BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Hükümetin 1982 Anayasasının getirdiği yüzde 10'luk seçim barajını kaldırmaya yanaşmadığına işaret ederek, "Niye o halde bunu kaldırmıyorsun? Sen bal gibi 'despot tarafı'sın. Bunu kimseye yutturamazsın" dedi
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, yaptığı açıklamada, hükümetin neden Anayasa değişikliğine gittiği konusunda önemli değerlendirmelerde bulundu. İktidarın Anayasa Mahkemesi ile Danıştay'ı diskalifiye etmek için yola çıktığını ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, şunları kaydetti: "Hükümet 'bu Anayasa Mahkemesi ve Danıştay ile çalışmam mümkün değil' diyor. Bu Anayasa Mahkemesi, bu Danıştay hükümetin çıkardığı hangi kanunları ya da aldığı hangi kararları iptal ediyor? Gelin bunu biraz inceleyelim. Hükümet kurmayları demeye getiriyor ki, 'Anayasa Mahkemesi başörtüsü ile ilgili düzenlemeyi iptal etmemiş olsaydı, biz mahkemenin yapısını değiştirmezdik, 11 üye ile devam ederdik. MHP ile anlaşarak anayasayı değiştirdik. Mahkemeye müracaat edildi. Anayasa Mahkemesi de bunu iptal etti.' Sen beni zamanında dinlemedin ki, kardeşim. Ben sana demedim mi ki, bu mesele anayasa meselesi değil. Bu yasak yok!
Başörtüsü takmak tabii ihtiyaç
Başörtüsü takmak insanın tabii ihtiyacı ve hakkıdır. Bu inanç hürriyetidir. Her demokratik ülkede herkesin din ve vicdan emniyeti vardır. Bu hürriyet elindeyken, bu meseleyi tekrar Meclis'e taşımanın alemi nedir? Bir yönetmelikle bu işi halledebileceğini bildiğin halde, etmedin. Tartışma olsun diye anayasa hükmü haline getirdin, bu hükmü de el ele iptal ettiniz. Bu senin suçundur. Bu senin yanlışındır. Sen akıllı adam sözü dinlemiyorsun. Kendi kafana iş yapıyorsun. Yanında hukukçular var, ben o arkadaşlara bir şey demiyorum. Maalesef o arkadaşların en az bildikleri şey, hukuk. Eğer senin derdin başörtüsü konusunu halletmek olsaydı, yaptığın anayasa değişikliğine bir hüküm koyardın. Derdin ki: Hiç bir kanun din ve vicdan hürriyetini engellemeye ve onu yok etmeye yetkili olamaz. Hangi kanun çıkarsa çıksın, hangi Anayasa Mahkemesi heyeti toplanırsa toplansın başörtüsüne yasak getirmesi mümkün olamazdı. Sen bunu yapmadın, kalktın Anayasa Mahkemesinin şeklini değiştirdi. Üye sayısını artırdın. Gerçi mahkemeler üyeleri belirleyecek ama nihai noktada Anayasa Mahkemesi üyelerini Cumhurbaşkanı atayacak. Önüne gelen isimlerden 14 üyeyi seçecek. Şimdi yasama ve yürütme senin elinde, Cumhurbaşkanı da senin partinden. Cumhurbaşkanının duygusal davranıp davranmayacağını bilemem. Mevcut durumda Cumhurbaşkanı ile hükümetin ikili ilişkilerinin boyutlarını bilemem. Cumhurbaşkanlığı makamına bu kadar ağır yükü yükleyeceğine, hükümet az önce bahsettiğimiz tarzda başörtüsü meselesini halletseydi, daha iyi olmaz mıydı? Onun için bu anayasada yasama, yürütme ve yargı erkleri bir araya gelerek, yani bir iradenin elinde toplanarak, maalesef demokratik bir krallığa doğru gidiliyor. İktidarın bu konuda ayık olması lazım. Onun için bizim sözlerimizi kulağına küpe yapıp takması lazım. Sonraki pişmanlık da fayda vermez. Onun için biz, bu anayasa paketine HAYIR diyoruz.
Anayasa Mahkemesi ve Danıştay, 'peşkeş'leri iptal etti
Sonra Danıştay ve Anayasa Mahkemesi neyi iptal etmiş? Biliyorsunuz güneyde Suriye ile sınırız. Suriye sınırında Kıbrıs'ın 3 katı büyüklüğünde mayınlı arazi buluyor. Çıkarılan bir kanunla bu mayınları temizlesin diye Yahudi şirketlerine hak verilecekti, 49 yıllığına burası bunların elinde kalacaktı. Trilyon dolarlık yeraltı kaynağı bu toprakların altında yatıyor. Bu topraklardaki mayınları temizleme karşılığında, bunlar peşkeş çekilecekti. Anayasa Mahkemesi, 'bu toprak millete aittir, ben bu düzenlemeyi kabul etmiyorum' diyerek, bu kanunu iptal etti. Haksız mı? Danıştay da Galataport ihalesini iptal etti. Karaköy civarındaki liman tesisleri Yahudi bir firmaya 49 yıllığına neredeyse bedelsiz veriliyordu. Mesele Danıştay'ın önüne geldi. Danıştay da, 'hükümet bunu uzun vade ile ve bir tek kuruş almadan verdiği' için düzenlemeyi iptal etti. Doğru mu, yanlış mı? Anayasa ve Danıştay'ın iptal ettiği kararlar, bu cins kararlardır... Bu tarz kararlar, hükümetin ABD'ye, Avrupa'ya verdiği sözlerin yerine gelmesine mani oluyor. Hükümetin karşı olduğu Türk milletinin menfaatlerinin elden gitmesi değil, Avrupa ile ABD'nin menfaatlerinin elinden gitmesidir. Size bir başka enteresan misal daha vereceğim. Şu anda 350 ecnebi şirket maden arama ruhsatları alarak, Türkiye'nin her tarafını bölük pörçük ettiler. Bir tanesinin 4 milyon, bir başkasının 5 milyon metrekare alanda maden arama ruhsatı var. Bu şirketler devlete yüzde 2 pay vererek, ayaklarımızın altındaki madenleri memleketlerine kaçırıyorlar. Gümüşhane'de bir ton toprakta çıkan altın miktarı 126 gramdır. Oysa orayı işletenler 1 ton toprakta 10 gram altın beyan ediyorlar. Bu adamlar kazançları mukabili vermeleri gereken vergiyi de ödemeyerek, bu serveti talan ediyorlar. Danıştay bu kabil kararların altını çiziyor ve bunları iptal ediyor. Hükümet bu vadide Danıştay'ı 'bizim yapamadığımızı sen yaptın, diyerek tebrik edecek yerde, onun elindeki yetki ve hakkı almaya çalışıyorsun. Buna ne diyorsunuz? Ben de bundan ötürü bu anayasa paketine HAYIR diyorum.
Hükümet demokrat olsaydı?
Hükümet diyor ki, 'biz demokrasiyi güçlendirmek için bu anayasa değişikliğini yapıyoruz.' İyi, güzel... O halde bu milletin oylarının tamamının Meclis'e yansımasını neden istemiyorsunuz? Yani 72 milyon insanın tamamının Meclis'te temsil edilmesi gerekmiyor mu? Meclis'e bakıyorsun, şu anda orada milletin önemli bir bölümü temsil edilmiyor. Bu nasıl demokrasi? Eğer demokrasiden yana olsaydılar, yüzde 10'luk seçim barajını kaldırır mıydın, kaldırmaz mıydın? Yüzde 10 barajını getiren 1982 Anayasasıdır. Niye o halde bunu kaldırmıyorsun? Sen bal gibi 'despot tarafı'sın. Bunu kimseye yutturamazsın. Sen o hükmü oradan kaldırsaydın, görecektin ki Haydar Baş Mecliste olacaktı, senin mumun da sönecekti. Senin bütün derdin bu? 1982 Anayasasının izlerini silmek isteyen iktidara sesleniyorum: Peki YÖK o anayasanın ürünü değil midir? Niye onu devam ettiriyorsun. Nereye kadronu koyuyorsan, orası benimdir, diyorsun. Devam... Koyamadığın da, devam değil. Senin hakemliğine itiraz ediyorum. Onun için bunların yaptığı anayasada ne millet, ne devlet, ne köylü, ne çiftçi var. Bu anayasada sadece Ak Parti'nin düşünceleri var. Ak Parti'nin çalışma programı, anayasa paketi olarak oylamaya sunulacak. Buna ne dersiniz? Ben de onun için HAYIR diyorum..."
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, yaptığı açıklamada, hükümetin neden Anayasa değişikliğine gittiği konusunda önemli değerlendirmelerde bulundu. İktidarın Anayasa Mahkemesi ile Danıştay'ı diskalifiye etmek için yola çıktığını ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, şunları kaydetti: "Hükümet 'bu Anayasa Mahkemesi ve Danıştay ile çalışmam mümkün değil' diyor. Bu Anayasa Mahkemesi, bu Danıştay hükümetin çıkardığı hangi kanunları ya da aldığı hangi kararları iptal ediyor? Gelin bunu biraz inceleyelim. Hükümet kurmayları demeye getiriyor ki, 'Anayasa Mahkemesi başörtüsü ile ilgili düzenlemeyi iptal etmemiş olsaydı, biz mahkemenin yapısını değiştirmezdik, 11 üye ile devam ederdik. MHP ile anlaşarak anayasayı değiştirdik. Mahkemeye müracaat edildi. Anayasa Mahkemesi de bunu iptal etti.' Sen beni zamanında dinlemedin ki, kardeşim. Ben sana demedim mi ki, bu mesele anayasa meselesi değil. Bu yasak yok!
Başörtüsü takmak tabii ihtiyaç
Başörtüsü takmak insanın tabii ihtiyacı ve hakkıdır. Bu inanç hürriyetidir. Her demokratik ülkede herkesin din ve vicdan emniyeti vardır. Bu hürriyet elindeyken, bu meseleyi tekrar Meclis'e taşımanın alemi nedir? Bir yönetmelikle bu işi halledebileceğini bildiğin halde, etmedin. Tartışma olsun diye anayasa hükmü haline getirdin, bu hükmü de el ele iptal ettiniz. Bu senin suçundur. Bu senin yanlışındır. Sen akıllı adam sözü dinlemiyorsun. Kendi kafana iş yapıyorsun. Yanında hukukçular var, ben o arkadaşlara bir şey demiyorum. Maalesef o arkadaşların en az bildikleri şey, hukuk. Eğer senin derdin başörtüsü konusunu halletmek olsaydı, yaptığın anayasa değişikliğine bir hüküm koyardın. Derdin ki: Hiç bir kanun din ve vicdan hürriyetini engellemeye ve onu yok etmeye yetkili olamaz. Hangi kanun çıkarsa çıksın, hangi Anayasa Mahkemesi heyeti toplanırsa toplansın başörtüsüne yasak getirmesi mümkün olamazdı. Sen bunu yapmadın, kalktın Anayasa Mahkemesinin şeklini değiştirdi. Üye sayısını artırdın. Gerçi mahkemeler üyeleri belirleyecek ama nihai noktada Anayasa Mahkemesi üyelerini Cumhurbaşkanı atayacak. Önüne gelen isimlerden 14 üyeyi seçecek. Şimdi yasama ve yürütme senin elinde, Cumhurbaşkanı da senin partinden. Cumhurbaşkanının duygusal davranıp davranmayacağını bilemem. Mevcut durumda Cumhurbaşkanı ile hükümetin ikili ilişkilerinin boyutlarını bilemem. Cumhurbaşkanlığı makamına bu kadar ağır yükü yükleyeceğine, hükümet az önce bahsettiğimiz tarzda başörtüsü meselesini halletseydi, daha iyi olmaz mıydı? Onun için bu anayasada yasama, yürütme ve yargı erkleri bir araya gelerek, yani bir iradenin elinde toplanarak, maalesef demokratik bir krallığa doğru gidiliyor. İktidarın bu konuda ayık olması lazım. Onun için bizim sözlerimizi kulağına küpe yapıp takması lazım. Sonraki pişmanlık da fayda vermez. Onun için biz, bu anayasa paketine HAYIR diyoruz.
Anayasa Mahkemesi ve Danıştay, 'peşkeş'leri iptal etti
Sonra Danıştay ve Anayasa Mahkemesi neyi iptal etmiş? Biliyorsunuz güneyde Suriye ile sınırız. Suriye sınırında Kıbrıs'ın 3 katı büyüklüğünde mayınlı arazi buluyor. Çıkarılan bir kanunla bu mayınları temizlesin diye Yahudi şirketlerine hak verilecekti, 49 yıllığına burası bunların elinde kalacaktı. Trilyon dolarlık yeraltı kaynağı bu toprakların altında yatıyor. Bu topraklardaki mayınları temizleme karşılığında, bunlar peşkeş çekilecekti. Anayasa Mahkemesi, 'bu toprak millete aittir, ben bu düzenlemeyi kabul etmiyorum' diyerek, bu kanunu iptal etti. Haksız mı? Danıştay da Galataport ihalesini iptal etti. Karaköy civarındaki liman tesisleri Yahudi bir firmaya 49 yıllığına neredeyse bedelsiz veriliyordu. Mesele Danıştay'ın önüne geldi. Danıştay da, 'hükümet bunu uzun vade ile ve bir tek kuruş almadan verdiği' için düzenlemeyi iptal etti. Doğru mu, yanlış mı? Anayasa ve Danıştay'ın iptal ettiği kararlar, bu cins kararlardır... Bu tarz kararlar, hükümetin ABD'ye, Avrupa'ya verdiği sözlerin yerine gelmesine mani oluyor. Hükümetin karşı olduğu Türk milletinin menfaatlerinin elden gitmesi değil, Avrupa ile ABD'nin menfaatlerinin elinden gitmesidir. Size bir başka enteresan misal daha vereceğim. Şu anda 350 ecnebi şirket maden arama ruhsatları alarak, Türkiye'nin her tarafını bölük pörçük ettiler. Bir tanesinin 4 milyon, bir başkasının 5 milyon metrekare alanda maden arama ruhsatı var. Bu şirketler devlete yüzde 2 pay vererek, ayaklarımızın altındaki madenleri memleketlerine kaçırıyorlar. Gümüşhane'de bir ton toprakta çıkan altın miktarı 126 gramdır. Oysa orayı işletenler 1 ton toprakta 10 gram altın beyan ediyorlar. Bu adamlar kazançları mukabili vermeleri gereken vergiyi de ödemeyerek, bu serveti talan ediyorlar. Danıştay bu kabil kararların altını çiziyor ve bunları iptal ediyor. Hükümet bu vadide Danıştay'ı 'bizim yapamadığımızı sen yaptın, diyerek tebrik edecek yerde, onun elindeki yetki ve hakkı almaya çalışıyorsun. Buna ne diyorsunuz? Ben de bundan ötürü bu anayasa paketine HAYIR diyorum.
Hükümet demokrat olsaydı?
Hükümet diyor ki, 'biz demokrasiyi güçlendirmek için bu anayasa değişikliğini yapıyoruz.' İyi, güzel... O halde bu milletin oylarının tamamının Meclis'e yansımasını neden istemiyorsunuz? Yani 72 milyon insanın tamamının Meclis'te temsil edilmesi gerekmiyor mu? Meclis'e bakıyorsun, şu anda orada milletin önemli bir bölümü temsil edilmiyor. Bu nasıl demokrasi? Eğer demokrasiden yana olsaydılar, yüzde 10'luk seçim barajını kaldırır mıydın, kaldırmaz mıydın? Yüzde 10 barajını getiren 1982 Anayasasıdır. Niye o halde bunu kaldırmıyorsun? Sen bal gibi 'despot tarafı'sın. Bunu kimseye yutturamazsın. Sen o hükmü oradan kaldırsaydın, görecektin ki Haydar Baş Mecliste olacaktı, senin mumun da sönecekti. Senin bütün derdin bu? 1982 Anayasasının izlerini silmek isteyen iktidara sesleniyorum: Peki YÖK o anayasanın ürünü değil midir? Niye onu devam ettiriyorsun. Nereye kadronu koyuyorsan, orası benimdir, diyorsun. Devam... Koyamadığın da, devam değil. Senin hakemliğine itiraz ediyorum. Onun için bunların yaptığı anayasada ne millet, ne devlet, ne köylü, ne çiftçi var. Bu anayasada sadece Ak Parti'nin düşünceleri var. Ak Parti'nin çalışma programı, anayasa paketi olarak oylamaya sunulacak. Buna ne dersiniz? Ben de onun için HAYIR diyorum..."