Bu vazife sadece ferdî planda kalmayıp aynı zamanda insanın hesap gününe hazırlanması ve onun kurtuluşuna vesile olunması anlamına gelir. Zira inanç ve akidemizin sosyal hayatı ve o hayatı yaşayan insanı disiplin, kontrol ve sorumluluk bağlarıyla mutlak hesap gününe hazırladığı inkârı mümkün olmayan bir hakikattır.
Nefs tezkiyesi ve ruh güzelliğinin esas zemini amel-i salihtir. Amel-i salihi esas almayan bir seyir ve irşad, ilâhî mecrasından çıkar ve Hakk'a vuslatı mümkün kılmaz. Nitekim tarihte İbahiye, Kaderiye... gibi anlayışlar, bu ilâhî çizginin dışına çıkan taşkın görüşler, sapık anlayışlar olarak anılmaktadır. Zaten Kur'an-ı Kerim'in yüzlerce yerinde imandan hemen sonra salih amelin zikredilmesi ve ona teşvik edilmesi, bu gerçeğin kavranması bakımından manidardır. Bu meyanda salih amele sarılmak irşad müessesesi içinde mütalaa edilir.
Manevî hayat iman ve amel zemininde yeşerir. Bu cümleden olarak imanın yanısıra salih amel de esastır. Müminin üzerine farz olan amelleri terketmesi haramdır; dolayısıyla günlünü arındırın kimsenin, aynı zamanda amelsizlik sebebiyle harama düşmekten korunması zarurîdir. Bu ölçü, mümini sadece kötülüklerden kaçınmaya değil, aynı zamanda hayırda, güzelliklerde ve iyiliklerde aktif olmaya, amel-i salih sahibi olmaya götürür. Manevî hayatın tutarlılığı veya tutarsızlığı bu aktivite ile pek yakından ilgilidir. İman ve amel zeminindeki bu gayret ve ibadet hayatı, insanı fanî varlık aleminden bakî olan Allah'a doğru sürükler.
Prof. Dr. Haydar Baş
Nefs tezkiyesi ve ruh güzelliğinin esas zemini amel-i salihtir. Amel-i salihi esas almayan bir seyir ve irşad, ilâhî mecrasından çıkar ve Hakk'a vuslatı mümkün kılmaz. Nitekim tarihte İbahiye, Kaderiye... gibi anlayışlar, bu ilâhî çizginin dışına çıkan taşkın görüşler, sapık anlayışlar olarak anılmaktadır. Zaten Kur'an-ı Kerim'in yüzlerce yerinde imandan hemen sonra salih amelin zikredilmesi ve ona teşvik edilmesi, bu gerçeğin kavranması bakımından manidardır. Bu meyanda salih amele sarılmak irşad müessesesi içinde mütalaa edilir.
Manevî hayat iman ve amel zemininde yeşerir. Bu cümleden olarak imanın yanısıra salih amel de esastır. Müminin üzerine farz olan amelleri terketmesi haramdır; dolayısıyla günlünü arındırın kimsenin, aynı zamanda amelsizlik sebebiyle harama düşmekten korunması zarurîdir. Bu ölçü, mümini sadece kötülüklerden kaçınmaya değil, aynı zamanda hayırda, güzelliklerde ve iyiliklerde aktif olmaya, amel-i salih sahibi olmaya götürür. Manevî hayatın tutarlılığı veya tutarsızlığı bu aktivite ile pek yakından ilgilidir. İman ve amel zeminindeki bu gayret ve ibadet hayatı, insanı fanî varlık aleminden bakî olan Allah'a doğru sürükler.
Prof. Dr. Haydar Baş
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.