Resûlullah Efendimizin, "oğlum" dediği, "kanı kanımdır, eti etimdir, kim Hüseyin'i severse Allah'ta onu seveni sever" buyurduğu, Hz. Hüseyin Efendimizin mübarek hayatından, şehadetini özetlemeye çalışalım.İmam Hüseyin Efendimiz, Ehli Beyt'tendir. Cenabı Hakk'ın Şura suresi 23. ayette, sevilmesini emrettiği beş mübarek kişiden biridir. Hamsei Ali Aba altındadır. Temizliği, pak oluşu Tathir ayeti ile kesindir. Adını bizzat Cenabı Hakk'ın koyduğu mübarek kişidir. Altı aylık dünyaya gelmiş, doğduğunda süt emmeyen Hz. Hüseyin, Hz. Peygamber'in parmağını emerek beslenmiştir. Cennet gençlerinin efendisidir.İmam Hüseyin, yüzü ve davranışları bakımından halkın Resûlullah'a (s.a.a) en çok benzeyeni idi. Doğumundan bir sene sonra on iki melek Resûlullah'a (s.a.a) nazil olup şöyle dediler: "Kabil'in, Habil'in başına getirdiği şeyin aynısı oğlun Hüseyin'in başına gelecek; Habil'e verilen sevabın aynısı Hüseyin'e (a.s) verilecek; devamla şöyle diyor: Kabil'e verilen azabın aynısı da Hüseyin'in katiline verilecektir." Gökteki bütün melekler Resûlullah'a (s.a.a.) nazil olarak baş sağlığı diliyorlar, Hüseyin'in (a.s) şehit düşeceği toprağı O'na gösteriyorlardı. Resûlullah da (s.a.a) şöyle dua ediyordu: "Allah'ım Hüseyin'e yardımda bulunmayanları zelil et, O'nu öldürenleri öldür ve onları dileklerinden mahrum kıl."İmam Hüseyin denilince kuşkusuz akla Kerbela faciasındaki şehadeti geliyor. Yezid, Hz. Hüseyin (a.s)'ın hakkı olan hilafeti gasp ettiği yetmezmiş gibi bir de kendine biat etmesini istemişti. Yezid, şaraba düşkün, sarhoş halde cemaate imamlık yapan, Çarşamba'dan Cuma namazını kıldıran, maymun ve köpeklere meraklı, erkeklerle ve aile efradı ile münasebete girecek ahlaka sahip bir kişiydi. Yani hiç bir şekilde halifelik vasıflarına sahip değildi. 3 yıllık halifelik döneminde Resûlullah'ın ciğerparesini şehit etti, Kâbe'yi yakıp yıkmış, Medine halkını kılıçtan geçirmiş bir zalimdi.Kûfe halkı zulümden bıkmış ve Hz. Hüseyin'e on beş bin mektup göndererek bize lider ol çağrısı ile biat etme sözü vermişlerdi. Hz. Hüseyin (a.s.) şehit olacağını bile bile korkusuzca kafilesi ile Kûfe'ye yol aldı. İmam Hüseyin (a.s.) ve yakınları Muharrem ayının ilk günü Kerbela'da tutsak edildiler. Fırat nehrine yakın bulunmalarına rağmen su içmeleri yasaklandı. Kavurucu çölde 10 gün su içemediler. O'nu öldürmeye gelen ordu namaz için Hz. Hüseyin'i (a.s.) imam seçmiş, O'nun arkasında namaz kılmışlardı. Hz. Hüseyin (a.s) Aşura sabahı Ömer b. Sad komutasındaki orduya bir konuşma yaparak ikazda bulundu fakat Hz. Hüseyin'i (a.s) dinlemeyerek Yezid'in safını seçtiler. Şeraf denilen yerde küfür ve iman karşılaşmaya başladı. Muharrem'in 10. günün de Yezid'e biat etmeyi reddeden İmam Hüseyin'e (a.s), karşı taraftan ok atılmasıyla çatışma başladı. Bundan sonra, 72 yareni ile İmam Hüseyin (a.s.) eşsiz mücadele verir. Hüseyniler'den her biri Yezîdîler'den birkaçını öldürmeden şehit olmuyordu. Biri şehit olurken, diğerine; Hüseyin'i (a.s.) bırakmamasını vasiyet ediyordu. Kasım savaşta birçok Yezîd askerini öldürdü, sonunda yaralandı, yere düştü; "Ey amca, beni bul" diye haykırdı. İmam Hüseyin (a.s) hemen yetişti, Kasım'ı o zâlimlerin arasından aldı, çadıra getirdi. Ehli Beyt hanımları başına toplaşıp ağlaştılar. Bu anda Kasım da şehit olup Rabbine kavuştu. Ali Ekber, bir nâra savurarak; "Ey baba, susadım, susadım" dedi. Hz. İmam nemli gözlerinden kanlı yaşlar akıtarak; "Ey ciğer köşem, sabret. Senin için Kevser şarabı hazırlanmaktadır" buyurdular.İmam Hüseyin (a.s.) savaş alanına yürüdüğü anda, süt emer bir yaşta olan çocuğu Ali Asger'in, susuzluk acısı ile neredeyse ölüm derecesine geldiğini kendisine bildirdiler. İmam Hüseyin 1,5 yaşındaki masumu eline almış, düşman askerine karşı tutmuş; Yezid ordusuna karşı; "Ey zâlimler!" dedi; "Diyelim ki, ben günahkârım, şu günahsız çocuğa niçin bir damla su vermezsiniz?" Cevaben; "Biat etmeyince, ne sana, ne evlâdına su içmek nasîp olmayacaktır" dediler. İmam Hüseyin (a.s.) geri dönmek üzere iken Yezid ordusundan bir zâlim yayını kurup bir ok attı bu ok İmam'ın kucağındaki Ali Asger'in mübarek boğazından geçti, İmam'ın mübarek koluna saplandı. İmam Hüseyin o masumun boğazından oku çekip çıkardı ve sonra o yavruyu annesine götürüp; "Ey biçâre" dedi; "Oğlun şehâdet şerbetini içti" buyurdu. (devam edecek )
Gülden TOPÇU / diğer yazıları
- Kabağın da bir sahibi var / 29.01.2021
- O, her şeyimizdi / 10.05.2020
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-VI / 24.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-V / 22.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi? -IV / 20.07.2017
- Hz. Ali'nin Şiaları kimlerdi?-III / 19.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-II / 18.07.2017
- Hz. Ali'nin Şiaları kimlerdi? / 12.07.2017
- Hadislerde Hz. Mehdi (a.s.) / 05.12.2015
- Haydar Hoca'yı çok ararsınız / 17.11.2015
- O, her şeyimizdi / 10.05.2020
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-VI / 24.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-V / 22.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi? -IV / 20.07.2017
- Hz. Ali'nin Şiaları kimlerdi?-III / 19.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-II / 18.07.2017
- Hz. Ali'nin Şiaları kimlerdi? / 12.07.2017
- Hadislerde Hz. Mehdi (a.s.) / 05.12.2015
- Haydar Hoca'yı çok ararsınız / 17.11.2015