Hükümetin patlattığı bombalar

Org. Özel “konuşmamayı” konuştu
Afyonkarahisar’daki cephanelikte 25 askerimiz şehit oldu. Doğal olarak milletimiz Genelkurmay Başkanı’ndan bir açıklama bekliyor.
Org. Necdet Özel ise konuşmamayı konuşuyor:
“Konuşmayacağım. Hiçbir şey konuşmayacağım. Ortada her şey!”
Halkımız yanlış anlamasın; Org. Özel’in “özel bir tavrı” değil bu.
Hükümet politikası!
Başbakan R. T. Erdoğan’ın “yargıya gerekeni söyledik, ne yapılacaksa yapacaklar” diyerek, yüksek yargıya bile Anayasa’nın 138. Maddesini ihlal ederek talimat verdiğini ifşa ettiği bir politik süreçte, Genelkurmay Başkanı konuşabilir mi?!
Zaten Org. Özel, yeni yıl mesajı yayınlamıştı.
Orman haftasında konuştu mu, hatırlamıyorum… Ama Hükümete göre Genelkurmay Başkanı, yeni yıl mesajıyla konuşma hakkının tamamını da kullanmış olabilir… Belki bu sebeple konuşmuyor.
Patlamanın birinci derece ilgilisi Org. Özel konuşmuyor; ama Vali konuşuyor, hükmü de veriyor:
“Olay, sabotaj veya terör olayı değil. Tamamen kaza!”
Bu hassas süreçte el bombalarının, Suriyeli muhalif teröristlere ulaştırıldığı haberlerinin konuşulması da manidar...
Bombalar hükümetin elinde patlamış olmalı ki, Org. Özel değil de, Vali bey meydana atılarak konuşuyor.
Ne diyelim, Vali’nin ağzına sağlık, patlamanın ortasından çıkmış gibi açık ve net hüküm irad ediyor!
Türk ordusunun hükümet eliyle sürüklendiği ahvali fark ederek kitabın ortasından konuşanlar ise, aslanı kedi yapmışlar, diyor.
Devletin sivilleşmesi ve küçültülmesi diyordu ya AKP... İşte bu!
“Yeter ki devlet küçülsün, küçülmüş devlete canımız kurban diyenler” ellerine kına yakabilirler… Devlet de küçüldü, canlar da kurban oluyor!
Devamı gelecek… Yeni Anayasa ile artık herkesin kendi ebadına ve aşiretine göre “küçük bir devleti”, “küçük bir dünyası” olacak…
Afyonkarahisar’daki el bombaları... Hükümet asıl büyük bombaları yeni Anayasa ile patlatacak… Milletimiz de sadece seyretsin gümbürtüyü!

Patates soymak yerine bomba saymak
Afyonkarahisar’daki patlama ‘normal’ bir gelişme değil…
Çanakkale 116. Jandarma alayında biz acemi erler, patates soyar, soğan doğrardık. 28 günde, ben diyeyim beş kez, siz deyin altı kez mutfakta patates soyduk, soğan doğradık.
Ama AKP hükümeti tarımı öyle bitirdi ki, ne patates kaldı, ne soğan depoda…
Dolayısıyla “soyacak patates bulamayan” üç günlük acemi erlere, el bombası istiflemek kalıyor.
Cumartesi günü birliğine teslim olan 16 kısa dönem asker, Pazartesi günü mühimmat deposunda el bombası istifliyor?
Soyacak patates yok çünkü…
Patlamadan yaralı olarak kurtulan Er Hasan Boncuk, “Cephane istifliyorduk. Ben de yatsı namaz kılmak için dışarı çıkmıştım. 50 metre uzaklıkta namaz kılıyordum. O esnada patlama oldu. 30’a yakın arkadaşım vardı” diyor.
Yatsı namazı sularına kadar acemi erlerin patates soymasını anlarım da; üç günlük acemi erlerin sabah 07:00’den gece yatsı sonralarına kadar el feneri ile el bombası istiflemelerini “askeri nizamname”ye göre de izah etmek kolay olmasa gerektir.

Anayasa’yı ihlalde öncelik hakkı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın BDP’yle ilgili olarak “yargıya gerekenleri söyledik” diyor.
Hem de Yüksek yargıya tabi!
Anayasa’nın 138. Maddesi şöyle diyor:
“Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz...”
Hukukçular, Erdoğan’ın sözleri açık bir Anayasa ihlalidir, diyor… Halt ediyorlar.
Anayasa’nın “değiştirilemez” denilen en temel maddeleri tartışmaya açılırken; Erdoğan, aşağılardaki 138. maddeyi ihlal etmiş, ne çıkar?!
Zaten her konuda öncelik hakkı, söz hakkı ve geçiş üstünlüğü onlara ait değil mi… Eğer Anayasa ihlal edilecekse, onu başbakan ihlal edebilir, Cumhurbaşkanı ihlal edebilir.
Vatandaşa gelince, en basit trafik ihlali dahi yapamaz; yaparsa 154 TL’yi paşa paşa öder!
Zaten Anayasa’nın 138.maddesi ne kadar yargıya müdahaleyi yasaklamış olursa olsun, hukuk öyle dolanılmış ki yaptırımı da yoktur; ihlal edenlerin yanına kâr kalıyor…
Başbakan da böylece kârını artıyor, bir sene sonra seçim var!

BDP-PKK arasında yeni yılan hikayesi
Tesadüfe bakın…
BDP’li vekillerle PKK’lıların kucaklaşması, PKK’yı da rahatsız ediyor, AKP’yi de…
Başbakan R. T. Erdoğan, BDP’li vekillerle ilgili, “yargıya gerekeni söylediğini” açıklıyor.
PKK’nın dağdaki teröristbaşı Murat Karayılan da, BDP’li vekillerle kucaklaşan PKK’lıların “görevden” alınacağını duyuruyor. Erdoğan, vekilleri Meclis’ten kovdurtur, Karayılan da dağdakileri uzaklaştırırsa; her iki kovulmuş cenah buluşur, böylece PKK içinde “yeni bir yapılanma” ortaya çıkar.
 Zaten Karayılan, teröristler, duygusallık fırtınasına kapılmışlardır, diyor… BDP’li bayan vekilleri görünce, teröristlerin duygusallıkları depreşmiş.
Hülasa “BDP-PKK sarmaş dolaş” hikayesi, yeni bir yılan hikayesine dönmüş!
AKP hükümeti, herhalde dağdaki Karayılan hikayesini, bu sarmaş-dolaş “yeni yılan hikayesi”yle bitirmeyi planlıyor.
Böyle bir stratejiyi de ancak “stratejik derinlik” sahibi bir hükümet üretebilirdi!