İnsan, akıl sahibi olmasından ötürü sorumludur

"Allah(c.c) her şeyin yaratıcısıdır. O'nun irade ve kudreti dışında hiçbir şey meydana gelemez. Ancak insanları sorumlu tutmak için onlara da bir irade vermiştir. Bu itibarla kullar işledikleri şeylerden sorumludurlar…

Muhtelif işleri yapmaya veya yapmamaya salahiyetli olan irade, muayyen bir iş üzerinde kararlaşınca bu kesib oluyor; kul iradesini kullanmış oluyor. Bunun akabinde o işin meydana gelişi de Allah'ın (c.c) yaratması ile oluyor.

Kul iradesini kullanmış, Allah (c.c)'da yaratmıştır. Bu bakımdan Allah (c.c) –her şeyin yaratıcısıdır- denir. İşte hayır ve şer, bütün işlerin Allah (c.c) tarafından yaratıldığına, olmuş ve olacak her şeyin Allah(c.c) katında malum bulunduğuna iman etmek, kadere iman demektir…" (Veda Hut. İnsan Hak. sh:50)

"Gerek icmal, gerek tafsil sureti ile iman eden kimse mümindir, müslimdir. Ancak Allah'a, Peygambere, Kuran'a ve din hükümlerine hakaret etmek, tezyifte bulunup, küçümsemek dinden çıkmayı gerektirdiği gibi, haram olduğu kat'i delille bilinene bir şeyi helal kabul etmek veya helal olduğu kat'i delille bilinen bir şeyi haram kabul etmek de aynı şekilde küfürdür, dinden çıkıştır.

Bu gibiler tövbe edip, imanlarını tazelemedikçe günahları bağışlanmaz. Ama mümin olan kimsenin işlediği günah, onu imandan çıkarmaz. Çünkü işlediği şeyin günah olduğuna inanmaktadır, üstelik tövbe etmek azmindedir…"  (Veda Hut. İnsan Hak. sh:52)

Gerçek ilim, hikmet, doğru ve hakikat batıla saplananların hevesine göre değişmez.

Hakikatler, Allah'ın (c.c) iradesiyle muhkem kanunlara istinat ederler ve Allah-u Teâlâ'nın sonsuz irade ve kudretinin sonucu olarak vardırlar.

Bu sebeple insanın heva ve hevesine tabi olmazlar. Bu bize şunu öğretir; İrade hak adına ve hak istikametinde kullanılmalıdır. Hakkın ikamesi ve yerleşmesi adalettir. Adil olmada asıl unsur imandır. İnanmayanlar mutlak manada adil olamazlar…" (Veda Hut. İnsan Hak. sh:55)