"Ali'yi seven sevgilim, sevmeyen de sevmediğimdir."
Hz. Muhammed (sav)
"Oğullarım! Allah'a, O'nun huzurunda veya huzuru dışında bağlılık ve haşyetten ayrılmayın! Ahrete yaklaşmak ve dünyadan uzaklaşmak duygusunu kaybetmeyin! Dünya kayıplarından kedere düşmeyin ve daima hayır işlemeye bakın!
Zalime düşmanlık ve mazluma dostluk gösterin! Öfke ve yumuşaklık halinizde daima Hakk kelimesi üzerinde olun! Genişlik ve darlıkta doğru yoldan sapmayın! Dost ve düşmanınıza adaletle muamele edin! Sevinçli ve gamlı anlarınızda iyi iş ve ölçülere bağlılık şuurunu kaybetmeyin ve şiddette, mülayemette, sevinçte kederde Allah'tan razı olun!
Oğullarım! Bir iş ki dışı şerli ve kerih görünür, fakat sonu Cennettir; siz o fiili işleyin! Bir iş ki dışı güzel ve cazibeli durur. Fakat sonu Cehennemdir; siz o fiilden kaçının! Cennet nimetinin aşağısında olan herşey hakir ve kıymetsizdir. Ahiret azabının aşağısında olan her bela ise afiyettir.
Oğullarım! Bir insan kendi nefsinin ayıbını görür ve bilirse başkasının ayıbını göremez ve ondan haberi olmaz. Bir insan Allah'ın takdir ve taksimine rıza gösterirse, kayıp ve eksikliklere esef etmez. Bir insan nefis ve hırs kılıcını çekip havale edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktul düşer. Mü'min kardeşi yuvarlansın diye kuyu kazan, akıbet o kuyuya kendi düşer. Başkasının yanlışını büyüten kimse, kendi hatasını unutur. Bir kimse rey ve tedbirinde gurura kapılacak olursa, hata ve dalalete sapmış olur. Başkasının rey ve fikrinden müstağni davrananlar, yani danışmaya yanaşmayanlar zillete düşer. Halka kibir gösterenler neticede hakir ve zelil olur. Bir kimse, serseri ve ipsiz kişilerle düşüp kalkar ve kötülük yerlerine girip çıkarsa iştiraki olmasa bile itham altına girer. İyiler ve ilim sahipleriyle düşüp kalkanlarsa, yücelir ve saygı görür. Mizah ve latifeye düşkün olan hafife alınır. Kendi fiilleri, sözleri ve amelleri ile mağrur olan, nefsi tarafından mağdur olur. Çok söz söyleyen çok hata eder. Hatası çok olanda edep ve haya azalır. Edep ve hayası az olanda takva fakirleşir. Takvası fakirleşenin ise kalbi ölür.
Oğullarım! Edep mizandır. İyi ahlâk en iyi arkadaştır. Afiyet on kısımdır ve bunun dokuz kısmı, Allah'ın zikri dışında sadece susmak, sükut etmektir. Bir kısmı ise sefihlerle düşüp kalkmayı bırakmak...
Oğullarım! Fakirliğin süsü sabır, zenginliğin de şükürdür. İslâm'dan üstün şeref olamaz. Zühd ve takvadan üstün keramet olmadığı gibi... Tövbe ve istiğfardan yüksek şefaatçi yoktur. Vücut afiyetinden güzel elbise olmadığı gibi... Hırs ve tamah, yorgunluk ve meşakkatin anahtarıdır."
Bu öğütler, nefis tedbirinde, malda ve ahlâkta, Kitap ve Sünnete tam uygun birer ölçü belirtir. Hz. Ali (ra) bu öğütleri verdikten iki gün sonra aldığı yara yüzünden ruhunu teslim etmiş, Cennet alemine kanat açmıştır. Nurlu kabirleri, oğullarının emirleriyle gizlenmiştir. Bu sebeple, nerede medfun bulundukalrı, ihtilaflı bir meseledir. Necef taraflarında olduğu rivayeti vardır.
Hz. Muhammed (sav)
"Oğullarım! Allah'a, O'nun huzurunda veya huzuru dışında bağlılık ve haşyetten ayrılmayın! Ahrete yaklaşmak ve dünyadan uzaklaşmak duygusunu kaybetmeyin! Dünya kayıplarından kedere düşmeyin ve daima hayır işlemeye bakın!
Zalime düşmanlık ve mazluma dostluk gösterin! Öfke ve yumuşaklık halinizde daima Hakk kelimesi üzerinde olun! Genişlik ve darlıkta doğru yoldan sapmayın! Dost ve düşmanınıza adaletle muamele edin! Sevinçli ve gamlı anlarınızda iyi iş ve ölçülere bağlılık şuurunu kaybetmeyin ve şiddette, mülayemette, sevinçte kederde Allah'tan razı olun!
Oğullarım! Bir iş ki dışı şerli ve kerih görünür, fakat sonu Cennettir; siz o fiili işleyin! Bir iş ki dışı güzel ve cazibeli durur. Fakat sonu Cehennemdir; siz o fiilden kaçının! Cennet nimetinin aşağısında olan herşey hakir ve kıymetsizdir. Ahiret azabının aşağısında olan her bela ise afiyettir.
Oğullarım! Bir insan kendi nefsinin ayıbını görür ve bilirse başkasının ayıbını göremez ve ondan haberi olmaz. Bir insan Allah'ın takdir ve taksimine rıza gösterirse, kayıp ve eksikliklere esef etmez. Bir insan nefis ve hırs kılıcını çekip havale edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktul düşer. Mü'min kardeşi yuvarlansın diye kuyu kazan, akıbet o kuyuya kendi düşer. Başkasının yanlışını büyüten kimse, kendi hatasını unutur. Bir kimse rey ve tedbirinde gurura kapılacak olursa, hata ve dalalete sapmış olur. Başkasının rey ve fikrinden müstağni davrananlar, yani danışmaya yanaşmayanlar zillete düşer. Halka kibir gösterenler neticede hakir ve zelil olur. Bir kimse, serseri ve ipsiz kişilerle düşüp kalkar ve kötülük yerlerine girip çıkarsa iştiraki olmasa bile itham altına girer. İyiler ve ilim sahipleriyle düşüp kalkanlarsa, yücelir ve saygı görür. Mizah ve latifeye düşkün olan hafife alınır. Kendi fiilleri, sözleri ve amelleri ile mağrur olan, nefsi tarafından mağdur olur. Çok söz söyleyen çok hata eder. Hatası çok olanda edep ve haya azalır. Edep ve hayası az olanda takva fakirleşir. Takvası fakirleşenin ise kalbi ölür.
Oğullarım! Edep mizandır. İyi ahlâk en iyi arkadaştır. Afiyet on kısımdır ve bunun dokuz kısmı, Allah'ın zikri dışında sadece susmak, sükut etmektir. Bir kısmı ise sefihlerle düşüp kalkmayı bırakmak...
Oğullarım! Fakirliğin süsü sabır, zenginliğin de şükürdür. İslâm'dan üstün şeref olamaz. Zühd ve takvadan üstün keramet olmadığı gibi... Tövbe ve istiğfardan yüksek şefaatçi yoktur. Vücut afiyetinden güzel elbise olmadığı gibi... Hırs ve tamah, yorgunluk ve meşakkatin anahtarıdır."
Bu öğütler, nefis tedbirinde, malda ve ahlâkta, Kitap ve Sünnete tam uygun birer ölçü belirtir. Hz. Ali (ra) bu öğütleri verdikten iki gün sonra aldığı yara yüzünden ruhunu teslim etmiş, Cennet alemine kanat açmıştır. Nurlu kabirleri, oğullarının emirleriyle gizlenmiştir. Bu sebeple, nerede medfun bulundukalrı, ihtilaflı bir meseledir. Necef taraflarında olduğu rivayeti vardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adnan Ulutaş / diğer yazıları
- Bir medeniyetin iflası nedir bilir misin? / 23.07.2002
- Demokrasi kabusu / 17.07.2002
- Avrupalılaşmanın neresindeyiz'-II / 12.07.2002
- Avrupalılaşmanın neresindeyiz'-I / 11.07.2002
- Hangi zaman? / 10.07.2002
- Hangi ruh? / 09.07.2002
- Zulmün hukuku olmaz / 03.07.2002
- Batının ahlâksız hayatı! / 25.06.2002
- Avrupalaşma ihaneti / 19.06.2002
- Alçaklığın adı hukuk oldu! / 16.05.2002
- Demokrasi kabusu / 17.07.2002
- Avrupalılaşmanın neresindeyiz'-II / 12.07.2002
- Avrupalılaşmanın neresindeyiz'-I / 11.07.2002
- Hangi zaman? / 10.07.2002
- Hangi ruh? / 09.07.2002
- Zulmün hukuku olmaz / 03.07.2002
- Batının ahlâksız hayatı! / 25.06.2002
- Avrupalaşma ihaneti / 19.06.2002
- Alçaklığın adı hukuk oldu! / 16.05.2002
















































































