Yıllar önce sahaflardan kitap almaya giderdik. Nedendir bilinmez, Beyazıt'a gelmek, Beyazsaray kitapçılar çarşısına, sahaflara uğramak tatlı bir heyecan yaşatırdı. Haftalarca biriktirdiğim harçlıklarımla gelirdim sahaflara? Öyle hemen paramı harcayamaz dakikalarca en uygun ve bana en faydalı kitabı seçmeye çalışırdım.İkinci el kitaplara bakardım belki daha hesaplı alırım diye. Bir eski masa üzerine serpilmiş kitaplar arasında Osmanlıca bir kitap gördüm. Aslında okumasını bilmiyordum. Osmanlıca kitabım da var diye kendimi göstermek için o kitabı ve onunla beraber birkaç kitabı da aldım. Yıllar sonra o kitabın Ahmet Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya'sı olduğunu fark ettim. Bir solukta Osmanlıcısından okudum. Doyamadığım, unutamadığım bir şâheser? İlmi bilgileri, hikmetli yorumları ile ufuk açıcı.Bugünlerde benim için küçük sahaf diyeceğim yerden iki kitap aldım.Birincisi, Asaf Hâlet Çelebi'nin Eşrefoğlu Divanı. Divan edebiyatımızın önemli şiir kaynaklarından. Bu sebeple kelime bilgisi, öz anlatımı, düşünce çemberinin genişlemesi, duyguların içli anlatımı gibi bir çok özelliği ile ilgili kimselere tavsiye erdim.Eşref-i Rumi'yi gerek talebeliği, gerek hocalığı ile tanımak ve tanıtmak önemlidir.Talebelik yaptığı Çelebi Mehmet medresesine hocalık yapması, zahiri ilimlerin her dalında gayreti, manevi ilimlere olan rağbeti ilerlemesi, aşkı, ile neslimize, özellikle dini tahsil yapanlara mükemmel bir örnektir. Teslimiyeti, aşkı ile çok şeyi nasıl kazandığını nasıl o mertebelere çıktığını, nasıl Türk Edebiyatına o divanını kazandırdığına şahit olursunuz.11 yıl Hacı Bayram-ı Veli'nin yanında kaldıktan sonra "Evladım bundan sonra senin istifade edeceğin yer Hüseyin Hamavi'dir" deyip bir karakter tahlili, bir ilmi cömertlik ve bütünlük ile kişilerin kazanıldığını göreceksiniz.İkinci aldığım eser Mehmet Şemsettin'in Yadigar- i Şemsi'si. Hazırlayan Mustafa Kara-Kadir Atlansoy. Bu eserin Osmanlıcasını hayranlıkla inceleyip fotokopiler aldım.Eserin en çarpıcı yanı o dönemde mevcut dergahların işleyişinden, özelliklerinden, kişilerinden bahsetmesi.Daha öncede yazdığım bir yazıda tarihi İncirli Dergahından söz etmiştim?Bursa'nın sadece merkezinde köklü, nizamlı, kayıtlı, tarihi 40 dan fazla dergah var. Şu an bunların çoğu harab olmuş kimi yok olmuş kimi birkaç mezar taşı ile ayakta kimi de mevcut korunduğu için en azından ana kısımları günümüze ulaşmış. Yadigar-ı Şemsi'de İncirlide bulunan dergah Eşref-i zade olarak isimlendirilerek Eşref- Rumi'nin babasının Mehmed'ül Mısri olduğundan,754 tarihinde İznik'te doğduğundan, tahsilinden, menkıbelerinden bahsediliyor.Bu dergahta şair, hattat özellikle müfessir yetişmiş. Bursa'nın tarihi bakımından fevkalade bir eserdir.Evet bugün sizlerle duygularımı paylaştım. Şu an M Asım Köksal hocanın İslam tarihi isimli esrinden Hudeybiye bölümünü okuyorum. Çok sürükleyici. Mükemmel anlatımlı. Size de tavsiye erdim.Bir de Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Birliğe Doğru eserini tekrar okuma zamanıdır.Bir iki kitap derken ömür de bitiyor?
Mustafa Sabri / diğer yazıları
- Ramazanlaşmak / 17.07.2012
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011