Hz. Zeyneb’in vefakâr üvey annesi
Hz. Fâtıma’nın vefatından sona Hz. Ali, Arap soyunu tanımada ünlü olan kardeşi Akil’le istişarede bulundu. Ondan, asil bir aileden gelen, cesur ve savaşçı evlatlar doğurabilecek bir eş bulması konusunda görüştü
26.08.2024 18:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Fâtıma'nın vefatından sona Hz. Ali, Arap soyunu tanımada ünlü olan kardeşi Akil'le istişarede bulundu. Ondan, asil bir aileden gelen, cesur ve savaşçı evlatlar doğurabilecek bir eş bulması konusunda görüştü.
Akil, Hz. Ali'ye Fâtıma binti Hizzam el-Kilabî'yi önerdi. Ve şöyle dedi: "Araplar arasında Ben-i Hâşim'den sonra Ben-i Kilab kabilesinden daha cesur erkekler görülmemiştir."
Böylece Hz. Ali, Fâtıma binti Hizzam'la evlendi.
Bu evlilikten Abbas, Abdullah, Ca'fer ve Osman adlı dört çocuk dünyaya geldi. Bundan dolayı Fâtıma'ya Ümmü'l-Benin (Oğullar Anası) denmiştir.
Bu çocuklar cesaret ve kahramanlıkları ile meşhurlardı. Dördü de Kerbela'da Hz. Hüseyin'in yanında şehid oldular. Şehit olduklarında Alemdar Abbas 34 yaşında, Abdullah 25 yaşında, Osman 21 yaşında, Ca'fer ise 19 yaşındaydı.
Abbas, Ebu'l-Fazl olarak bilinen Hz. Hüseyin'in Kerbela'daki sancaktarı Alemdar Abbas'tır.
Evlendikten bir süre sonra Fâtıma b. Hizzam, Hz. Ali'den kendisine Fâtıma diye seslenmemesini ister. Gerekçe olarak Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve Hz. Zeyneb'in, annelerini hatırlayarak üzülebileceklerini söyler.
Ümmü'l-Benin, Ehl-i Beyt evlatlarına kendi evladı gibi sahip çıkmış ve onları her şeyden çok sevmiştir. Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve Hz. Zeyneb onun elinde büyümüşlerdir.
Ümmü'l-Benin, Kerbela'da bulunmamıştır. Kerbela esirleri Medine'ye vardığında oğullarının dördününde şehid olduğu haberini veren kişiye şöyle demiştir:
"Hüseyin'e ne oldu? Bana O'ndan haber ver!"
İmam Hüseyin'in de şehit olduğunu öğrenince, "Keşke oğullarım ve yeryüzündeki her şey Hüseyin'e feda olsaydı da O yaşıyor olsaydı" demiştir.
Muhammed Rıza Yektaî, "Ümmü'l-Benin" adlı eserinde şöyle yazar:
"Kerbela dönüşünde kafile Medine'ye gelince İmam Zeynelâbidin yanında bulunan adamı Beşir'e, 'Ey Beşir! Medine'ye gir ve Hüseyin'in şehadet olayını herkese haber ver' dedi.
Beşir atına binerek Medine'ye giriyor, Mescid-i Nebi yolunda Ümmü'l-Benin'le karşılaşıyor.
Ümmü'l-Benin, Beşir'e soruyor: 'Kerbela'dan ne haber var?'
Beşir, 'Allah sabır versin sana, Abbas öldürüldü' deyince, Ümmü'l-Benin yine soruyor: 'Kerbela'dan ne haber var?'
Beşir bu kez, 'Allah sana sabır versin Abdullah da şehid oldu' diyor.
Ümmü'l-Benin tekrar soruyor: 'Kerbela'dan haber var mı?'
Beşir, 'Ca'fer de şehid oldu' diyor.
Ümmü'l-Benin ısrarla yine soruyor: 'Beşir Kerbela'dan bir haber var mı diye soruyorum sana!'
Beşir, 'Osman da şehid oldu' deyince. Ümmü'l-Benin bu kez yüksek sesle bağırıyor:
'Benim evlatlarım ve gökyüzünün altındaki her şey Hüseyin'e feda olsun! Hüseyin'den bir haber var mı?'
Hüseyin'in şehid olduğunu öğrenince, 'İşte şimdi kalbimi parçaladın' diyor."
Bâkır Şerif Kureyşî, "Raidu'l-Keramet:Abbas bin Ali" adlı kitabında Hz. Ümmü'l-Benin için şöyle yazmaktadır:
"Tarihte bu pâk kadın; Ümmü'l-Benin dışında bir kadının üvey çocuklarını kendi çocuklarına tercih ettiği ve onlara hâlisane bir şekilde muhabbet beslediği görülmemiştir."
Hz. Zeyneb, Medine'ye döndükten sonra Ümmü'l-Benin'i görmeye gitti ve ona kayıplarından dolayı başsağlığı diledi.
Bu mübarek kadın, oğulları şehit olduktan sonra her gün torununu (Hz. Abbas'ın oğlu Ubeydullah'ı) yanına alır Baki kabristanına gider ve orada kendisine ait acılı şiirleri dertli bir şekilde okurdu. Medine ahalisi etrafına toplanır onunla birlikte ağıt yakarlardı.
Hatta bazı rivâyetlerde Mervan b. Hakem'in de ona eşlik ederek ağladığı yazılıdır. (Mervan b. Hakem Emevîlerin ileri gelenlerindendi).
Ümmü'l-Benin, oğlu Abbas için şöyle ağıt yakardı:
"Ey Abbas'ı gören kişi! Abbas düşmana saldırıyordu.
Haydar'ın evlatları onun arkasında idiler.
Diyorlar ki; oğlumun kolları kopmuş, eğer elinde kılıcı olsaydı kimse ona yaklaşamazdı."
Ümmü'l-Benin bilgili, edip ve şair bir hanım idi. Aynı zamanda son derece takva sahibi ve ibadet ehliydi.
Ümmü'l-Benin, Ehl-i Beyt ailesine büyük bir sevgi ve muhabbetle bağlı idi. Ehl-i Beyt de onu çok sever ve sayardı. Bayramlarda onun yanına gider, saygı ve hürmetlerini gösterirlerdi. Hz. Zeyneb her zaman kendisini ziyarete giderdi.
Ümmü'l-Benin, Hicret'in 64. senesinde Medine'de vefat etmiştir. Kabri Baki mezarlığındadır.
Hz. Zeyneb'in diğer üvey anneleri
Hz. Zeyneb'in diğer üvey annelerinin isimleri şöyledir:
Leyla binti Mesud, Esma binti Umeys, Sehba binti Rebii, Ca'fer Hanefî'nin kızı Havle, Ümmü Said binti Urve, Amr el-Kays'ın kızı Fahbah, Ebu'l-As b. Rebi'nin kızı Emame." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Zeynep ve Hz. Masume eserinden)
Akil, Hz. Ali'ye Fâtıma binti Hizzam el-Kilabî'yi önerdi. Ve şöyle dedi: "Araplar arasında Ben-i Hâşim'den sonra Ben-i Kilab kabilesinden daha cesur erkekler görülmemiştir."
Böylece Hz. Ali, Fâtıma binti Hizzam'la evlendi.
Bu evlilikten Abbas, Abdullah, Ca'fer ve Osman adlı dört çocuk dünyaya geldi. Bundan dolayı Fâtıma'ya Ümmü'l-Benin (Oğullar Anası) denmiştir.
Bu çocuklar cesaret ve kahramanlıkları ile meşhurlardı. Dördü de Kerbela'da Hz. Hüseyin'in yanında şehid oldular. Şehit olduklarında Alemdar Abbas 34 yaşında, Abdullah 25 yaşında, Osman 21 yaşında, Ca'fer ise 19 yaşındaydı.
Abbas, Ebu'l-Fazl olarak bilinen Hz. Hüseyin'in Kerbela'daki sancaktarı Alemdar Abbas'tır.
Evlendikten bir süre sonra Fâtıma b. Hizzam, Hz. Ali'den kendisine Fâtıma diye seslenmemesini ister. Gerekçe olarak Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve Hz. Zeyneb'in, annelerini hatırlayarak üzülebileceklerini söyler.
Ümmü'l-Benin, Ehl-i Beyt evlatlarına kendi evladı gibi sahip çıkmış ve onları her şeyden çok sevmiştir. Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve Hz. Zeyneb onun elinde büyümüşlerdir.
Ümmü'l-Benin, Kerbela'da bulunmamıştır. Kerbela esirleri Medine'ye vardığında oğullarının dördününde şehid olduğu haberini veren kişiye şöyle demiştir:
"Hüseyin'e ne oldu? Bana O'ndan haber ver!"
İmam Hüseyin'in de şehit olduğunu öğrenince, "Keşke oğullarım ve yeryüzündeki her şey Hüseyin'e feda olsaydı da O yaşıyor olsaydı" demiştir.
Muhammed Rıza Yektaî, "Ümmü'l-Benin" adlı eserinde şöyle yazar:
"Kerbela dönüşünde kafile Medine'ye gelince İmam Zeynelâbidin yanında bulunan adamı Beşir'e, 'Ey Beşir! Medine'ye gir ve Hüseyin'in şehadet olayını herkese haber ver' dedi.
Beşir atına binerek Medine'ye giriyor, Mescid-i Nebi yolunda Ümmü'l-Benin'le karşılaşıyor.
Ümmü'l-Benin, Beşir'e soruyor: 'Kerbela'dan ne haber var?'
Beşir, 'Allah sabır versin sana, Abbas öldürüldü' deyince, Ümmü'l-Benin yine soruyor: 'Kerbela'dan ne haber var?'
Beşir bu kez, 'Allah sana sabır versin Abdullah da şehid oldu' diyor.
Ümmü'l-Benin tekrar soruyor: 'Kerbela'dan haber var mı?'
Beşir, 'Ca'fer de şehid oldu' diyor.
Ümmü'l-Benin ısrarla yine soruyor: 'Beşir Kerbela'dan bir haber var mı diye soruyorum sana!'
Beşir, 'Osman da şehid oldu' deyince. Ümmü'l-Benin bu kez yüksek sesle bağırıyor:
'Benim evlatlarım ve gökyüzünün altındaki her şey Hüseyin'e feda olsun! Hüseyin'den bir haber var mı?'
Hüseyin'in şehid olduğunu öğrenince, 'İşte şimdi kalbimi parçaladın' diyor."
Bâkır Şerif Kureyşî, "Raidu'l-Keramet:Abbas bin Ali" adlı kitabında Hz. Ümmü'l-Benin için şöyle yazmaktadır:
"Tarihte bu pâk kadın; Ümmü'l-Benin dışında bir kadının üvey çocuklarını kendi çocuklarına tercih ettiği ve onlara hâlisane bir şekilde muhabbet beslediği görülmemiştir."
Hz. Zeyneb, Medine'ye döndükten sonra Ümmü'l-Benin'i görmeye gitti ve ona kayıplarından dolayı başsağlığı diledi.
Bu mübarek kadın, oğulları şehit olduktan sonra her gün torununu (Hz. Abbas'ın oğlu Ubeydullah'ı) yanına alır Baki kabristanına gider ve orada kendisine ait acılı şiirleri dertli bir şekilde okurdu. Medine ahalisi etrafına toplanır onunla birlikte ağıt yakarlardı.
Hatta bazı rivâyetlerde Mervan b. Hakem'in de ona eşlik ederek ağladığı yazılıdır. (Mervan b. Hakem Emevîlerin ileri gelenlerindendi).
Ümmü'l-Benin, oğlu Abbas için şöyle ağıt yakardı:
"Ey Abbas'ı gören kişi! Abbas düşmana saldırıyordu.
Haydar'ın evlatları onun arkasında idiler.
Diyorlar ki; oğlumun kolları kopmuş, eğer elinde kılıcı olsaydı kimse ona yaklaşamazdı."
Ümmü'l-Benin bilgili, edip ve şair bir hanım idi. Aynı zamanda son derece takva sahibi ve ibadet ehliydi.
Ümmü'l-Benin, Ehl-i Beyt ailesine büyük bir sevgi ve muhabbetle bağlı idi. Ehl-i Beyt de onu çok sever ve sayardı. Bayramlarda onun yanına gider, saygı ve hürmetlerini gösterirlerdi. Hz. Zeyneb her zaman kendisini ziyarete giderdi.
Ümmü'l-Benin, Hicret'in 64. senesinde Medine'de vefat etmiştir. Kabri Baki mezarlığındadır.
Hz. Zeyneb'in diğer üvey anneleri
Hz. Zeyneb'in diğer üvey annelerinin isimleri şöyledir:
Leyla binti Mesud, Esma binti Umeys, Sehba binti Rebii, Ca'fer Hanefî'nin kızı Havle, Ümmü Said binti Urve, Amr el-Kays'ın kızı Fahbah, Ebu'l-As b. Rebi'nin kızı Emame." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Zeynep ve Hz. Masume eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.