Türk Milletini izliyorum, dinliyorum! Hür irâdem, dikkatini çeken yerlere bakıyor ve aklımla vicdânım, haklı-haksız tefrîkinde! Giriş, korkaklara-ürkeklere iddiâlı gelebilir, gelsin!
Akıllı olduklarını zannederek başkalarının kendileri yerine de düşünmesini bekleyen fikir tembeli kurnazlara, vicdân elbette çok ağır bir yüktür! Yalnızlıktan korkup kalabalıkları oluşturanlar, bu ithâmımızdan da muaftırlar! Çünkü zavallılardır onlar!
Birileri bir şey yapacak, onlar izleyecekler! Söyleyenleri ve söylenenleri dinleyecekler, hangi tarafın kalabalığı veya sesi fazlaysa o tarafta yer alacaklar ve bu akıllılık olacak!
Hadi be! Kurnaz, eyyâmcı, korkak tembeller! Hadi be!
Bu kurnaz korkaklara göre; Yedi Düvel'e karşı sadece îman ve Tekbîr'le karşı durarak bile-bile şehâdete atılmanın adı, -kibârlık diye- "Emre itaat"tir, kaçıp saklanmanın adını da dîni maske ederek "Hicret" koyarlar bunlar!
Irak'ta bir milyondan fazla müslümanı katleden, yüz binlerce kadına-kıza tecâvüz eden Haçlı askerlerine duâ eden bu işbirlikçilere göre milliyetçilik te neymiş? "Milletim nev-i beşer, vatanım rûy-i zemîn" demek varken neymiş vatanperverlik? Hürriyet de neyin nesiymiş?
ABD ve AB dikteleriyle "Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi Eş Başkanı" vasıtasıyla başlatılan "PKK Açılımı"nın önündeki engelleri kaldırmak için dayatılan referanduma; "Mezardan ölüleri bile çıkarın!" fetvâsıyla destek veren Pensilvanyalı Ilımlı dinli Vâiz'in diyalog safsatalarına karşı; "Küfrün karşısında susmak dilsiz şeytanlıktır" öğretisi de neymiş!
"Acze düşüp elleriyle cizyelerini verinceye kadar savaşın" (Tevbe-29) Allah emrine rağmen Dinler Arası Diyalogu, ağlayarak pazarlayan bu yeni dinli Vâiz; "Allah'tan başkasına ibâdet yapmayalım. Allah'a kul olan başkasına kul olmaktan kurtulur. İşte gelin, sizinle bu mevzu üzerinde birleşip bütünleşelim. Kur'an devamla; 'Allah'ı bırakıp da bazılarımız bazılarımızı Rab edinmesin' diyor. Dikkat edin, bu mesajda Muhammedün Rasûlullah yok!" (Hoşgörü Ve Diyalog İklimi - s. 241) fetvâsını veren lâdînî adamdır, biliyor musunuz?
Mütedeyyin Müslüman Türk'ü; Allah ve Peygamber ile aldatmak görevi Vatikan'dan verilmiş biri ve onun taraftarlarının Haçlı emriyle saldırdığı bir Türk Milleti, Türk Milliyetçisi Atatürk ve Türk Milliyetçiliği var!
Allah şahîdimdir, tek başıma da kalsam Türk'üm! Türk Milliyetçisiyim! Ki; Millî Kahramanlarımızı Anma Programları ve Ehl-i Beyt Sempozyumları ile yalnız olmadığımızı hatta millî rûhun, bendini çiğneyip aşmak üzere olduğunu görüyoruz hamd olsun...
Ben; "Ben devlete devlet demem, devlet benim olmayınca!" inancında bir Türk'üm! İzninizle bu cümledeki "Ben"i tanıtayım:
Fertlerin aile, ailelerin sülâle, sülâlelerin aşîret, aşîretlerin kabîle, kabîlelerin halk olmasından sonra; hâkim bir erkin halkları birleştirmesiyle oluşan ve Millet denilen olgudur "Ben"...
Halkların birleştirilmesiyle oluşan milletin, örgütlemiş hâli olan Devlet'tir bu "Ben"...
Bu "Ben"; milletin ordusu, ordunun milletidir! Velhâsıl Ordu Millettir bu "Ben"...
Dolayısıyla milletiyle benzeşmeyen devlet, millî değildir, Bizim değildir! Millî olmayan yönetimin adı despottur, zâlimdir, faşisttir, komünisttir, emperyalisttir velhâsıl milletin ve milletten olmayan, millete rağmen başka bir şeydir!
Özetle devlet olmanın olmazsa olmazı, önce millet olmaktır. Millet olmadan, milletliği koruyamadan yönetimde olmanın adı, en açık tarifi ile -Irak'taki gibi- işgâlcilerin atadığı işbirlikçidir!...
Halkçılık, halklara özgürlük diye diye icat edilen terör belâsını bitirmek için millet ile değil İmralı'daki bebek katili câni ile veya Irak'taki Haçlı kuklalarıyla görüşmek ya aptal derecede salaklıktır yada Haçlı'ya teslîmiyettir ki hiçbir millî devlet yapmaz, hele Türk Devleti asla!
Otuz yıl terör ve teröristle mücâdele eden, görevlerini başarıyla yaptıkları için Üstün Hizmet Madalyalı kahraman millet evlâtlarını, derdest edeceksin!
ABD'nin Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi'ne karşı çıktıkları için Genelkurmay Başkanı'nı "silahlı terör örgütü kurmak"la suçlatacaksın! BOP Eş Başkanı Genel başkanlı, dinci bir parti eliyle cezaevine tıktırıp önce; "Ergenekon'un savcısıyım" diyecek sonra, uzun süreli tutukluluğa -güya- itiraz edeceksin! Böyle bir devlet var mı?
Savcılığını Başbakanın yaptığı uyduruk bir davada teröristlikle suçlanan Paşaları; aynı başbakanın savunmasının mantığı, inandırıcılığı var mı?
Kurunun oduna hangi yaşları yakmaya hazırlandıklarını, millet bilmiyor mu, görmüyor mu?
II. Kuvay-ı Milliye Hareketi'nin ülkeyi karış karış karış dolaşarak îkâz ve irşâd ettiği Türk Milletindeki uyanış da görülmüyor mu?
Yedi Düvel adlı ve devrin işbirlikçi yöneticileri tarafından Düvel-i Muazzâma diye iltifât edilen Haçlı işgalcileri kovup parçalanıp paylaşılmış imparatorluk molozlarından Millî bir devlet çıkarmış, cumhuriyet ilan edip "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" diyerek yönetimi millete devretmiş Millî Kahramanların devâmı II. Kuvay-ı Milliyeciler'i gerçekten görmüyorlarsa kördürler ve körün kaybolması da ayıp değildir!
II. Kuvay-ı Milliyeciler, Haçlı labirentinde kaybolmuş bu körleri de kurtaracaklarını söylüyorlar biliyor musunuz? Suçlu hesâbını Millî Yargıya verecek, suçunun bedelini ödeyecek ama mürâilere, takıyyecilere, Allah ile aldatanlara inanan mazlûmlar da muhabbet ile kucaklanacaklar! Gazi Antep'te Milli Kahramanlarımızı Anma Programı'nda Prof. Dr. Haydar Baş, milletin ma'zûr kusurlularına da sînelerinin açık olduğunu söyledi!
II. Kuvay-ı Milliye Hareketi, dosta-düşmana bir daha gösterdi ki Türk Milleti devletli millettir, milletli devlet değil!
Bu millî seslenişlere kulak vermek, -yemînle söylüyorum- menfaat icâbıdır vesselâm.
"BEN BİR TÜRK'ÜM. DÎNİM, CİNSİM ULUDUR."
Akıllı olduklarını zannederek başkalarının kendileri yerine de düşünmesini bekleyen fikir tembeli kurnazlara, vicdân elbette çok ağır bir yüktür! Yalnızlıktan korkup kalabalıkları oluşturanlar, bu ithâmımızdan da muaftırlar! Çünkü zavallılardır onlar!
Birileri bir şey yapacak, onlar izleyecekler! Söyleyenleri ve söylenenleri dinleyecekler, hangi tarafın kalabalığı veya sesi fazlaysa o tarafta yer alacaklar ve bu akıllılık olacak!
Hadi be! Kurnaz, eyyâmcı, korkak tembeller! Hadi be!
Bu kurnaz korkaklara göre; Yedi Düvel'e karşı sadece îman ve Tekbîr'le karşı durarak bile-bile şehâdete atılmanın adı, -kibârlık diye- "Emre itaat"tir, kaçıp saklanmanın adını da dîni maske ederek "Hicret" koyarlar bunlar!
Irak'ta bir milyondan fazla müslümanı katleden, yüz binlerce kadına-kıza tecâvüz eden Haçlı askerlerine duâ eden bu işbirlikçilere göre milliyetçilik te neymiş? "Milletim nev-i beşer, vatanım rûy-i zemîn" demek varken neymiş vatanperverlik? Hürriyet de neyin nesiymiş?
ABD ve AB dikteleriyle "Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi Eş Başkanı" vasıtasıyla başlatılan "PKK Açılımı"nın önündeki engelleri kaldırmak için dayatılan referanduma; "Mezardan ölüleri bile çıkarın!" fetvâsıyla destek veren Pensilvanyalı Ilımlı dinli Vâiz'in diyalog safsatalarına karşı; "Küfrün karşısında susmak dilsiz şeytanlıktır" öğretisi de neymiş!
"Acze düşüp elleriyle cizyelerini verinceye kadar savaşın" (Tevbe-29) Allah emrine rağmen Dinler Arası Diyalogu, ağlayarak pazarlayan bu yeni dinli Vâiz; "Allah'tan başkasına ibâdet yapmayalım. Allah'a kul olan başkasına kul olmaktan kurtulur. İşte gelin, sizinle bu mevzu üzerinde birleşip bütünleşelim. Kur'an devamla; 'Allah'ı bırakıp da bazılarımız bazılarımızı Rab edinmesin' diyor. Dikkat edin, bu mesajda Muhammedün Rasûlullah yok!" (Hoşgörü Ve Diyalog İklimi - s. 241) fetvâsını veren lâdînî adamdır, biliyor musunuz?
Mütedeyyin Müslüman Türk'ü; Allah ve Peygamber ile aldatmak görevi Vatikan'dan verilmiş biri ve onun taraftarlarının Haçlı emriyle saldırdığı bir Türk Milleti, Türk Milliyetçisi Atatürk ve Türk Milliyetçiliği var!
Allah şahîdimdir, tek başıma da kalsam Türk'üm! Türk Milliyetçisiyim! Ki; Millî Kahramanlarımızı Anma Programları ve Ehl-i Beyt Sempozyumları ile yalnız olmadığımızı hatta millî rûhun, bendini çiğneyip aşmak üzere olduğunu görüyoruz hamd olsun...
Ben; "Ben devlete devlet demem, devlet benim olmayınca!" inancında bir Türk'üm! İzninizle bu cümledeki "Ben"i tanıtayım:
Fertlerin aile, ailelerin sülâle, sülâlelerin aşîret, aşîretlerin kabîle, kabîlelerin halk olmasından sonra; hâkim bir erkin halkları birleştirmesiyle oluşan ve Millet denilen olgudur "Ben"...
Halkların birleştirilmesiyle oluşan milletin, örgütlemiş hâli olan Devlet'tir bu "Ben"...
Bu "Ben"; milletin ordusu, ordunun milletidir! Velhâsıl Ordu Millettir bu "Ben"...
Dolayısıyla milletiyle benzeşmeyen devlet, millî değildir, Bizim değildir! Millî olmayan yönetimin adı despottur, zâlimdir, faşisttir, komünisttir, emperyalisttir velhâsıl milletin ve milletten olmayan, millete rağmen başka bir şeydir!
Özetle devlet olmanın olmazsa olmazı, önce millet olmaktır. Millet olmadan, milletliği koruyamadan yönetimde olmanın adı, en açık tarifi ile -Irak'taki gibi- işgâlcilerin atadığı işbirlikçidir!...
Halkçılık, halklara özgürlük diye diye icat edilen terör belâsını bitirmek için millet ile değil İmralı'daki bebek katili câni ile veya Irak'taki Haçlı kuklalarıyla görüşmek ya aptal derecede salaklıktır yada Haçlı'ya teslîmiyettir ki hiçbir millî devlet yapmaz, hele Türk Devleti asla!
Otuz yıl terör ve teröristle mücâdele eden, görevlerini başarıyla yaptıkları için Üstün Hizmet Madalyalı kahraman millet evlâtlarını, derdest edeceksin!
ABD'nin Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi'ne karşı çıktıkları için Genelkurmay Başkanı'nı "silahlı terör örgütü kurmak"la suçlatacaksın! BOP Eş Başkanı Genel başkanlı, dinci bir parti eliyle cezaevine tıktırıp önce; "Ergenekon'un savcısıyım" diyecek sonra, uzun süreli tutukluluğa -güya- itiraz edeceksin! Böyle bir devlet var mı?
Savcılığını Başbakanın yaptığı uyduruk bir davada teröristlikle suçlanan Paşaları; aynı başbakanın savunmasının mantığı, inandırıcılığı var mı?
Kurunun oduna hangi yaşları yakmaya hazırlandıklarını, millet bilmiyor mu, görmüyor mu?
II. Kuvay-ı Milliye Hareketi'nin ülkeyi karış karış karış dolaşarak îkâz ve irşâd ettiği Türk Milletindeki uyanış da görülmüyor mu?
Yedi Düvel adlı ve devrin işbirlikçi yöneticileri tarafından Düvel-i Muazzâma diye iltifât edilen Haçlı işgalcileri kovup parçalanıp paylaşılmış imparatorluk molozlarından Millî bir devlet çıkarmış, cumhuriyet ilan edip "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" diyerek yönetimi millete devretmiş Millî Kahramanların devâmı II. Kuvay-ı Milliyeciler'i gerçekten görmüyorlarsa kördürler ve körün kaybolması da ayıp değildir!
II. Kuvay-ı Milliyeciler, Haçlı labirentinde kaybolmuş bu körleri de kurtaracaklarını söylüyorlar biliyor musunuz? Suçlu hesâbını Millî Yargıya verecek, suçunun bedelini ödeyecek ama mürâilere, takıyyecilere, Allah ile aldatanlara inanan mazlûmlar da muhabbet ile kucaklanacaklar! Gazi Antep'te Milli Kahramanlarımızı Anma Programı'nda Prof. Dr. Haydar Baş, milletin ma'zûr kusurlularına da sînelerinin açık olduğunu söyledi!
II. Kuvay-ı Milliye Hareketi, dosta-düşmana bir daha gösterdi ki Türk Milleti devletli millettir, milletli devlet değil!
Bu millî seslenişlere kulak vermek, -yemînle söylüyorum- menfaat icâbıdır vesselâm.
"BEN BİR TÜRK'ÜM. DÎNİM, CİNSİM ULUDUR."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017