Bütün hayatlarını dini kavramlar üzerinden Cumhuriyet dönemini eleştirmek, karalamak üzere yüzlerce kitap, binlerce makale yazan yandaş kalemler bile son 18 yıldaki yaşananları, 'millet, bize bakarak İslam'dan soğudu' şeklinde itirafta bulunuyorlar.
Örneklere hiç gerek yok. Toplumun hali ortada. Ahrete, Peygambere inanmıyorum diyenlerin oranı %30'ları geçmiş. "%99'u Müslüman" tabiri tarih olmuş, deizm patlaması yaşayan bir toplum var ortada.
Ve de 18 yıldır her türlü kararı alma kabiliyetinde olan ve her istediği kararı alan, kanunu çıkaran bir iktidar var.
Bu iktidar, 'biz, ne yaptık da bu toplum, bu millet bu hale geldi' sorusunu sormak yerine hala İslam üzerinden görünürde CHP, arka planda ise Atatürk'ü hedef alma gayretindeler.
Sormak istiyorum; Derdiniz Allah'ın rızası, İslam dininin bekası mı? Evet, diyorsanız bu milletin hali nedir! Türkiye'nin, Ortadoğu'nun bu acziyeti, bâtıla teslimiyeti nedir?
Yok, derdiniz siyaset ise bu milletin dinini, kitabını neden istismar ediyorsunuz?
Hayır! Biz, dinin, kitabın hükümlerini milletimize anlatarak, ayıktırmak istiyoruz, diyorsanız o din, kitap; kişi ve anlayışlara göre hüküm ve şekil mi değiştiriyor, diye soruyorum.
Son üç ayda yaşadığımız üç olaydan örnek vereyim.
Tarih 15 Eylül 2020. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İlhami Güler, Yüce Allah'ın, Kur'an'da tertemiz kıldığı Ehl-i Beyt'e laf attı. Peygamberimizin (s.a.a.v) "Cennet gençlerinin efendisi" dediği, Fatıma Anamın gülü, gözümüzün nuru İmam Hasan (a.s) Efendimize müstehcen ifadelerle hakaret etti.
Üç hafta önce tarih 2 Aralık 2020. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Mustafa Öztürk, Kur'an-ı Kerim'i hedef aldı.
"Bu Kur'an, Allah'ın kitabı olamaz' dedi. Kendince ayetlerden örnekler vererek, "Bu Allah'ın dili olabilir mi?" diye sorarak şeytanı bile hayrete düşüren cümleler kurdu.
Hani minarelerden 'cav bella' çalınmış, cumhurbaşkanından, bakanlardan, sözcülerden, vekillerden, medyasına kadar günlerce gündem olmuştu!
İşte bu küfür mantığı, küfür söylemleri, 'cav bella'yı geçtim hiç gündem olmadı. Cav bella'ya tepki gösterenlerin hiç birisi bu itikat suikastlarına ses çıkartmadı.
Bu sessizler güruhu, Şeb-i Arus günlerinde bir anda patladı. Atılan manşetlere, yazılan yazılara, yapılan yorumlara baktım. Aman Allah'ım!
Konu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 17 Aralık'ta Mevlana'nın ölüm yıl dönümünde düzenlediği Şeb-i Arus töreni. Törende Kur'an-ı Kerim tilaveti, Ezan ve Naat-ı Şerif Türkçe olarak okunuyor.
İki gün sonra herkesin çok iyi tanıdığı, son dönemde kapağı Saray'a atan tarihçi Murat Bardakçı, bu tören ile ilgili uzun uzun yazıyor ve yazısını; "Kur'an'ı önceki gün Türkçe okutan İBB'ye şimdi çok önemli bir başka iş düşüyor: İstiklâl Mahkemeleri'ni tekrar kurmak" cümleleriyle içindeki zehri döküyor.
Ardından İletişim Başkanı Fahrettin Altun aynı mantığı biraz daha İslami söylemlerle makyajlayarak milletin önüne attı.
Altun'a göre Türkiye geçmişte çok badire yaşamış, inanç hürriyeti kısıtlanmış ve kendileri büyük bir mücadele ile Türkiye'yi yeniden hoşgörü ve demokrasi diyarına dönüştürmüşler!
Başka? İBB bu organizasyonu ile Kur'an'ı Azim'e ve Hz. Mevlana'ya büyük bir saygısızlık yapmış, acı hatıraları canlandırmış.
Burasını iyi okuyun!
"İlahî kelamı nüzûluna aykırı bir biçimde, özünden koparırcasına, sözde semâ gösterisi eşliğinde Türkçe okumak "hoşgörü" kelimesiyle ifade edilecek bir olay değildir. Hoşgörü, her inancı özü ve şekli itibarıyla olduğu gibi kabul etmek ve saygı duymaktır.
İslâm, özü ve şekliyle bir bütündür. İslâm'ın kaideleri "hoşgörü" kelimesi altında içi boşaltılacak değerler değildir. Bu saygısızlığa sessiz kalamayız. Bu saygısızlığın hangi hesaplarla yapıldığını çok iyi biliyoruz.
Despotik, baskıcı, yasakçı ve her türlü değerin silindiği karanlık geçmişlerini özleyenlere açıkça söylüyoruz; Türkiye, ne pahasına olursa olsun özlemini çektiğiniz o karanlık günlere hiçbir zaman dönmeyecektir."
İşin fıkhı, itikadî boyutunu, AKP'nin 18 yıldır İslam ve Kur'an'a rağmen çıkardığı kanunları bir kenara koyalım.
Hesap gününü merak ediyorum! O gün Yüce Allah'ın (c.c), 'Benim Kitabıma hakaret edildiği, yok sayıldığı gün, İBB'ye gösterdiğiniz tepkiyi neden göstermediniz' sorusuna ne cevap verilecekler?
İmam Hasan (a.s); 'Bana alenen hakaret edilirken siz, neden sustunuz' diye sorsa, ne cevap verecekler merak ediyorum!
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024