Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın 'Hz. Fâtıma' eserinde, Fedek'in Hz. Fatıma'ya verilmesi hususunda şu bilgilere yer veriliyor:
"Akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver" (İsra, 26) ayeti nâzil olunca, Peygamber Fâtıma'yı yanına çağırdı ve O'na Fedek'i hediye etti. (Mecmeu'l-Beyan, c. 3, s. 411; Şerh-i İbn-i Ebi'l-Hadid, c. 16, s. 268; Ed-Durrü'l-Mensur, c. 4, s. 177; Celaluddin Suyûtî, tefsirinin 4. cildinde).
Bu ayetin Hz. Fâtıma ve O'nun evlatları hakkında nâzil olduğu konusunda bütün alimler hemfikirdirler. Peygamber yaşadığı müddetçe Fedek Hz. Fâtıma'nın elindeydi. Kendisi kiraya veriyor, kirasını üç taksitle alıyordu. Aldığı bu kiradan Kendisine, evlatlarına bir gece yetecek kadarını ayırıyor, bir bölümünü Haşimoğulları'nın fakirlerine dağıtıyor, geri kalanını ise diğer yoksullar arasında bölüştürüyordu. (Peşaver Geceleri, s. 434).
Fedek oldukça gelir getiren bir bölgeydi. Kutbeddin Ravendi bu konuda şöyle yazıyor: "Peygamber Fedek'i 24 bin dinara kiraladı. Bazı hadislerde bu rakam 70 bin dinar olarak nakledilmiştir. Bu ihtilaf, Fedek'in her yılki gelirinin birbirinden farklı olmasındandır. Muaviye halife olduğunda Fedek'i üç kişi arasında paylaştırdı. O, Fedek'in üçte birini Mervan bin Hakem'e, üçte birini Amr b. Osman'a, üçte birini de oğlu Yezid'e vermişti. Mervan, hilafete geçtiği vakit buranın tamamına el koydu." (Ravendî, c. 16, s. 216).
Fedek'in, Medine dağlarının eteklerinden Seyf'ul Bahr'a kadar uzanan bölgede dağınık 7 köyü vardı. Tarıma elverişli ve hurmalıklarla dolu bir bölge idi. Buranın sahipleri Peygamberle yaptıkları antlaşma neticesinde Fedek'in yarısını Resûlullah'a bağışlamıştı. Allah Resulü de bu verimli bölgeyi kızına vermişti. (Yakut Hımvî, Futuhü'l-Buldan, c. 6, s. 78; Nehcü'l-Belağa Şerhi, c. 4, s. 78; Taberî, Tarih-i Kebir; Belazurî, Tarih kitabı).
Netice olarak tarihî kayıtlarda geçen çok sayıda delil göstermektedir ki, Resûlullah sağlığında Fedek'i Hz. Fâtıma'ya vermiştir.
İslam hukukunda mallar iki kısma ayrılıyordu:
Şahsa ait özel mallar: Peygamberimizin (s.a.v.) şahsına ait mallar, ki bu mallar O'nun vefatıyla İslamî miras kanunlarına göre mirasçılarına geçmekte idi. Yani, miras ayetlerinde Peygamberin (s.a.v.) mirasçıları ile diğer şahısların mirasçıları arasında bir fark söz konusu değildir.
Peygamberin (s.a.v.) devlet başkanı olarak yönettiği devletin malları, devlete ait mallar: İslam devletine ait olan mallar ve emlak. Resul-i Ekrem (s.a.v.) bu gelirleri İslam devleti ve Müslümanlar için harcardı ve bazen bu malları sahabeler arasında taksim ederdi, bu malları bağışlardı. İslam tarihinde bu tür arazilerden faydalanan sahabelere örnek olarak; Ali (a.s.), Ebu Bekir, Abdurrahman ibn-i Afv, Muhacirler'den Bilal, Ebu Dücane, Sehl ibn-i Hanif ve Ensar'dan olan Haris ibn-i Semme verilebilir.
(devam edecek…)
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020