Hz. Ali’nin, Ebuzer’i uğurlaması ve defnedilmesi
Halife, halkın ayaklanmasını önlemek için Ebuzer ile konuşmayı ve onu uğurlanmasını yasakladı
13.03.2023 21:03:00





Halife, halkın ayaklanmasını önlemek için Ebuzer ile konuşmayı ve onu uğurlanmasını yasakladı.
Halk, halifenin korkusundan onu uğurlamaya cesaret edemedi. Ama Ebuzer'in sadık dostları Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Ammar ve Hz. Ali'nin kardeşi Akil halifenin yasağına uymadılar ve Ebuzer'i uğurlamaya gittiler.
Bu sırada Hz. Hasan, Ebuzer'le konuşmaya başladı. Halifenin vekili Mervan, Ebuzer'le konuşulmasına karşı çıkınca Hz. Ali ile Mervan arasında tartışma yaşandı. Hz. Ali, Mervan'ı kenara itti. Ve atını kamçıladı.
Daha sonra Hz. Ali onu uğurlamaya gelenlere, "amcanızla vedalaşın" dedi. Hz. Hüseyin'in, Ebuzer'e son sözleri şunlar oldu:
"Amcacığım! Allah bu durumu değiştirebilir. Allah, her gün yaratıp yok edendir. Bunlar dünyayı sevdikleri için seni üzdüler. Ve bu şehirde kalmana izin vermediler.
Ama sen, dinin için onları günahtan korumaya çalıştın. Onların ne kadar da senin sakındırmak istediğin mala ihtiyacı vardır. Halbuki sana yasak ettikleri şeyden sen ganisin.
Allah'tan sabır iste ki üzülmeyesin. Allah'a sığın, çünkü sabır dinin bir bölümü ve büyüklük alametidir. Ama üzüntü ve dargınlık ne günü çabuk geçirir, ne de ölümü uzaklaştırır."
Ebuzer'in yaşı iyice ilerlemiş, yaşlanmıştı. Kendisini yolcu eden Ehl-i Beyt'e ve dostlarına şöyle dedi:
"Ey Ehl-i Beyt! Sizi gördüm, Allah Resulü'nü hatırladım. Benim, Medine'de sizden başka hiç kimsem yoktur. Varlığım Hicaz'da Osman'ı, Şam'da ise Muaviye'yi rahatsız etti. Osman ne Mısır'a, ne de Basra'ya gitmeme izin verdi.
Çünkü halkı onun aleyhine kışkırtacağımdan korkuyordu. Beni şimdi öyle bir yere yolluyor ki Allah'tan başka hiçbir yardımcım yoktur. Ben, Allah'tan başka hiçbir şey istemiyorum. Rabbim, benimle olduğu müddetçe hiçbir şeyden korkum yoktur."
Öte yandan, Mervan halifenin yanına giderek Hz. Ali'yi şikayet etti. Bunun üzerine Hz. Osman kızarak Hz. Ali'yi cezalandıracağını söyledi.
Hz. Ali ise şöyle dedi:
"Onun kızması atın ağzındaki geme kızması gibidir. Onu, dişleriyle o kadar sıkar ki, sonunda yorulup bırakır. Yani onun, bana kızması hiçbir şey ifade etmez. Sadece kendisini üzecektir."
Hz. Ali halifeyle karşılaştığında ona şöyle dedi:
"Senin her emrine ilahi emrin hilafına olsa bile uymaya mecbur muyuz?"
Halife ile Hz. Ali arasındaki tartışma büyüdü. Hz. Osman Mervan'a kötü sözler sarfettiği için Hz. Ali'ye had cezası uygulamak istedi. Ve şöyle dedi:
"Sen, ona kötü sözler söylemişsin. Şimdi o da sana kötü sözler söyleyecek ve atını kamçılayacak, zira sen Mervan'dan daha hayırlı değilsin."
Hz. Ali bu sözlere çok sinirlendi ve şöyle buyurdu:
"Sen beni, Mervan'la bir mi tutuyorsun? Allah'a and olsun ki, Ben, senden daha üstünüm. Annem annenden, babamda babandan daha üstündür. İşte Ben kılıcımı çektim. Sen de, kendini hazırla."
Sonunda bir grup Müslümanın arabuluculuğu ile aradaki ihtilaf azaldı. Hz. Ali. "Ben Ebuzer'i uğurlamaktan başka bir şey yapmadım" buyurdu.
Ebuzer'in Rebeze çölünde vefat etmesi
Ebuzer ıssız ve susuz Rebeze çölünde bin bir çile çekti. Oğlunu burada kaybetti.
Bu yaşanan acı olayları Allah Resulü şöyle haber vermiş ve şöyle buyurmuştu:
"Ebuzer yalnız yaşadı. Yalnız ölecek. Mahşer günü yalnız kalkacak ve cennete yalnız girecektir."
Allah Resulü'nün Tebük Seferi'nde söylediği bu söz tam 23 yıl sonra gerçekleşmiş oldu.
Ebuzer Gifari, Rebeze çölünde son anlarını yaşarken vefalı eşi ona bakarak ağlıyordu. Ebuzer niçin ağladığını sordu. Hanımı şöyle dedi: "Şimdi ölürsen yanımızda seni kefenleyecek bir elbise bile yok."
Ebuzer şöyle cevap verdi: "Ağlama! Vaktiyle bir grup sahabe ile Allah Resulü'nün yanındaydım. O, bize bakarak şöyle buyurdu:
'İçinizden biri ıssız bir çölün düzünde, insanlardan uzak bir şekilde ölecek ve bir grup mümin gelip onu defnedecektir.'
O gün o toplantıda benimle bulunanların hepsi insanların yaşadığı kalabalık yerlerde vefat etmiştir. Onlardan yaşayan bir tek ben kaldım, bu yüzden Allah Resulü'nün haber verdiği kimse hiç şüphesiz ki benim. Ben öldükten sonra Irak hacılarının yolu üzerinde otur. Çok geçmeden müminlerden bir grup gelecektir. Benim ölümümü onlara haber ver. Onlar gerekeni yapacaklardır."
Eşi, "Artık kervanların geçme zamanı sona erdi" diyerek ümitsizliğe kapıldı. Ancak Ebuzer, "Sen yolu gözle. Allah'a and olsun ki, ne ben yalan söylüyorum, ne de bana haber veren yalan söylemiştir."
Bu onun son cümleleriydi. Ardından Hakkın rahmetine kavuştu.
Az sonra Ebuzer'in dediği gibi uzakta bir kafile belirdi. Bu kafilede Abdullah b. Mesud, Hucr b. Adiyy ve Mâlik b. Eşter gibi büyük şahsiyetler vardı.
Abdullah b. Mesud değerli dostunu vefat etmiş görünce gözyaşlarına engel olamadı. Ve şöyle dedi:
"Evet, Allah Resulü doğru söylemiştir. Sen yalnız yaşar, yalnız ölür ve yalnız dirilirsin mezarından."
Daha sonra namazını kılıp, Ebuzer'in aziz bedenini defnettiler." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
Halk, halifenin korkusundan onu uğurlamaya cesaret edemedi. Ama Ebuzer'in sadık dostları Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Ammar ve Hz. Ali'nin kardeşi Akil halifenin yasağına uymadılar ve Ebuzer'i uğurlamaya gittiler.
Bu sırada Hz. Hasan, Ebuzer'le konuşmaya başladı. Halifenin vekili Mervan, Ebuzer'le konuşulmasına karşı çıkınca Hz. Ali ile Mervan arasında tartışma yaşandı. Hz. Ali, Mervan'ı kenara itti. Ve atını kamçıladı.
Daha sonra Hz. Ali onu uğurlamaya gelenlere, "amcanızla vedalaşın" dedi. Hz. Hüseyin'in, Ebuzer'e son sözleri şunlar oldu:
"Amcacığım! Allah bu durumu değiştirebilir. Allah, her gün yaratıp yok edendir. Bunlar dünyayı sevdikleri için seni üzdüler. Ve bu şehirde kalmana izin vermediler.
Ama sen, dinin için onları günahtan korumaya çalıştın. Onların ne kadar da senin sakındırmak istediğin mala ihtiyacı vardır. Halbuki sana yasak ettikleri şeyden sen ganisin.
Allah'tan sabır iste ki üzülmeyesin. Allah'a sığın, çünkü sabır dinin bir bölümü ve büyüklük alametidir. Ama üzüntü ve dargınlık ne günü çabuk geçirir, ne de ölümü uzaklaştırır."
Ebuzer'in yaşı iyice ilerlemiş, yaşlanmıştı. Kendisini yolcu eden Ehl-i Beyt'e ve dostlarına şöyle dedi:
"Ey Ehl-i Beyt! Sizi gördüm, Allah Resulü'nü hatırladım. Benim, Medine'de sizden başka hiç kimsem yoktur. Varlığım Hicaz'da Osman'ı, Şam'da ise Muaviye'yi rahatsız etti. Osman ne Mısır'a, ne de Basra'ya gitmeme izin verdi.
Çünkü halkı onun aleyhine kışkırtacağımdan korkuyordu. Beni şimdi öyle bir yere yolluyor ki Allah'tan başka hiçbir yardımcım yoktur. Ben, Allah'tan başka hiçbir şey istemiyorum. Rabbim, benimle olduğu müddetçe hiçbir şeyden korkum yoktur."
Öte yandan, Mervan halifenin yanına giderek Hz. Ali'yi şikayet etti. Bunun üzerine Hz. Osman kızarak Hz. Ali'yi cezalandıracağını söyledi.
Hz. Ali ise şöyle dedi:
"Onun kızması atın ağzındaki geme kızması gibidir. Onu, dişleriyle o kadar sıkar ki, sonunda yorulup bırakır. Yani onun, bana kızması hiçbir şey ifade etmez. Sadece kendisini üzecektir."
Hz. Ali halifeyle karşılaştığında ona şöyle dedi:
"Senin her emrine ilahi emrin hilafına olsa bile uymaya mecbur muyuz?"
Halife ile Hz. Ali arasındaki tartışma büyüdü. Hz. Osman Mervan'a kötü sözler sarfettiği için Hz. Ali'ye had cezası uygulamak istedi. Ve şöyle dedi:
"Sen, ona kötü sözler söylemişsin. Şimdi o da sana kötü sözler söyleyecek ve atını kamçılayacak, zira sen Mervan'dan daha hayırlı değilsin."
Hz. Ali bu sözlere çok sinirlendi ve şöyle buyurdu:
"Sen beni, Mervan'la bir mi tutuyorsun? Allah'a and olsun ki, Ben, senden daha üstünüm. Annem annenden, babamda babandan daha üstündür. İşte Ben kılıcımı çektim. Sen de, kendini hazırla."
Sonunda bir grup Müslümanın arabuluculuğu ile aradaki ihtilaf azaldı. Hz. Ali. "Ben Ebuzer'i uğurlamaktan başka bir şey yapmadım" buyurdu.
Ebuzer'in Rebeze çölünde vefat etmesi
Ebuzer ıssız ve susuz Rebeze çölünde bin bir çile çekti. Oğlunu burada kaybetti.
Bu yaşanan acı olayları Allah Resulü şöyle haber vermiş ve şöyle buyurmuştu:
"Ebuzer yalnız yaşadı. Yalnız ölecek. Mahşer günü yalnız kalkacak ve cennete yalnız girecektir."
Allah Resulü'nün Tebük Seferi'nde söylediği bu söz tam 23 yıl sonra gerçekleşmiş oldu.
Ebuzer Gifari, Rebeze çölünde son anlarını yaşarken vefalı eşi ona bakarak ağlıyordu. Ebuzer niçin ağladığını sordu. Hanımı şöyle dedi: "Şimdi ölürsen yanımızda seni kefenleyecek bir elbise bile yok."
Ebuzer şöyle cevap verdi: "Ağlama! Vaktiyle bir grup sahabe ile Allah Resulü'nün yanındaydım. O, bize bakarak şöyle buyurdu:
'İçinizden biri ıssız bir çölün düzünde, insanlardan uzak bir şekilde ölecek ve bir grup mümin gelip onu defnedecektir.'
O gün o toplantıda benimle bulunanların hepsi insanların yaşadığı kalabalık yerlerde vefat etmiştir. Onlardan yaşayan bir tek ben kaldım, bu yüzden Allah Resulü'nün haber verdiği kimse hiç şüphesiz ki benim. Ben öldükten sonra Irak hacılarının yolu üzerinde otur. Çok geçmeden müminlerden bir grup gelecektir. Benim ölümümü onlara haber ver. Onlar gerekeni yapacaklardır."
Eşi, "Artık kervanların geçme zamanı sona erdi" diyerek ümitsizliğe kapıldı. Ancak Ebuzer, "Sen yolu gözle. Allah'a and olsun ki, ne ben yalan söylüyorum, ne de bana haber veren yalan söylemiştir."
Bu onun son cümleleriydi. Ardından Hakkın rahmetine kavuştu.
Az sonra Ebuzer'in dediği gibi uzakta bir kafile belirdi. Bu kafilede Abdullah b. Mesud, Hucr b. Adiyy ve Mâlik b. Eşter gibi büyük şahsiyetler vardı.
Abdullah b. Mesud değerli dostunu vefat etmiş görünce gözyaşlarına engel olamadı. Ve şöyle dedi:
"Evet, Allah Resulü doğru söylemiştir. Sen yalnız yaşar, yalnız ölür ve yalnız dirilirsin mezarından."
Daha sonra namazını kılıp, Ebuzer'in aziz bedenini defnettiler." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.