İki eser ve sanatçılar

İcmal Dergisinin Mart 2012 sayısını bize ulaştıran çok değerli yazar ve emeği geçen tüm arkadaşlarımızdan Allah (c.c) razı olsun. Şüphesiz ki bu derginin yayın hayatına geçmesinde ve devam etmesinin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın ellerinden öpüyorum. Dopdolu bir dergi, kapağında "Kalp: İnsandaki Âyine-i İlahi" mevcut. Bu yazı hakkında editör şöyle yazmış. "Bu bahis başından sonuna ancak ehlince anlatılabilir.'' Değerli üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş Beyefendinin yazısı bu manada tam bir hazine niteliğindedir." Üstadın kadrosunda sırasıyla Dr. Abdullah Terzi, Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, Mustafa Hilmi Yıldırım, Dr. Harun Kayacı, Aziz Karaca, Murat Cabas, Eyüp Kabil, Dr. Nuri Kaplan, Mehmet Maruf, Uğur Kepekçi, Akın Aydın, Mustafa Sabri, Hattat Recep Şahin, hepsi çok kıymetli kalemşörler. Hattat Recep Şahin dünyaca ünlü bir sanatçımız, şüphesiz ki onu bu noktaya taşıyan Prof. Dr. Haydar Baş hocamız, "Nerede okudun değil, kim de okudun."
1- Recep Şahin beyin derginin son sayfasında Dünya ve Ahiret Haydari - C. Sülüs imzasıyla Lafza-i Celal fotoğrafı ve altında "Ayet-el Kürsi" Bakara 255. Ayeti yazılı manası: "O Allah ki; Kendinden başka hiçbir ilâh yoktur. Diridir. Her şeyi ayakta tutan O'dur. O'nu ne gaflet basar, ne uyku! Göklerde ve yerde ne varsa hepsi o'nundur. Onun İzni olmaksızın huzurunda kim şefaat edebilir? Mahlûkatın önlerinde ve arkalarındaki işlerini bilir. Onlar ise, Allah'ın dilediği kadarından başka, Onun ilminden hiç bir şey bilemezler. Kürsüsü göklerle yeri kaplamıştır. Göklerle yeri korumak Ona ağır gelmez. O çok yücedir, çok büyüktür. (Bakara, 255)"
2- Yeni Mesaj Gazetesinin 7 Mart 2012 Çarşamba Tarihli Kültür-Sanat sayfasında Prof. Dr. Nurullah Çetin beyin Türkçe Bakış köşesinden "Ara Güler'i Ödüllendirmek ve Yerli Oryantalizm" isimli makalesinden kısa kısa kesitler aktaracağım... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2 Mart 2012 günü, "2011 Kültür ve Sanat Büyük ödülünü alan fotoğraf sanatçılarına ödüllerini verdi. Sayın Başbakan ödül töreninde yaptığı konuşmada Ara Güler ve diğerleri hakkında 'Onlar, bu ülkenin ve milletin gururu haline gelmiş büyük sanatçılar' dedi ve konuşmasında şu cümlelere yer verdi: 'Tarih yazdığınız, tarihin tanıklığını yaptığınız, bizim göremediğimizi bize gösterdiğiniz için elinize, yüreğinize, gönlünüze ve gözünüze sağlık diyorum. Dikkat edin, tenlerinin rengi her ne olursa olsun onlar önce sanatçılar. Dinleri, inançları her ne olursa olsun, onlar Türkiyeliler. Vizörden baktıklarında insanın özünü, yüreğini görmek gibi bir ortaklığa bir paydaşlığa sahipler. Sizin kareleriniz, fotoğraflarınız bu ülkede ırkçılığa, ayrımcılığa, nefrete karşı verilmiş en güzel yanıttır.'
Ara Güler ile Başbakan, ödül töreninde kameralar karşısında bir fotoğraf tutuyorlar. Bu fotoğraf ne mi? Dikkat! Lafza-i Celal ( Allah ) yazısı ve bu Allah yazısının altında iki çarşaflı kadın, Prof. Dr. Nurullah Çetin beyin yorumunu aynen aktarıyorum. "Kocaman, dev bir Allah yazısı var. Bu yazı, İslam dininin, inancının, dünya görüşünün, yaşama biçiminin ve medeniyetinin bir simgesi olarak seçilmiş. Allah yazısı, İslam'ı temsil ediyor. Hemen altında da yüzleri, suretleri yani şahsiyetleri görülmeyen, silik bir karaltı, bir siluet halinde iki Müslüman kadın çömelmiş, büzülmüş oturuyorlar. Bunlar Allah yazısının altında ezilmiş, silinmiş Müslümanları, özellikle de Müslüman kadınları temsil eden simge figürler.'' Yazı uzun uzun devam ediyor ben son kısmını alıyorum. Böyle bir manzaraya sahip olan bu fotoğrafı (Başbakana Hitaben ) İmam-hatip lisesi mezunu, basiretli ve ferasetli bir Müslüman gözüyle yeniden dikkatle incelemesini salık veririm. Fotoğrafta Allah adının var olması bizi aldatmamalı, o fotoğraf da ki iki kadın resminin ne maksatla oraya yerleştirildiğini dikkatle incelemeliyiz. Müslüman olarak biz, başkalarının dinine, ırkına saygı duyarız, ama bizim de başkalarından dinimize saygı gösterilmesini beklemek, en doğal hakkımız olmalı."
Sayın Prof. Dr. Nurullah Çetin beye duyarlılığından dolayı teşekkür ediyorum.
Sevgili okurlar iki eserin mukayesesini size bırakıyorum ama şu bir gerçek ki, batı kendi inancını ön plana çıkararak Oryantalist bir mantıkla İslam'ı yok etmeye ve fitne çıkarmaya çalışmış. Bunu Goldziher gibi kendi oryantalistlerine ve yahut da bu milletin içinden yetiştirdikleri yerli oryantalistlere yaptırıyorlar. Sayfa düzenleyici arkadaşlara rica ediyorum, imkânları varsa Prof. Dr. Nurullah Çetin beyin makalesini ve İcmal Dergisinin son sayfasındaki Hattat Recep Şahin'in yazısını tekrar yayınlarsa belki bizim göremediğimiz veya anlatamadığımız hali okurlarımız daha iyi çözebilir.    Köre ne,  görene ne. Bilmeyenler ne bilsin, bilenlere selam olsun...