Ahir zamanda yaşanacak büyük fitnelerden bahseder Alemlere Rahmet Hz. Peygamber Efendimiz.
Bu fitnelerden biri bence dinlerarası diyalog, diğeri ise günümüzde iyice gündeme gelen Şii-Sünni Müslümanlar arasına sokulan nifaktır.
Dinlerarası diyalog yoluyla Müslümanların gayrimüslimlere karşı gardı yok edildi. İslam ümmeti, yüzyıllarca misyonerlik oyunları karşısında bu refleksle ayakta kalabilmişti. Diyalog belasıyla bu refleks ortadan kaldırılmak istendi.
Müslümanla gayrimüslimler arasında hiçbir fark yokmuş gibi propaganda yapıldı.
Allah’ın yasakladığı pek çok şey söylendi, pek çok haram işlendi.
Müslüman bir kadınla gayrimüslim bir din adamı Harran’da evlendirildi ve bu cürüm “bir devrim” şeklinde diyalogun borazanı olan bir gazetede manşete taşındı.
Bu süreçte Allah’ın Resulü devreden çıkarıldı. Kelime-i Tevhid bile budandı. “Muhammedün Resulullah” ifadesi kemalattan sayıldı. Olmasa da olur, dendi.
Peygamber Efendimizi devre dışı bırakıp, “İbrahimi dinlerde buluşalım” hezeyanları ortalığa saçıldı.
Neticede bu sürecin sonunda koynunda haç taşıyan, kiliseleri dolduran bir gençlik devşirildi.
Günümüzde ortaya çıkan en tehlikeli fitnelerden bir diğeri ise Şii-Sünni çatışması çıkarmaktır. Osmanlı döneminde provası İngilizler ve müttefikleri tarafından ortaya konulan bu kardeşi kardeşe kırdırma projesi, dinlerarası diyalogun hazırladığı uygun zeminde günümüzde yeniden gündeme getirildi.
Fitne o kadar büyük ki, bir taraftan dinlerarası diyalogla gayrimüslimleri cennete sokmaya çalışırlarken öteki taraftan milyonlarca Şii Müslüman –kendini bilmez bir rektörün geçtiğimiz günlerde ifade ettiği gibi- cehenneme müstahak görüldü.
Bu iki büyük fitne, Müslümanlara be derece zarar veren bu fitneler Deccal’in fitnesi değil midir?
Bu iki fitne konusunda Müslümanları uyaran tek kişi Prof. Dr. Haydar Baş olmuştur.
Ortaya koyduğu eserleriyle, verdiği konferanslarla, gerçekleştirdiği programlarla halkımızı bu fitneler hususunda uyaran Haydar Baş Hoca, fitne denizinde kurtuluş sahili arayan her Müslüman’a sığınacak güvenli bir liman olmuştur ve de olmaya devam etmektedir.
Bu fitnelerden biri bence dinlerarası diyalog, diğeri ise günümüzde iyice gündeme gelen Şii-Sünni Müslümanlar arasına sokulan nifaktır.
Dinlerarası diyalog yoluyla Müslümanların gayrimüslimlere karşı gardı yok edildi. İslam ümmeti, yüzyıllarca misyonerlik oyunları karşısında bu refleksle ayakta kalabilmişti. Diyalog belasıyla bu refleks ortadan kaldırılmak istendi.
Müslümanla gayrimüslimler arasında hiçbir fark yokmuş gibi propaganda yapıldı.
Allah’ın yasakladığı pek çok şey söylendi, pek çok haram işlendi.
Müslüman bir kadınla gayrimüslim bir din adamı Harran’da evlendirildi ve bu cürüm “bir devrim” şeklinde diyalogun borazanı olan bir gazetede manşete taşındı.
Bu süreçte Allah’ın Resulü devreden çıkarıldı. Kelime-i Tevhid bile budandı. “Muhammedün Resulullah” ifadesi kemalattan sayıldı. Olmasa da olur, dendi.
Peygamber Efendimizi devre dışı bırakıp, “İbrahimi dinlerde buluşalım” hezeyanları ortalığa saçıldı.
Neticede bu sürecin sonunda koynunda haç taşıyan, kiliseleri dolduran bir gençlik devşirildi.
Günümüzde ortaya çıkan en tehlikeli fitnelerden bir diğeri ise Şii-Sünni çatışması çıkarmaktır. Osmanlı döneminde provası İngilizler ve müttefikleri tarafından ortaya konulan bu kardeşi kardeşe kırdırma projesi, dinlerarası diyalogun hazırladığı uygun zeminde günümüzde yeniden gündeme getirildi.
Fitne o kadar büyük ki, bir taraftan dinlerarası diyalogla gayrimüslimleri cennete sokmaya çalışırlarken öteki taraftan milyonlarca Şii Müslüman –kendini bilmez bir rektörün geçtiğimiz günlerde ifade ettiği gibi- cehenneme müstahak görüldü.
Bu iki büyük fitne, Müslümanlara be derece zarar veren bu fitneler Deccal’in fitnesi değil midir?
Bu iki fitne konusunda Müslümanları uyaran tek kişi Prof. Dr. Haydar Baş olmuştur.
Ortaya koyduğu eserleriyle, verdiği konferanslarla, gerçekleştirdiği programlarla halkımızı bu fitneler hususunda uyaran Haydar Baş Hoca, fitne denizinde kurtuluş sahili arayan her Müslüman’a sığınacak güvenli bir liman olmuştur ve de olmaya devam etmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024