Ortadoğu'nun dört bir tarafını kan gölüne çeviren İsrail, yayılmacı politikalarına devam ediyor.
Bu kirli politikalarında, bazı Arap ülkeleriyle imzaladığı Abraham Anlaşmalarını da bir basamak olarak kullanıyor.
Abraham Anlaşmalarını imzalayan ülkeler, sadece İsrail'i resmen tanımakla kalmıyorlar, aynı zamanda İsrail'in yaptığı katliamlara ve işgallere de bir nevi onay vermiş oluyorlar.
İsrail, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'yi yerle bir etti, taş üstünde taş bırakmadı, 70 binden fazla sivili en acımasız bir şekilde katletti. Hatta öyle ki Birleşmiş Milletler, bu katliamları "soykırım" olarak değerlendirdi.
İsrail ayrıca, Batı Şeria'yı ilhak etmenin adımlarını atıyor. Buradaki yerleşim yerlerine sık sık baskınlar düzenliyor, iş makineleriyle girip, binaları yerle bir ediyor, yeni Yahudi yerleşim birimlerinin hazırlıklarını yapıyor.
İsrail, Lübnan'da Hizbullah'a ciddi darbe vurdu, Lübnan'ın güneyindeki bazı bölgeleri işgal etti, bu işgalini ateşkese rağmen hala sürdürüyor. Hizbullah ile mücadeleyi de şimdilik Lübnan hükümetine bıraktı.
Suriye'de yaşanan yönetim değişikliği ABD'den sonra en çok İsrail'ın işine geldi. Esad yönetiminin devrildiği 8 Aralık 2024'ten beri, İsrail'in Suriye'ye yönelik işgali ve saldırıları sürüyor. Hatta İsrailli yetkililer, buradaki işgallerinin kalıcı olduğunu defalarca ifade ettiler.
İsrail, bütün bu işgalleri saldırıları yaparken, kendi güvenliğini bir gerekçe olarak sunuyor ama işin aslına bakıldığında Ortadoğu'da yaşanan istikrarsızlıkların, kaosun, çatışmaların temel sebebi İsrail.
İsrail, İran'ı da tehdit etmeye devam ediyor. 12 günlük savaşta neredeyse tüm savunma sistemlerini kaybetmek üzereyken, ABD'nin devreye girmesiyle şimdilik kurtulmuş oldu. Ama rahat durmayacağı kesin. Bölgede kendisine engel olarak gördüğü tüm ülkeler hakkında menfur emelleri olan bir devletten bahsediyoruz.
İsrail, Yemenli Husilerden de çok ciddi darbe aldı. Husilerin attığı füzeler, İsrail için bir endişe kaynağı olurken, Husilerin İsrail'e giden gemilerin Kızıldeniz'e girişine izin vermemesi, İsrail'in ticaretine darbe vurmuş oldu.
Burayı biraz açarsak, İsrail ve destekçileri bugüne kadar birçok şeyi denediler ama Husileri etkisiz hale getiremediler.
İsrail şimdi de Somaliland kartını kullanıyor.
Malum, 1991 yılında Somali'den tek taraflı ayrılan ve bağımsızlığını ilan eden Somaliland'ı 34 yıl sonra ilk tanıyan ülke İsrail oldu.
Elbette ki bu hamlede bir taşla birden fazla kuşu vurma hesabı var.
Afrika kıtasının en stratejik bölgelerinden olan Afrika Boynuzu denilen yerde bulunan Somaliland, Kızıldeniz'in girişindeki Aden Körfezi'ne bakıyor. Karşı tarafta ise Husilerin bulunduğu Yemen var.
Böylece İsrail, korkulu rüyası olan Husilere oldukça yaklaşmış oluyor.
Husiler bu tehlikeyi görmüş olacaklar ki, İsrail'i tehdit ettiler.
Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi, Somaliland'da herhangi bir İsrail varlığının kendi güçleri için askeri hedef olarak değerlendirileceği uyarısında bulundu.
İsrail'in Somaliland hamlesinde bir diğer plan ise, hiçbir ülkenin kabul etmediği Gazzelileri buraya göç etmesini sağlamak.
İsrail'in önde gelen gazetelerinden olan Yedioth Ahronoth'un haberinde, Somaliland'ın Gazze'de ateşkesin sağlanmasından önce, Filistinlileri bölgeden sürgün etmeyi amaçlayan İsrail'e 1 milyon Gazzeliyi kabul etmeye hazır olduğunu ilettiği aktarıldı. İsrail'in Somaliland'a Afrika Boynuzu'ndaki uzun sahil şeridi ve stratejik konumu sebebiyle ilgi duyduğu, bu ilginin en önemli nedenlerinden birinin de Yemen'e yakınlığı olduğu yorumu yapıldı. Haberde, "İsrail'in Somaliland ile ilişkilerini güçlendirmesi, Husilerle mücadelede bir tür güç çarpanı oluşturmaktadır" iddiasında bulunuldu.
İsrail basını da bu çerçevede haber yapıyorsa, demek ki niyet belli: Stratejik bir konumda bulunan Somaliland'ı, Gazzelilerin sürgün yeri yapmak ve Husilere yönelik saldırılarda bir cephe olarak kullanmak.
İsrail'in Somaliland hamlesinin bir hedefinde de, yayılmacı politikalarının Afrika'ya da uzanması var. Afrika Birliği'nin ve Afrika ülkelerinin tepki göstermelerinin nedeni de bu.
Şu gayet iyi biliniyor, İsrail askeri unsurlarıyla bir kez Somaliland'da konuşlanmaya başlarsa sadece bu bölgeyle sınırlı kalmaz.
Unutmayalım, İsrail arzı mevut hedefini sürekli güncellemeye devam ediyor, genişletilmiş arzı mevut planında Afrika ülkeleri de var.
İsrail'in bir diğer tehlikeli hamlesi ise Doğu Akdeniz'de attığı adımlar. Bir taraftan Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile Türkiye'yi tehdit eden savunma anlaşmaları yaparken, diğer taraftan yine bu ülkelerle enerji koridoru oluşturmaya çalışıyor.
İsrail, Yunanistan ve GKRY arasında askeri iş birliğini kapsayan üçlü çalışma planının geçen hafta GKRY'de imzalandığı bildirildi.
Yaşanan son gelişmelerle Türkiye'nin İsrail ile karşı karşıya gelme ihtimali, Suriye'de, Doğu Akdeniz'de, Ege'de oldukça artmış durumda.
Kısaca, İsrail ve arkasındaki ABD, Ortadoğu'da ve dünyada menfur işgal emellerine devam ettikçe ve ülkeler efsunlanmış vaziyette bu zulme rıza gösterdikçe hiçbir yerde huzur ve güven olmayacak.
- Dar gelirlinin talebini baskılamak, gelir adaletsizliğini körüklüyor / 27.12.2025
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025

































































































