunla evlenmiş, ona yüzgörümlüğü olarak sabah ve yatsı namazlarını da bağışlamıştır.

Yine bu esnada Yemen'de Esvedü'l-Ansi diye anılan Abhele b. Ka'b peygamberlik iddiasına kalkışmış, Yemen'de isyan çıkarmıştı. Halkı birbirine karıp katan bu adamı, uzun maceralardan sonra yeni karısı boğarak öldürmüş ve böylece halk onun belasından kurtulmuştur. Benî Esed kabilesinden Tuleyha b. Hüveylid de, peygamberlik iddiasında idiyse de bunu gizli tutmuş, ancak Hz. Muhammed'in irtihalinden sonra davasını açığa vurmuştur. İslâm tarihinde ilk sarsıntıyı yapan bu yalancı peygamberler ve irtidat hadiseleri, Hz. Ebubekir devrinde devletin başına büyük gâileler açmıştır.*



Fıkıh Köşesi

Orucun müstahabları

t Oruç tutacak kimsenin sahur yemeği yemesi müstahabdır. Bunun vakti, gecenin sonudur. Alimlere göre, gecenin sonu, altıda biridir. Sahur yemeği, insana oruç için kuvvet verir. Sahurun geciktirilmesi müstahab ise de, ikinci fecrin doğup doğmadığından şüphe edilecek bir zamana kadar geciktirilmesi mekruhtur.

Sahur, seher vaktinde yenecek yemektir. Bu yemeğe "Sahur Yemeği" denir. Seher de, ikinci fecirden biraz öncesine kadar olan vakittir.

t İftarı acele yapmak, yani akşam namazından önce oruç açmak müstahabdır. Böylece oruç hali, namazda kalbin huzuruna engel olmaz. Fakat hava bulutlu olunca, iftar için acele edilmez, ezan okunmuş olsa bile... Minare gibi çok yüksekte bulunan kimse, güneşin batışını görmedikçe iftar edemez. Aşağıda bulunanların güneşin batması ile iftar etmeleri ona tesir etmez.

''Size kötülük gelmez''

Bize doğru söylemeyi, emânete ve akrabalık bağına riayet etmeyi, komşularla güzel geçinmeyi, haramdan, kan dökmekten sakınmayı emrediyor. Fuhuştan, yalandan, yetim malı yemekten, namuslu kadınlara iftira etmekten, dil tecavüzünden nehyediyor. Allah'a ibadet edip, O'na hiçbir surette şirk koşmamayı emrediyor. Namaza, sadaka ve ihsana, oruca davet ediyor. Biz de ona inanıp, getirdiği dine tâbi olduk. Allah tarafından getirdiklerini tasdik ettik. Onun emrettiği vechile ibadet ettik. Onun haram dediğini haram bildik, helâl dediğini helâl tanıdık. Bundan dolayı kavmimiz bize düşman kesildi. Bize türlü türlü işkenceler yapmağa kalkıştılar. Bizi dinimizden çevirip yine putlara ibadete zorladılar. Bize zulüm ettiler. Bizimle dinimiz arasına giriyor, Allah ile kulu ayırmak istiyorlar. Biz de, onlardan kaçarak sizin ülkenize iltica ettik; size sığındık. Sizi başkalarından daha iyi gördüğümüz için burayı tercih ettik. Sizin komşuluğunuzu başa devlet bildik. Sizi emin bulduk. Sizin nezdinizde zulme uğramayacağımızı, haksızlık görmeyeceğimizi umduk" dedi.

"Allah'tan başkasına

secde etmeyiz"

Necaşi'nin yanına geldiklerinde selâm vermişler fakat secde etmemişlerdi. Bu tutumlarını fırsat bilen saray eşrafı ve elçiler de Müslümanları Necaşi'ye kötülemişlerdi. Bu yüzden Hz. Cafer (ra), bu tutumlarının gerekçesini de şöyle izahta bulunarak Necaşi'yi ikna etti: "Selâm verme meselesine gelince; biz seni Rasûlüllah'ın selâmı ile selâmladık. Biz birbirimizi hep böyle selâmlarız. Cennet'e gireceklerin selâmlaşmalarının da bu şekilde olacağını Peygamberimiz'den öğrendik. Bu yüzden seni böyle selâmladık... Secde etme hususuna gelince, biz Allah'tan başkasına secde etmekten yine Allah'a sığınırız!"

Bu sözlerden oldukça etkilenen Necaşî, Kur'ân'ı dinlemek istedi. Hz. Cafer (ra), Meryem sûresinin şu ayetlerini okudu: "Hz. Meryem, Hz. İsa'ya işaret etti. Onlar; 'Beşikte olan bir çocukla nasıl konuşabiliriz?' dediler. İsa dedi ki: Ben Allah'ın kuluyum; bana O, kitap verdi, beni peygamber kıldı. Sağ olduğum müddetçe bana namaz ve zekâtı tavsiye etti. Anam hakkında da hayırlı olmayı tavsiye etti ve beni cebbâr ve şaki kılmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve tekrar ba's olunacağım gün, benim üzerime selâmet vardır".

Okunan ayetler karşısında Necaşi de, rahipler de gözyaşlarını tutamadılar. Necaşi; "Bu aynı kandilden fışkıran bir nurdur ki, Musâ da, İsa da onunla gelmişti" dedi. Bu itiraftan sonra elçilere dönerek şunu söyledi: "Bunları size teslim edemem. Böylece bilin!"

Pes etmeyen Amr b. As, ertesi gün Necaşi'nin huzuruna çıkarak Müslümanların Hz. İsa hakkında garip şeyler söylediklerini arzetti. Bunun üzerine Necaşi, Müslümanların bir kısmını huzuruna davet ederek Hz. İsa hakkındaki fikirlerini sordu. Müslümanlar adına söz alan Hz. Cafer (ra):

"O, Allah'ın kulu, Resulü ve Allah'ın gönderdiği bir ruhtur. O, dünyadan ve erkekten vazgeçen iffetli bir kız olan Meryem'e ilkâ edilen Allah'ın bir Kelime'sidir". Bu cevap Necaşi'yi çok sevindirdi. Eline bir çubuk aldı ve yere bir çizgi çizerek: "Bizim ile sizin aranızda, bu hususta, şu çizgi kadar bir fark var", dedi. Necaşi, sözlerine devamla şu hayret verici ifadeleri kullandı: "Sizi ve yanından geldiğiniz Zât'ı tebrik ederim ki o, Allah'ın Rasûlü'dür. Zaten biz, onun vasıflarını kitabımız olan İncil'de okumuştuk. O Peygamberi, Meryemoğlu İsa da insanlığa müjdelemişti. Allah'a yemin olsun ki, eğer o, ülkemde bulunmuş olsaydı, ayakkabılarını taşır, ayaklarını yıkardım. Gidiniz; ülkemin el sürülmemiş kısmında her tecavüzden mahfuz, emniyet ve huzur içerisinde yaşayınız. Size kötülük eden helâk olur (Bu sözleri üç kere tekrar etti). Ben sizden herhangi birinizi üzüp de, bir dağ kadar altına sahip olacağımı bilsem, yine de buna teşebbüs etmem".

Bu kesin tavırdan sonra elçiler, hediyeleri de kendilerine iade edilmek suretiyle geri dönmek zorunda kaldılar. Haberi duyduklarında, Mekke müşriklerinin hayret ve yıkımlarının boyutunu siz düşünün: Tam bir iflas...

Eski Ramazanlarİbrahim Efendi Konağındaki İftarlar

Ramazan gelir, oruç ayının ilk gecesi ile beraber teravih, iftarlar ve dolayısıyla eğlenceler de başlamış olurdu.Ramazanda zengin, orta halli hatta fakir, herkesin kapısı ve sofrası herkese acıktı. Akraba ve yakın dostlar arasında, davetsiz olarak iftara gitmek, bir saygı ve nezaket kaidesi idi. Buna mukabil akrabalık, ahbaplık ve komşuluk münasebetleri gereğince yapılan iftar davetleri de gene, davet edilene karşı davet edenin alaka, itibar ve saygısının bir nişanesi demekti. Onun için bir yandan eşi dostu, hısımı akrabayı ağırlamak, bir yandan fakiri fukarayı kollamak için kurulan iftar sofraları. Kadir Gecesi'ne kadar devam eder ve böylece otuz ramazan İstanbullunun kapısı açık bulunurdu.

İftara yarım saat kala, evlerin içinde sessiz ve sabırsız bir telaş başlardı. Yüzler ruhanîleşip hafifçe solar, her zamankinden daha anlayışlı daha mülayim olurdu. Hatta tiryakilerin abus ve kavgacı çehrelerinde bile bir imanın felsefesini okumak mümkündü.

İslam'da ZikirZikrin vasıtaları"İlmin vasıtaları zikrin vasıtalarıdır" desek, bu söz mübalağa olmaz. Nedenini tetkik edelim:

İlmi kaynaklarından alıp sistemli bir şekilde ortaya koyan ilim vasıtaları üçtür: 1. Akl-ı selim, 2. Havass-ı Selime (beşduyu), 3. Sadık haber.

Bunlara ilmin sebepleri de denir. Hiçbir ilim ya da ilim dalı yoktur ki, bu üç temel vasıta ile kazanılmamış olsun. Şimdi bunları kısaca ele alalım.

Akl-ı selim; sağlam akıl, düşünce demektir ki, akla 'selim' yahut 'sağlamlık' şartını getirmiştir. Yani her akıl değil; düşünce tarzı gelişigüzel, dağınık, tutarsız ve asılsız malzemeleri kullanan fikir anarşisi şeklinde bir düşünce tarzı değil... Fıtratın sesini duyan, kâinat kitabını okuyan, hakikatlerin şifresini çözen, naklin rehberliğinin hayatiyetini kavrayan, kısaca tefekkür sistem ve nizamına ulaşmış akıl. Selim akıl, tahrip olmamış selim fıtratın ürünüdür. Bu akıl, nakil güneşinden istifade ile gören sıhhatli göz gibidir. Sağlam tefekküre muvaffak olur, hayatın anlamını, yaratılış gayesini anlar. Böyle bir akıl, övülür ve sevilir. Zira bu akıl, âlemin sahibini tanımış ve bir sır yakalamıştır: Zikir sırrı...

Havâss-ı Selime; sıhhatli beşduyunun ilmin kaynaklarından kâinata yönelmesi; âlemin şifresini çözmek, varlığın yaratılış hikmetini kavramak, kâinat içinde insanın yerini, hayatın gayesini anlamak bakımından büyük önem arzeder.

Depremin izleri gün ağarınca ortaya çıktı
Binalar ve minareler yıkıldı
2 kurşun camlara isabet etti
Holding binasına ateş açıldı
İsrail'den İran'a misilleme
İran'da uçuşlar askıya alındı
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler; Peygamberimizin ahlakı
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Depremin izleri gün ağarınca ortaya çıktı
Binalar ve minareler yıkıldı
2 kurşun camlara isabet etti
Holding binasına ateş açıldı
İsrail'den İran'a misilleme
İran'da uçuşlar askıya alındı
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler; Peygamberimizin ahlakı
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası

Tokat'taki deprem Sivas'ta da hissedildi

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki deprem Sivas'ta da hissedildi.
19.04.2024 01:27:00
İhlas Haber Ajansı
Tokat'taki deprem Sivas'ta da hissedildi
Tokat'taki deprem Sivas'ta da hissedildi
Akşam saat 18.11'de Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5,6'lık deprem sonrası vatandaşlar soluğu dışarıda aldı.

Depreme evinde ve iş yerinde yakalanan vatandaşlar yeni bir deprem korkusuyla kendilerini dışarıya attı.

Bazı vatandaşlar evlerinin önünde ateş yakarak soğuktan korunurken bazı vatandaşlar ise evlerinin önünde toplanarak çay içerek yemeklerini yedi.

Evlerinin önünde ailecek vakit geçiren vatandaşlar çocukların etkilenmemesi için piknik ortamı oluşturdu.

Depreme evinde yakalanan 70 yaşındaki Osman Erten, korku dolu anları anlattı.

Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki depremin ardından Yozgat'ın Kadışehri ve Aydıncık ilçelerinde 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluşurken vatandaşlar geceyi evlerinin bahçelerinde geçiriyor
19.04.2024 00:24:00
İHA
Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu
Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde saat 18.11 sıralarında meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki sarsıntı, Yozgat merkez ve ilçelerinde de hissedildi. Özellikle Kadışehri ilçesinde ve köylerinde hissedilen deprem nedeniyle vatandaşlar büyük panik yaşadı. Özellikle Kadışehri ilçesine bağlı Gümüşsu, Elmalı Çiftliği, Halı köy ve Yeltenli köylerinde deprem nedeniyle evlerde ve ahırlarda hasar oluştu. Evleri zarar gören vatandaşlar geceyi evlerinin bahçelerinde geçirirken jandarma ekipleri de artçı sarsıntıların devam ettiğini ve vatandaşların geceyi evlerinde geçirmemeleri konusunda uyardı.

Sokaklara çıkan vatandaşlar, evlerinin bahçelerinde ve uygun arazilerde ateş yakarak ısınmaya çalışırken geceyi dışarıda geçireceklerini ifade ettiler.

Öte yandan Yozgat Valiliğince sarsıntıdan etkilenen Aydıncık, Kadışehri ve Çekerek ilçelerinde eğitim ve öğretime bir gün süre ile ara verildiği duyuruldu.

Geceyi sokakta geçiren vatandaşlardan Nazlı Doğan, "Önce bir gürültü geldi. Daha sonra sallanmaya başladı. Çocuklarımı yanıma aldım ama dışarı çıkamadım. Ayaklarımın bağı çözüldü. Sonra küçük oğlumu alıp dışarı çıkabildim. Şok oldum, çok şiddetliydi. Evimiz küçük bir hasar aldı, ahırımızda hasar var, hayvanlarımız dışarıda." dedi.

Hacı Ahmet Gün de deprem dolayısıyla evlerinde hasar olduğunu söyleyerek, 'Tavanlar kırıldı. Deprem olduğunda ben balkondaydım. Sallantı başladı. Tavanlar düşmeye başladı." şeklinde konuştu.

Deprem sonrası heyelan yolu kapattı

Tokat'ın Sulusaray ilçesi ile Buğdaylı köyü yolunda yaşanan deprem sonrası heyelan meydana geldi.
18.04.2024 23:58:00 / Güncelleme: 19.04.2024 00:01:12
İhlas Haber Ajansı
Deprem sonrası heyelan yolu kapattı
Deprem sonrası heyelan yolu kapattı
Heyelan yolu kısmen araç ulaşımına kapattı. İhlas Haber Ajansı muhabirleri gerçekleşen heyelanı kayıt altına alırken artçı bir deprem yaşandı.

Artçı depremle birlikte yeniden yamaçtan kayalar düştü.



Muhabirler bu anları anbean kaydetti.

Sulusaray'da vatandaşlar geceyi dışarıda geçiriyor

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5.6 büyüklüğündeki deprem sonrası vatandaşlar geceyi dışarıda geçiriyor.
18.04.2024 22:39:00 / Güncelleme: 18.04.2024 22:43:07
İhlas Haber Ajansı
Sulusaray'da vatandaşlar geceyi dışarıda geçiriyor
Sulusaray'da vatandaşlar geceyi dışarıda geçiriyor
Akşam saat 18.11'de Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5.6'lık deprem sonrası vatandaşlar soluğu dışarıda aldı.

Depreme evinde ve işyerinde yakalanan vatandaşlar yeni bir deprem korkusuyla kendilerini dışarıya attı.

Bazı vatandaşlar evlerinin önünde ateş yakarak soğuktan korunurken bazı vatandaşlar ise evlerinin önünde toplanarak çay içerek yemeklerini yedi.



Evlerinin önünde ailecek vakit geçiren vatandaşlar çocukların etkilenmemesi için piknik ortamı oluşturdu.

Depreme evinde yakalanan 70 yaşındaki Osman Erten, korku dolu anları anlattı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.