Yazımızın başlığı, bir TV seyircisinin, bir televizyon program ve habercisi için kullandığı bir temenni cümlesi.
Noktaların yerinde TV programcısının ismi vardı. O şahsın kim olduğunu, bu yazıda okuyacaksınız...
Sayın okuyucular,
Geçen sene, bir yazıda hangi televizyonu seyretmemiz gerektiğini ele almış ve ailece seyredilebilecek tek kanalın sadece Meltem Televizyonu olduğunu söylemiştim.
Bahsettiğim yazıda, konu TGRT, STV ve Kanal 7 idi.
TGRT'de hoş olmayan görüntülerden geçilmiyorsa da, inanca saldırılmıyor ve Müslümanlar'ın itikatlarını zedeleyici bir tavra asla girilmiyordu.
Bu vaziyet, yani îtikâda zıt hareketlerde bulunmamak, TGRT'de bir ilke şeklinde elyevm devam etmektedir. Yani onun hatası amelî yönde.
***
STV ise bambaşka. Onun işi gücü dinlerarası diyaloğu dilinden düşürmeyerek Hıristiyan ve Yahudiler'le diyalog peşinde koşmak...
Yani, konusu ameli olmaktan çok itikâdî...
İtikâdî ama, ameli konularda da hakkımdan vazgeçmem dercesine o konuda da boş durmuyor ve dini bütün seyircilerine, insanın yüzü kızarmadan bakamayacağı reklamları göstermekten çekinmiyor.
***
Geriye Kanal 7 kaldı.
Kanal 7 deyince, akla ilk önce Ahmet Hakan gelir.
Dudaklarının üzerine kadar uzayan bıyığını düzeltmeye, işinin çokluğundan fırsat bulamadığını söyleyen Ahmet Hakan.
Kanal 7 konusunda girelim.
Sayın okuyucular, her şey için son değerlendirmeci şüphesiz ki halktır.
Halk, seyreder ve değerlendirir. Yani mühim olan seyircinin değerlendirmesidir. Öyleyse, Kanal 7'nin değerlendirmesini bırakalım seyircisi yapsın.
İstanbul'dan Muharrem Dikici, bakın değerlendirmesini nasıl yapıyor:
"...Afganistan'a olan saldırılar ne zaman ki 7 Ekim'de başladı, sayın Ahmet Hakan Bey, haber saatini 1 saatten 2 saate çıkartarak, bizce reyting peşinde olduğunu göstermiştir.
Filistinli insanları militan olarak gören, haberlerinde Afganistan'dan çok Amerika'ya yer ayıran ve de ipi sapı belli olmayan insanları canlı yayına çıkartarak, resmen ve alenen Afganistan'a ve ona destek verenlere Talibancı yaftasını vurmasına izin veriyor.
Sanki, 11 Eylül'de ölen insanların canı can da, Afganistan'dakilerin canı patlıcan.
.... reklamlarının birçoğunun pespaye bir şekilde olması, bizleri gerçekten çok üzmekte ve akıllarda da, "Acaba Kanal 7 TGRT'leşiyor mu?" sorusunu bırakıyor.
Reklamlarının kötü olduğundan bahsetmiştik.
Düşünsenize... reklamda bir kadın peti reklamı yayınlanıyor ve siz de hanımınız, kızınız, çoluğunuz, çocuğunuz ile birlikte büyük bir güvenle oturmuşsunuz televizyonunuzun başına...
Peki şimdi düşünebiliyor musunuz, o zaman hanımınız ve kızınızın, hatta kendi yüzünüzün renginin ne olacağını?
Diyelim ki, bir de 4-5 yaşlarında ufak bir çocuğunuz var; iyi Allah bağışlasın.
Ve bu reklam çıktığında gelse ve dese ki, "Baba" ya da "Anne, abla bu nedir?"
O zaman ne yaparsınız?
Canı gönülden Kanal 7'yi ve Ahmet Hakan Coşkun'u duyarlılığa davet ediyoruz."
***
Susurluk'tan Ahmet Yavuz Bilen Bey'in şikayeti daha başka:
"Dünkü (23 Ekim 2001 tarihli) Milliyet Gazetesi'nde Ahmet Hakan "Coşmuş" başlıklı kocaman bir başlık vardı.
Milliyet'te bu haberi görünce ilk olarak aklıma "İnşallah Ahmet Hakan akıllanmıştır" cümleleri takıldı.
Ahmet Hakan akıllanmıştır dedim, çünkü Ahmet Hakan hiç bir belge olmadan kendisini yolsuzluk yapmakla suçlayan Milliyet Gazetesi'ni "Örnek Gazete" olarak Kanal 7'ye çıkarmış ve Milliyet'in sözde ombustmanı yani okur temsilcisi Yavuz Baydar'a saatlerce methiyeler düzmüştü.
... Ombustman dediğimiz adam da Milliyet Gazetesi'nde çıkan yanlışları dinleyecek, yöneticilerine iletecekmiş ve patronlarına kafa tutacakmış falan filan.
... Milliyet'in İslam karşıtı yayınlarını defalarca eleştirdiğimiz ve mesajlar gönderdiğimiz halde ne ombustman efendi kendisine ayrılan köşede yazı yazdı, ne de Aydın Doğan tavır değiştir.
.... Ben Ahmet Hakan'ın ombustman efendiyi televizyona çıkardığı günden beri merak içindeyim ama, Ahmet Hakan herhalde bu meraka dünkü manşetten sonra kapılmıştır.
Eh ne diyelim, kendi düşen ağlamaz.
Bize de "Örnek Gazete"den "Ahmet Hakan'a örnek bir ders" demekten başka bir şey düşmüyor.
Haberi okuyunca aklıma gelen cümleyle gönderdiğim mesajı noktalamak istiyorum; "İnşallah Ahmet Hakan akıllanmıştır."
***
Benden de bütün şikayetçilere âcizane bir hatırlatma:
Şikayetçi olduğunuz TV kanalları, o tür yayınlarında ısrar ediyor ve yayınlarıyla da "Biz işte buyuz" deyip duruyorlar.
O halde, hâlâ o kanallarda takılıp kalırsak, suç yine de onların mı olacaktır?
Ailece seyredebileceğimiz bir kanal yok mu diye kanal değiştirmeyi denesek... Ne dersiniz?..
Noktaların yerinde TV programcısının ismi vardı. O şahsın kim olduğunu, bu yazıda okuyacaksınız...
Sayın okuyucular,
Geçen sene, bir yazıda hangi televizyonu seyretmemiz gerektiğini ele almış ve ailece seyredilebilecek tek kanalın sadece Meltem Televizyonu olduğunu söylemiştim.
Bahsettiğim yazıda, konu TGRT, STV ve Kanal 7 idi.
TGRT'de hoş olmayan görüntülerden geçilmiyorsa da, inanca saldırılmıyor ve Müslümanlar'ın itikatlarını zedeleyici bir tavra asla girilmiyordu.
Bu vaziyet, yani îtikâda zıt hareketlerde bulunmamak, TGRT'de bir ilke şeklinde elyevm devam etmektedir. Yani onun hatası amelî yönde.
***
STV ise bambaşka. Onun işi gücü dinlerarası diyaloğu dilinden düşürmeyerek Hıristiyan ve Yahudiler'le diyalog peşinde koşmak...
Yani, konusu ameli olmaktan çok itikâdî...
İtikâdî ama, ameli konularda da hakkımdan vazgeçmem dercesine o konuda da boş durmuyor ve dini bütün seyircilerine, insanın yüzü kızarmadan bakamayacağı reklamları göstermekten çekinmiyor.
***
Geriye Kanal 7 kaldı.
Kanal 7 deyince, akla ilk önce Ahmet Hakan gelir.
Dudaklarının üzerine kadar uzayan bıyığını düzeltmeye, işinin çokluğundan fırsat bulamadığını söyleyen Ahmet Hakan.
Kanal 7 konusunda girelim.
Sayın okuyucular, her şey için son değerlendirmeci şüphesiz ki halktır.
Halk, seyreder ve değerlendirir. Yani mühim olan seyircinin değerlendirmesidir. Öyleyse, Kanal 7'nin değerlendirmesini bırakalım seyircisi yapsın.
İstanbul'dan Muharrem Dikici, bakın değerlendirmesini nasıl yapıyor:
"...Afganistan'a olan saldırılar ne zaman ki 7 Ekim'de başladı, sayın Ahmet Hakan Bey, haber saatini 1 saatten 2 saate çıkartarak, bizce reyting peşinde olduğunu göstermiştir.
Filistinli insanları militan olarak gören, haberlerinde Afganistan'dan çok Amerika'ya yer ayıran ve de ipi sapı belli olmayan insanları canlı yayına çıkartarak, resmen ve alenen Afganistan'a ve ona destek verenlere Talibancı yaftasını vurmasına izin veriyor.
Sanki, 11 Eylül'de ölen insanların canı can da, Afganistan'dakilerin canı patlıcan.
.... reklamlarının birçoğunun pespaye bir şekilde olması, bizleri gerçekten çok üzmekte ve akıllarda da, "Acaba Kanal 7 TGRT'leşiyor mu?" sorusunu bırakıyor.
Reklamlarının kötü olduğundan bahsetmiştik.
Düşünsenize... reklamda bir kadın peti reklamı yayınlanıyor ve siz de hanımınız, kızınız, çoluğunuz, çocuğunuz ile birlikte büyük bir güvenle oturmuşsunuz televizyonunuzun başına...
Peki şimdi düşünebiliyor musunuz, o zaman hanımınız ve kızınızın, hatta kendi yüzünüzün renginin ne olacağını?
Diyelim ki, bir de 4-5 yaşlarında ufak bir çocuğunuz var; iyi Allah bağışlasın.
Ve bu reklam çıktığında gelse ve dese ki, "Baba" ya da "Anne, abla bu nedir?"
O zaman ne yaparsınız?
Canı gönülden Kanal 7'yi ve Ahmet Hakan Coşkun'u duyarlılığa davet ediyoruz."
***
Susurluk'tan Ahmet Yavuz Bilen Bey'in şikayeti daha başka:
"Dünkü (23 Ekim 2001 tarihli) Milliyet Gazetesi'nde Ahmet Hakan "Coşmuş" başlıklı kocaman bir başlık vardı.
Milliyet'te bu haberi görünce ilk olarak aklıma "İnşallah Ahmet Hakan akıllanmıştır" cümleleri takıldı.
Ahmet Hakan akıllanmıştır dedim, çünkü Ahmet Hakan hiç bir belge olmadan kendisini yolsuzluk yapmakla suçlayan Milliyet Gazetesi'ni "Örnek Gazete" olarak Kanal 7'ye çıkarmış ve Milliyet'in sözde ombustmanı yani okur temsilcisi Yavuz Baydar'a saatlerce methiyeler düzmüştü.
... Ombustman dediğimiz adam da Milliyet Gazetesi'nde çıkan yanlışları dinleyecek, yöneticilerine iletecekmiş ve patronlarına kafa tutacakmış falan filan.
... Milliyet'in İslam karşıtı yayınlarını defalarca eleştirdiğimiz ve mesajlar gönderdiğimiz halde ne ombustman efendi kendisine ayrılan köşede yazı yazdı, ne de Aydın Doğan tavır değiştir.
.... Ben Ahmet Hakan'ın ombustman efendiyi televizyona çıkardığı günden beri merak içindeyim ama, Ahmet Hakan herhalde bu meraka dünkü manşetten sonra kapılmıştır.
Eh ne diyelim, kendi düşen ağlamaz.
Bize de "Örnek Gazete"den "Ahmet Hakan'a örnek bir ders" demekten başka bir şey düşmüyor.
Haberi okuyunca aklıma gelen cümleyle gönderdiğim mesajı noktalamak istiyorum; "İnşallah Ahmet Hakan akıllanmıştır."
***
Benden de bütün şikayetçilere âcizane bir hatırlatma:
Şikayetçi olduğunuz TV kanalları, o tür yayınlarında ısrar ediyor ve yayınlarıyla da "Biz işte buyuz" deyip duruyorlar.
O halde, hâlâ o kanallarda takılıp kalırsak, suç yine de onların mı olacaktır?
Ailece seyredebileceğimiz bir kanal yok mu diye kanal değiştirmeyi denesek... Ne dersiniz?..
Ali Eren / diğer yazıları
- Alın size Avrupa'dan taze cevap / 16.03.2002
- Derviş'e ODTÜ'yü dar etmek / 02.03.2002
- Bayram sonrası düşünceleri / 26.02.2002
- Artık açıkça "ha kilese ha câmi" diyebiliyorlar / 16.02.2002
- Müfsidi Kebir (Büyük Fesatçı) / 13.02.2002
- Bir maskara / 12.02.2002
- Tarihe ve zihinlere bir-iki hatıra kaydı / 09.02.2002
- Başbakanlığı al, neyi ver? / 02.02.2002
- Papa'nın davet etmemesine üzülünür (!) / 26.01.2002
- Bizi, onlarca sene dinsiz tanıtmışlar / 19.01.2002
- Derviş'e ODTÜ'yü dar etmek / 02.03.2002
- Bayram sonrası düşünceleri / 26.02.2002
- Artık açıkça "ha kilese ha câmi" diyebiliyorlar / 16.02.2002
- Müfsidi Kebir (Büyük Fesatçı) / 13.02.2002
- Bir maskara / 12.02.2002
- Tarihe ve zihinlere bir-iki hatıra kaydı / 09.02.2002
- Başbakanlığı al, neyi ver? / 02.02.2002
- Papa'nın davet etmemesine üzülünür (!) / 26.01.2002
- Bizi, onlarca sene dinsiz tanıtmışlar / 19.01.2002