Yeni nesiller bilmeyebilirler, eski hesaptır; nevbaharın müjdecisi cemre havaya düşer hava ısınır, ardından suya düşer, sular ısınır ve buzlar çözülür, son olarak da toprağa düşer, toprak kıpır kıpır olur, kış boyu sinesinde saklanan, bağrında adeta ölü taklidi yapan her ne varsa canlanır, cana gelir, dallar tomurcuklanır, çiçeğe ve meyveye dururlar.
Tıpkı her bahar, havaya, suya ve toprağa düşen cemre gibi, insani vasıflardan biri olan İnsaf, gönüllere, kalplere ve vicdanlara düşmüş olsaydı, varlık içinde yokluk yaşamazdık, millet olarak sahip olduğumuz zenginliklerimizi ve zengin kaynaklarımızı bu kadar kısa zamanda kaybetmezdik.
Toplumun büyük bir kesimi, sabrı, tahammülü, kanaati, ülkenin istikbali ve istiklali için bizzat yaşarken her türlü yokluğa ve yoksulluğa katlanırken, yönetici takımının çoğunluğu da dâhil olmak üzere, bir avuç mutlu azınlık, yoksul kesimlerin gözüne baka baka 'vur patlasın çal oynasın' hayatı yaşıyorlar.
Toplam gelirden, toplumun bütün kesimleri pay alması gerekirken, büyük çoğunluğa adeta koklatıyorlar ve geriye kalanı çuval işi götürüyorlar.
Bütçe görüşmeleri sırasında, sorulan bir soru üzerine ilgili bakanın, bugüne kadar şehir hastanelerine ödenen kirayı rakam olarak açıklayınca dudaklarımız uçukladı, küçük dilimizi yuttuk ve yutkunduk kaldık.
27.5 milyon avro…
Bu rakamı, pula dönüştürdükleri bizim paramıza çevirdiğiniz zaman, taşıyabilmek için bilmem kaç TIR kiralamanız gerekiyor.
İşin uzmanlarının, muhasebeci ve ekonomistlerin şöyle ayaküstü hesaplamalarına göre, bu para ile 81 vilayetin her birine en az onar tane hastane yapılabilirmiş.
Vicdanlara ve gönüllere, insaftan ve merhametten bir zerre düşmüş olsaydı, kul hakkı hassasiyetinden bir nebze uğramış olsaydı, yirmi yılın sonunda ülke bu hale mi gelirdi?
Bu sonuç sadece, hastaneler meselesinde böyle, Kamu Özel İşbirliği modelinde yaptırılan diğer işleri, yolları, köprüleri ve havaalanlarını hesabın içine katarsanız, servetin ve sermayenin nasıl el değiştirdiğini, topluma ait kaynakların nasıl belli ellerde ustalıkla toplandığını açıkça görmüş olacaksınız.
Enflasyonun füze hızıyla yükseldiği, en temel gıda maddelerinin fiyatlarının günlük ve haftalık dörtnala koştukları bir ortamda, altı aydan beri emekliye beş kuruş verilmemesinin, altı aydır 'çalışma yapıyoruz, az kaldı' denilerek oyalanmasının sebepleri, bütçe görüşmelerinde bir bir ortaya çıkıyor.
Bütçe müzakerelerini dikkatle takip etmek gerek.
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025