Hele Avrupalının biri, bizi fesli, elinde pala, arkasında kara çarşaflı dört kadınla göstersin, hemen kıyamet koparırız, "Biz böyle değiliz!" diye... Aslında önemli olan, fesli, palalı, çarşaflı görünmek, öyle tanınmak değildir; Avrupalının "Türkiye'yi bir devlet olarak tanımamasıdır", adamın bize verdiği değer çöl kabilesinden farklı değildir.Eğer bizi "çağdaş bir hukuk devleti" olarak tanısa, mahkemenin tutukladığı bir sanık için "Hemen serbest bırakın!" diye tepki göstermez.Oysa sömürgelerde ya da kabilelerde böyle mi olur?"Beyaz adam" açar telefonu, "Bırakın!" der, bırakırlar.Oysa bizde bin dereden su getirilir.Bir yargıcın, "Herifi serbest bırakın, dış ilişkilerimizi zedelemesin!" lafına kanması mümkün müdür?Önünde yasa vardır, yasada ne yazıyorsa, vicdani kanaatine göre karar verecektir.İşte film burada kopar.Türklerin zalimliği barbarlığı, İstanbul'u Bizans'tan alırken neler yaptıkları, Kıbrıslı Rumları parçaladıkları, Yunanlıların İzmir'de denize nasıl döküldüğü tekrar tekrar pişirilip sunulur.Belki de önümüzdeki günlerde çevrilecek "Geceyarısı Ekspresi 2" filminin hazırlıkları başladı bile...Biliyorsunuz, 30 yıl önce esrar sattığı için tutuklanan Amerikalının hayatı "Geceyarısı Ekspresi"nin konusuydu.Bize yaptıklarını koymadılar; herif 30 yıl sonra geldi, "Bu film yalanlarla doluydu" dedi. Biz ne yaptık? Herifin yoluna bir kırmızı halı döşemediğimiz kaldı. Hangi yetkiyle Türkiye'ye giriş yasağını kaldırdık? diye sorduk, hâlâ cevap yok!Bu da öyle...Alman-İngiliz durumuAntalya'ya gelen 13 yaşındaki İngiliz kızı ile 17 yaşındaki Alman genci birbirlerinden hoşlanırlar, aralarındaki ilişki kızın otel odasına kadar gider. Ertesi gün İngiliz kızın ailesi, Türk polisine başvurur:"Kızıma cinsel tacizde bulundu!"Al başına belayı!Yahu kız İngiliz, beceren de Alman, pirincin taşını ayıklamak Türkiye'ye düşüyor.Diyeceksiniz ki bizimkilere ne oluyor, alan razı, veren razı değil, kendi aralarında halletsinler.Olur mu?Suç hangi devletin sınırlarında işlenmişse, o devlet olaya el koyar.Ama sen gel bunu Avrupalıya anlat, onlara göre Türkiye kabile; bedevi şeyhine telefon açacaksın, bırakın şu genci diyeceksin, o da kadıya söyleyecek, oğlan serbest.Şimdi bizimkiler mahkemelerin bağımsızlığını, aynı suçun Almanya'da işlenmesi halinde cezalandırılacağını söyleyip duruyorlar.Onlara anlamlı cezayı da Fransız Cumhurbaşkanı Sarkozy verdi:"Sarkozy ilk darbeyi vurdu.Türkiye'nin AB müzakerelerinde bugün açılması öngörülen 'Ekonomik ve Parasal Politika' başlığı Sarkozy engeline takıldı." Şimdi anladınız mı?Hâlâ mı anlamadınız, adam sizi istemiyor...Avrupa kapılarında kebapçı kedisi gibi mırıldanıp dururken, "Şu çocuğu serbest bırakın!" diyene "Hadi oradan!" diyebilir misiniz?Hasan Pulur