İNCELEME: Oğuz Köroğlu e-mail: oguz_koroglu@hotmail.com
"Osmanlı'nın ruhu Bursa'da"
Medresesi, camii, hanı, hamamı, darüşşifası ve türbesiyle Osmanlı ruhunu en çarpıcı biçimde yansıtan Yıldırım Beyazıt Külliyesi, Bursa' da bugüne kadar kısmen veya tamamen ayakta kalabilmiş 24 tarihî eserden biri.
Kusursuz inşaat tekniği, ileri derecedeki zengin taş işçiliği ile Osmanlı mimarisinin şaheser örnekleri arasında yer alan Yıldırım Külliyesi, 1390-1394 yılları arasında Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmıştır.
Bursa'da Müslüman-Türk kültürünü geçmişten günümüze en bariz şekilde yansıtan eserler bulunmakta. Yıldırım Camii, hamamı, medresesi, ve darüşşifası, bu eserlerin en sağlam örneklerindendir. Yıldırım Beyezıt'ın şehrin dışında yeni bir mahallenin merkezi olarak seçtiği yerde yaptırdığı külliyenin kesin tarihi belli değildir. Ancak vakfiye tarihi olan 802/1402' den önce yaptırıldığı muhakkaktır. Külliye, câmi, medrese, dârüşşifâ, imâret ve türbeden oluşmaktadır.
Taş işçiliğinin en güzel örneği
Yıldırım Camii, şehrin doğusunda, Yıldırım semtindeki tepe üzerine inşa edilmiştir. Caminin kitabesi zamanımıza ulaşmamıştır. Taş işçiliğinin en güzel örneğini bu camide görmek mümkündür.Caminin ön cephesinde yer alan ayaklar ve bunları bağlayan kemerler kurşuni renkli mermerden yığma olarak yapılmıştır.
Dualarla bezenmiş cami
Abdest alma şadırvanından gelen su sesleri, kanat şakırtıları, şadırvan üzerindeki kubbenin aydınlık fenerinden dolan ışıklı atmosfer, iri ve muhteşem yazılar, ihtişamlı mihrap, 1399 tarihli oyma ahşap minberi ile çok zengin ve ferah bir yapıdır.
Revak beş kubbe ile örtülüdür. Merkez kubbesi yüksektir ve iç mekana ferahlık verir. Duvarlar kesme taşlarla kaplıdır. Yandaki eyvanlar zeminden yükselmektedir. Mihrap kubbesi kare plan üzerine oturmaktadır. Köşelerinde cilâlı, yeşilimtrak mermer sütunlar vardır. Doğu ve batıdaki odalar alçıdan ufak, büyük hücreli ve maşalıklıdır. Oniki yıldızlı ve yeşil çini parça kakmalı, süslü nesih ve kufî hatla yazılı Hadis-i Şerif ve dualarla bezenmiştir. Kuzeydoğu ve kuzeybatıdaki odalara cami içinden geçilmektedir. Ve fakat, camiin iki minaresi de lodos ve depremler yüzünden yıkılmaya yüz tutmuş; yakın tarihte betondan yeni bir minare yapılmıştır. Cümle kapısı eksenindeki ikinci kubbe altında büyük bir şadırvan mevcuttur.
Medrese ve hamam
Yıldırım Camii'n kuzeybatısında 1399 yılında Bayezıd tarafından yaptırılmıştır. Restorasyon sonunda medrese, dispanser olarak hizmete sokulmuştur. Kapıdan, ortası kubbeli revaklara geçilir. Revaklara açılan sağlı sollu tonozla örtülü sekizer hücre mevcuttur. Girişin iki yanında tonozla örtülü hocalara ait odalar vardır. Yan revaklar açık eyvanlı dershaneye bağlanmaktadır. Dershane, sekizgen kasnak üzerine oturtulmuş ve kurşun kaplı kubbe ile örtülmüştür. Revak ve odalar kurşunla örtülü çatıya sahiptir. Dersanede yıldız ve düz tuğlalarla yapılan tezyinatı çok güzeldir. Avlunun ortasında bir havuzu vardır. Ön cephe kesme taş, yanlar moloz taş ve tuğladandır. Bina uzun zaman harap olarak kaldıktan sonra 1948'lerde tamir edilmiştir.
Yıldırım Camii'nin batısında, meyilli sahadadır. Ufak ve tek olan hamamın soğukluk kısmı, üzeri kubbe ile örtülü kare şeklindedir. Soğukluktan, kubbeli ılıklığa girilir. Göbek taşı kubbe ve eyvan ile örtülüdür. Buradan da kubbe ile örtülü iki halvete geçilmektedir. Moloz taşla inşa edilmiştir.
İlk Osmanlı hastanesi:
Yıldırım Darüşşifası
Yıldırım Külliyesi'nin üçüncü uzvu ise darüşşifadır. Bu da medrese gibi uzunlamasına bir plana sahiptir. İlk Osmanlı hastanesi kabul edilen darüşşifa, Yıldırım Camii'nin 250 metre doğusundadır. 1390-1394 yılları arasında Yıldırım tarafından inşa ettirilen külliyenin bir parçasıdır. Akıl ve sinir hastalıklarının da tedavisi yapılan bu sağlık kuruluşunda, sadrazam Çandarlı İbrahim Paşa da tedavi görüp şifa bulmuştur. Revaklı bir avlu etrafında 21 odası,girişin sağ ve solunda iki mutfak, bir eczane, en dipte iki tabip odası ve ortada büyükçe bir yemekhanesi vardır. Odalar arazînin meyline uygun olarak kademeli bir şekilde yerleştirilmiştir. İlk yapıldığı zaman 1 başhekim, 2 hekim, 2 eczacı, 2 şerbetçi, 1 aşçı ve bir ekmekçiden oluşan bir kadro ile hizmet veriyordu. 1560 m2'lik meyilli bir alana oturmaktadır. 1855 depreminden hasar gören bu yapı, bir müddet baruthane olarak kullanılmıştır. Külliyenin İmareti ve aşhanesinden bugün bir iz bile kalmamıştır.
Türbe
Yıldırım Beyazıt'ın türbesi, Yıldırım Medresesi'nin doğusunda câmiin karşısındadır. 1406 yılında oğlu Süleyman Han tarafından yaptırılmıştır. Türbe 10.5 x10.5 m. ölçülerinde kare planlıdır. Tek kubbeli ve önünde üç kubbeli revakı vardır. Revak köşeleri kare ayaklara, diğerleri yuvarlak sütunlara oturmaktadır. Defalarca tamir gören türbenin kubbesi, sekizgen bir kasnağa oturur. Yuvarlak bir mihrabı vardır. Türbede; ortada Yıldırım Beyazıt'ın, sağında oğlu İsa Çelebi'nin, solunda eşi ve ayak ucunda kim oldukları bilinmeyen iki hanımın sandukası vardır.
"Osmanlı'nın ruhu Bursa'da"
Medresesi, camii, hanı, hamamı, darüşşifası ve türbesiyle Osmanlı ruhunu en çarpıcı biçimde yansıtan Yıldırım Beyazıt Külliyesi, Bursa' da bugüne kadar kısmen veya tamamen ayakta kalabilmiş 24 tarihî eserden biri.
Kusursuz inşaat tekniği, ileri derecedeki zengin taş işçiliği ile Osmanlı mimarisinin şaheser örnekleri arasında yer alan Yıldırım Külliyesi, 1390-1394 yılları arasında Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmıştır.
Bursa'da Müslüman-Türk kültürünü geçmişten günümüze en bariz şekilde yansıtan eserler bulunmakta. Yıldırım Camii, hamamı, medresesi, ve darüşşifası, bu eserlerin en sağlam örneklerindendir. Yıldırım Beyezıt'ın şehrin dışında yeni bir mahallenin merkezi olarak seçtiği yerde yaptırdığı külliyenin kesin tarihi belli değildir. Ancak vakfiye tarihi olan 802/1402' den önce yaptırıldığı muhakkaktır. Külliye, câmi, medrese, dârüşşifâ, imâret ve türbeden oluşmaktadır.
Taş işçiliğinin en güzel örneği
Yıldırım Camii, şehrin doğusunda, Yıldırım semtindeki tepe üzerine inşa edilmiştir. Caminin kitabesi zamanımıza ulaşmamıştır. Taş işçiliğinin en güzel örneğini bu camide görmek mümkündür.Caminin ön cephesinde yer alan ayaklar ve bunları bağlayan kemerler kurşuni renkli mermerden yığma olarak yapılmıştır.
Dualarla bezenmiş cami
Abdest alma şadırvanından gelen su sesleri, kanat şakırtıları, şadırvan üzerindeki kubbenin aydınlık fenerinden dolan ışıklı atmosfer, iri ve muhteşem yazılar, ihtişamlı mihrap, 1399 tarihli oyma ahşap minberi ile çok zengin ve ferah bir yapıdır.
Revak beş kubbe ile örtülüdür. Merkez kubbesi yüksektir ve iç mekana ferahlık verir. Duvarlar kesme taşlarla kaplıdır. Yandaki eyvanlar zeminden yükselmektedir. Mihrap kubbesi kare plan üzerine oturmaktadır. Köşelerinde cilâlı, yeşilimtrak mermer sütunlar vardır. Doğu ve batıdaki odalar alçıdan ufak, büyük hücreli ve maşalıklıdır. Oniki yıldızlı ve yeşil çini parça kakmalı, süslü nesih ve kufî hatla yazılı Hadis-i Şerif ve dualarla bezenmiştir. Kuzeydoğu ve kuzeybatıdaki odalara cami içinden geçilmektedir. Ve fakat, camiin iki minaresi de lodos ve depremler yüzünden yıkılmaya yüz tutmuş; yakın tarihte betondan yeni bir minare yapılmıştır. Cümle kapısı eksenindeki ikinci kubbe altında büyük bir şadırvan mevcuttur.
Medrese ve hamam
Yıldırım Camii'n kuzeybatısında 1399 yılında Bayezıd tarafından yaptırılmıştır. Restorasyon sonunda medrese, dispanser olarak hizmete sokulmuştur. Kapıdan, ortası kubbeli revaklara geçilir. Revaklara açılan sağlı sollu tonozla örtülü sekizer hücre mevcuttur. Girişin iki yanında tonozla örtülü hocalara ait odalar vardır. Yan revaklar açık eyvanlı dershaneye bağlanmaktadır. Dershane, sekizgen kasnak üzerine oturtulmuş ve kurşun kaplı kubbe ile örtülmüştür. Revak ve odalar kurşunla örtülü çatıya sahiptir. Dersanede yıldız ve düz tuğlalarla yapılan tezyinatı çok güzeldir. Avlunun ortasında bir havuzu vardır. Ön cephe kesme taş, yanlar moloz taş ve tuğladandır. Bina uzun zaman harap olarak kaldıktan sonra 1948'lerde tamir edilmiştir.
Yıldırım Camii'nin batısında, meyilli sahadadır. Ufak ve tek olan hamamın soğukluk kısmı, üzeri kubbe ile örtülü kare şeklindedir. Soğukluktan, kubbeli ılıklığa girilir. Göbek taşı kubbe ve eyvan ile örtülüdür. Buradan da kubbe ile örtülü iki halvete geçilmektedir. Moloz taşla inşa edilmiştir.
İlk Osmanlı hastanesi:
Yıldırım Darüşşifası
Yıldırım Külliyesi'nin üçüncü uzvu ise darüşşifadır. Bu da medrese gibi uzunlamasına bir plana sahiptir. İlk Osmanlı hastanesi kabul edilen darüşşifa, Yıldırım Camii'nin 250 metre doğusundadır. 1390-1394 yılları arasında Yıldırım tarafından inşa ettirilen külliyenin bir parçasıdır. Akıl ve sinir hastalıklarının da tedavisi yapılan bu sağlık kuruluşunda, sadrazam Çandarlı İbrahim Paşa da tedavi görüp şifa bulmuştur. Revaklı bir avlu etrafında 21 odası,girişin sağ ve solunda iki mutfak, bir eczane, en dipte iki tabip odası ve ortada büyükçe bir yemekhanesi vardır. Odalar arazînin meyline uygun olarak kademeli bir şekilde yerleştirilmiştir. İlk yapıldığı zaman 1 başhekim, 2 hekim, 2 eczacı, 2 şerbetçi, 1 aşçı ve bir ekmekçiden oluşan bir kadro ile hizmet veriyordu. 1560 m2'lik meyilli bir alana oturmaktadır. 1855 depreminden hasar gören bu yapı, bir müddet baruthane olarak kullanılmıştır. Külliyenin İmareti ve aşhanesinden bugün bir iz bile kalmamıştır.
Türbe
Yıldırım Beyazıt'ın türbesi, Yıldırım Medresesi'nin doğusunda câmiin karşısındadır. 1406 yılında oğlu Süleyman Han tarafından yaptırılmıştır. Türbe 10.5 x10.5 m. ölçülerinde kare planlıdır. Tek kubbeli ve önünde üç kubbeli revakı vardır. Revak köşeleri kare ayaklara, diğerleri yuvarlak sütunlara oturmaktadır. Defalarca tamir gören türbenin kubbesi, sekizgen bir kasnağa oturur. Yuvarlak bir mihrabı vardır. Türbede; ortada Yıldırım Beyazıt'ın, sağında oğlu İsa Çelebi'nin, solunda eşi ve ayak ucunda kim oldukları bilinmeyen iki hanımın sandukası vardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.