Hz. Fatıma’nın engin merhameti
İmam Hasan-ı Mücteba (a.s.) şöyle buyuruyor: “Annem Zehra (a.s.)’ın, Cuma akşamı sabaha kadar âlemlerin Rabbine ibadet ettiğini gördüm; sabah şafak sökünceye kadar daima rükû ve secde halindeydi
16.06.2023 19:55:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Hasan-ı Mücteba (a.s.) şöyle buyuruyor: "Annem Zehra (a.s.)'ın, Cuma akşamı sabaha kadar âlemlerin Rabbine ibadet ettiğini gördüm; sabah şafak sökünceye kadar daima rükû ve secde halindeydi.
Mü'minlerin tek tek isimlerini zikredip onlara dua ediyordu fakat kendisi için hiç dua etmedi.
Bu durumu görünce; "Anneciğim, neden kendin için dua etmiyorsun?" diye sordum.
Annem cevaben şöyle buyurdular: "Önce komşu, sonra ev (insanın kendisi!)."
Hz. Fatıma'nın engin merhameti
Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz. Hüseyin'in (a.s.) şehit olacağını ve çekeceği diğer musibet ve sıkıntıları kızı Hz. Fâtıma'ya (a.s.) haber verdiğinde Fâtıma (a.s.) çok ağladı ve şöyle dedi:
"Bu sıkıntı ve musibetler ne zaman vukû bulacaktır?"
Peygamber (s.a.v.), "Ben, Sen ve Ali dünyada olmadığımız bir zamanda" buyurdular.
Fâtıma (a.s.) bu sözü duyunca ağlaması daha çoğaldı. Sonra: "Kim, Hüseyin'ime ağlayacak ve O'nun için yas tutacaktır" dediğinde de Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular:
"Fâtımacığım! Ümmetimin kadınları, Ehl-i Beyt'imin kadınlarına, erkekleri de erkeklerine ağlayacaklar. Her yıl O'nun yasını yenileyecekler (canlandıracaklar), kıyamet günü olduğunda Sen kadınlara şefaat edeceksin, Ben de erkeklere.
Kim Hüseyin'in sıkıntı ve musibetine ağlamış olursa, onun elini tutup cennete götüreceğiz.
Fâtımacığım! Kıyamet günü Hüseyin'in musibetine ağlayan göz dışında bütün gözler ağlayacaktır; o göz cennet nimetlerine ulaşmak için gülecektir."
Bir gün Hz. Fâtıma (a.s.) Resulullah'a (s.a.v.) şöyle dedi: "Babacığım, kıyamet günü Seni nerede ziyaret edeyim?"
Hz. Peygamber (s.a.v.), "Cennetin kapısının kenarında; orada Hamd Sancağı Benim elimde olacak ve Ben ümmetime şefaat edeceğim."
Hz. Fâtıma (a.s.): "Orada Seni mülakat etmezsem, nasıl?"
Hz. Peygamber (s.a.v.) , "Kevser havuzunun başında ümmetimi suyla doyurduğumla Benimle görüş."
Hz. Fâtıma (a.s.): "Eğer orada görmezsem, nasıl?"
Hz. Peygamber (s.a.v.): "Sırat Köprüsü'nün yanında durup: 'Allah'ım! Ümmetimi esen kıl' dediğimde Beni mülakat et."
Hz. Fâtıma (a.s.): "Orada da ziyaret edemezsem, nasıl?"
Hz. Peygamber (s.a.v.): "Terazinin yanında; 'Allah'ım! Ümmetimi esen kıl' dediğim zaman Beni mülakat et."
Hz. Fâtıma (a.s.): "Orada da mülakat etmek mümkün olmazsa, nasıl?"
Hz. Peygamber (s.a.v.): "Beni, cehennemin yanında onun alevini ve kıvılcımlarını ümmetimden uzaklaştırdığım zaman mülakat et."
Hz. Fâtıma (a.s.) bu haberden çok sevindi ve hoşnut oldu. Allah'ın selamı O'na, Babasına (s.a.v.), Eşine ve Evlatlarına olsun."
Hz. Fatıma'nın duasının kabul olması
İki eli, iki ayağı kesilmiş ve her iki gözü de çıkmış olan bir adam; "Allah'ım beni ateşten koru" diye feryat ediyordu.
Bir şahıs ona; "Senin için bir ceza kalmadığı halde yine de Allah'ın seni ateşten korumasını mı istiyorsun?" dediğinde o adam şöyle dedi: "Ben, Kerbela'da idim. İmam Hüseyin (a.s.) öldürüldüğünde, O'nun üzerinde değerli bir şalvar ve kuşağın olduğunu gördüm, bütün elbiseleri yağmalanmıştı, sadece üzerinde bir şalvar kalmıştı.
Hüseyin (a.s.)'ın bedenine doğru yaklaştım, o kuşağı açmak istediğimde, elini kaldırıp onun üzerine koydu! Elini kenara itemedim, bu yüzden elini kestim.
Yine o kuşağı açmak istediğimde bu defa sol elini o kuşağın üzerine koydu! Her ne yaptımsa elini onun üzerinden kaldıramadım. Bundan dolayı sol elini de kestim.
Yine de o kuşağı açmak istedim, bu anda zelzelenin korkunç sesini duydum! Korkarak kenara çekildim, geceleyin şehitlerin parça parça olan bedenlerinin yanında yattım.
Uyku âleminde Hz. Muhammed'in (s.a.v.), Hz. Ali (a.s.) ve Hz. Fâtıma (a.s.) ile gelip, İmam Hüseyin'i (a.s.) öptüğünü gördüm.
Hz. Peygamber (s.a.v.), 'Oğlum, Seni öldürdüler mi? Allah da Seni bu hale sokanları öldürsün!' buyurdu.
İmam Hüseyin (a.s.), 'Beni Şimr öldürdü, burada yatan bu şahıs da benim ellerimi kesti' dedi.
Fâtıma (a.s.) da bana bakıp şöyle dedi: 'Allah el ve ayaklarını kessin, gözlerini çıkarsın ve seni ateşe soksun.'
Uykudan uyandım, el ve ayaklarımın kesildiğini ve kör olduğumu anladım. Fâtıma'nın (a.s.) üç duası da kabul olmuştur ama dördüncüsü (ateşe atılmak) halen duruyor. İşte bundan dolayı; 'Allah'ım, beni ateşten koru' diye dua ediyorum." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Mü'minlerin tek tek isimlerini zikredip onlara dua ediyordu fakat kendisi için hiç dua etmedi.
Bu durumu görünce; "Anneciğim, neden kendin için dua etmiyorsun?" diye sordum.
Annem cevaben şöyle buyurdular: "Önce komşu, sonra ev (insanın kendisi!)."
Hz. Fatıma'nın engin merhameti
Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz. Hüseyin'in (a.s.) şehit olacağını ve çekeceği diğer musibet ve sıkıntıları kızı Hz. Fâtıma'ya (a.s.) haber verdiğinde Fâtıma (a.s.) çok ağladı ve şöyle dedi:
"Bu sıkıntı ve musibetler ne zaman vukû bulacaktır?"
Peygamber (s.a.v.), "Ben, Sen ve Ali dünyada olmadığımız bir zamanda" buyurdular.
Fâtıma (a.s.) bu sözü duyunca ağlaması daha çoğaldı. Sonra: "Kim, Hüseyin'ime ağlayacak ve O'nun için yas tutacaktır" dediğinde de Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular:
"Fâtımacığım! Ümmetimin kadınları, Ehl-i Beyt'imin kadınlarına, erkekleri de erkeklerine ağlayacaklar. Her yıl O'nun yasını yenileyecekler (canlandıracaklar), kıyamet günü olduğunda Sen kadınlara şefaat edeceksin, Ben de erkeklere.
Kim Hüseyin'in sıkıntı ve musibetine ağlamış olursa, onun elini tutup cennete götüreceğiz.
Fâtımacığım! Kıyamet günü Hüseyin'in musibetine ağlayan göz dışında bütün gözler ağlayacaktır; o göz cennet nimetlerine ulaşmak için gülecektir."
Bir gün Hz. Fâtıma (a.s.) Resulullah'a (s.a.v.) şöyle dedi: "Babacığım, kıyamet günü Seni nerede ziyaret edeyim?"
Hz. Peygamber (s.a.v.), "Cennetin kapısının kenarında; orada Hamd Sancağı Benim elimde olacak ve Ben ümmetime şefaat edeceğim."
Hz. Fâtıma (a.s.): "Orada Seni mülakat etmezsem, nasıl?"
Hz. Peygamber (s.a.v.) , "Kevser havuzunun başında ümmetimi suyla doyurduğumla Benimle görüş."
Hz. Fâtıma (a.s.): "Eğer orada görmezsem, nasıl?"
Hz. Peygamber (s.a.v.): "Sırat Köprüsü'nün yanında durup: 'Allah'ım! Ümmetimi esen kıl' dediğimde Beni mülakat et."
Hz. Fâtıma (a.s.): "Orada da ziyaret edemezsem, nasıl?"
Hz. Peygamber (s.a.v.): "Terazinin yanında; 'Allah'ım! Ümmetimi esen kıl' dediğim zaman Beni mülakat et."
Hz. Fâtıma (a.s.): "Orada da mülakat etmek mümkün olmazsa, nasıl?"
Hz. Peygamber (s.a.v.): "Beni, cehennemin yanında onun alevini ve kıvılcımlarını ümmetimden uzaklaştırdığım zaman mülakat et."
Hz. Fâtıma (a.s.) bu haberden çok sevindi ve hoşnut oldu. Allah'ın selamı O'na, Babasına (s.a.v.), Eşine ve Evlatlarına olsun."
Hz. Fatıma'nın duasının kabul olması
İki eli, iki ayağı kesilmiş ve her iki gözü de çıkmış olan bir adam; "Allah'ım beni ateşten koru" diye feryat ediyordu.
Bir şahıs ona; "Senin için bir ceza kalmadığı halde yine de Allah'ın seni ateşten korumasını mı istiyorsun?" dediğinde o adam şöyle dedi: "Ben, Kerbela'da idim. İmam Hüseyin (a.s.) öldürüldüğünde, O'nun üzerinde değerli bir şalvar ve kuşağın olduğunu gördüm, bütün elbiseleri yağmalanmıştı, sadece üzerinde bir şalvar kalmıştı.
Hüseyin (a.s.)'ın bedenine doğru yaklaştım, o kuşağı açmak istediğimde, elini kaldırıp onun üzerine koydu! Elini kenara itemedim, bu yüzden elini kestim.
Yine o kuşağı açmak istediğimde bu defa sol elini o kuşağın üzerine koydu! Her ne yaptımsa elini onun üzerinden kaldıramadım. Bundan dolayı sol elini de kestim.
Yine de o kuşağı açmak istedim, bu anda zelzelenin korkunç sesini duydum! Korkarak kenara çekildim, geceleyin şehitlerin parça parça olan bedenlerinin yanında yattım.
Uyku âleminde Hz. Muhammed'in (s.a.v.), Hz. Ali (a.s.) ve Hz. Fâtıma (a.s.) ile gelip, İmam Hüseyin'i (a.s.) öptüğünü gördüm.
Hz. Peygamber (s.a.v.), 'Oğlum, Seni öldürdüler mi? Allah da Seni bu hale sokanları öldürsün!' buyurdu.
İmam Hüseyin (a.s.), 'Beni Şimr öldürdü, burada yatan bu şahıs da benim ellerimi kesti' dedi.
Fâtıma (a.s.) da bana bakıp şöyle dedi: 'Allah el ve ayaklarını kessin, gözlerini çıkarsın ve seni ateşe soksun.'
Uykudan uyandım, el ve ayaklarımın kesildiğini ve kör olduğumu anladım. Fâtıma'nın (a.s.) üç duası da kabul olmuştur ama dördüncüsü (ateşe atılmak) halen duruyor. İşte bundan dolayı; 'Allah'ım, beni ateşten koru' diye dua ediyorum." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.