Irak savaşı ABD, AB ve Türkiye-VIII

ABD neden Neoemperyalizmi kullanmamaktadır? Neden savaşla saldırmaktadır?

ABD bu bölgelerde mutlak hakimiyet istemektedir. Neoemperyalizm 20. asrın sonunda ve 21. asrın başlangıcında ABD için artık yeterli gelmemektedir. Sebebi ise hem gizli, hem de açıktır.

ABD artık kendi sanayisine ve ticari gücüne tam olarak güvenememektedir.

Son yıllarda ABD dış ticaret bütçesi korkunç açıklar vermektedir. Bu açıklar trilyonlarca ABD dolarına varmaktadır.

Öte taraftan Çin, dünya piyasalarında hakimiyetini gittikçe genişletmektedir. Japonya, nerdeyse teslim bayrağını çekmek üzere, geleceğe dönük yatırımlarını Çin'de yapmaktadır.

Öte yandan, AB ekonomik gücü ABD'nin ensesindedir. ABD bundan çok tedirgin durumdadır. Fakat AB şu anda ekonomik bir deva durumunda ama siyasi ve askeri bakımından henüz bir cüce seviyesindedir.

Almanya ve Fransa ABD'nin bu tutumlarına karşı koymak istemişlerdir ama buna ne güçleri yetmiştir, ne de ABD onları kaile almıştır. Çünkü onların bu halleriyle hiçbir şey yapamayacakları zaten peşinen bellidir.

Sovyet Rusya ise henüz piyasalara girememiştir. Ama Rusya'nın büyük teknolojik gücü, eleman ve kadroları mevcuttur. Üstelik çok büyük yer üstü ve yer altı zenginlikleri de mevcuttur. Günün birinde, O da bu piyasalara hakim olmaya çalışacak ve pay alma peşine düşecektir.

Şu anda Ortadoğu ülkeleri İslam aleminin bölgesini oluşturmaktadır. Ama Almanya ve AB güçleri bu bölgeye göz dikmek üzeredir. Bu bölgelerde Almanya ve Fransa'nın ABD rekabeti açıkça hissedilmektedir. Her ikisi de Türkiye'nin zayıflamasını ve kolay yutulan lokma olmasını beklemektedirler.

ABD elini çabuk tutmazsa bugünkü ortamı bir daha bulamayabilir. Onun için ABD de Neoemperyalizm yerine sömürücü yolu seçmiştir. ABD hızlı, emin ve savaşla fetihleri daha uygun görmektedir. Üstelik bu hazır lokmalar iştahını kabartmaktadır. Baksanıza dünyanın en verimli petrol kaynaklarına -Irak'a birkaç haftada hem de asgari kayıpla yaptığı operasyon sonucu- nasıl da sahip olmuştur. Ve şu an ne Rusya'nın ne de Çin'in yeterli karşı koyma gücü yoktur.

Mister Bush'un

arkasındaki güç

Mister Bush ve onun arkasındaki derin devlet, silah, ilaç, teknolojik ve ticaret şirketleri ve sermayedaşları bunun araştırmasını ve stratejisini uzun zamandan beri yapmaktadırlar.

Onlar planlı ve programlı çalışmaktadırlar. Daha gelişmelerden önce nasıl, ne için ve hangi sayeyle insan seçeceklerini bilmektedirler. Kendi isteklerine en uygun yapıdaki insanları araştırıp bulmakta ve onları öne sürerek istediklerini yaptırabilmektedirler. Baksanıza Başkan Bush'u zar zor da olsa, hem de pek az oy farkıyla nasıl seçtirebildiler. Hatta oy sayımları 3 ay kadar sürdü. Normalde bu olay ABD için bir skandal sayılır! Ama sonunda başardılar ve Mister Bush koltuğa oturdu. Onlar görevlerini yapmışlardı. Şimdi sıra Mister Bush'a gelmişti. Mister Bush'a isteklerini iletmişlerdi. Mister Bush'a ise, sadece elindeki bütün silahlı güçlerle işin tatbikatı kalmıştı. Mister Bush da tam babası gibi, etrafındaki şahinler grubu ile bu işi adım adım fiiliyata dökmektedir.

Böylece hem dini hem de milli vazifelerini yerine getirmektedirler.

Dünyadaki demokrasi, ahlak, yasalar, insan hakları ve benzeri manevi hususlara ise teknoloji, ticaret, askeri güç ve üstün asker gücü nefes aldırmamaktadır. Adalet ve insan haklarını ise hem de kendisi istediklerine istedikleri kadar bir lütuf gibi verecektir. Tabii ki sadece kendine bağlı olanlara dağıtacaktır.

Ama bir şeyin unutulmaması gerekmektedir. Dünya hiçbir zaman tek insan hakimiyetine geçmemiştir. Bu sefer de öyle olacaktır. Diğer taraftan zorbaların ömrü tarih boyunca pek uzun olmamıştır. Allah her zaman haklının yanındadır. Bunu er veya geç Mr. Bush da öğrenecektir.