İran ve ABD kontrollü gerilim politikası güdüyor -2-

Osmanlı Beyliği diğer beyliklere nazaran küçük bir beylik olmasına rağmen neden bu kadar büyüdü?

Karamanoğulları gibi kendisini Selçuklu Devleti'nin varisi gören bir beylik neden Osmanlı beyliği karşısında tutunamadı?

Tarihçiler bunu diğer beylikler birbirleriyle uğraşırken Osmanlı beyliği Müslümanlar tarafından kâfir sayılan Bizans'a karşı cihat ettiği için desteklediler.

Böylece Bizans'la mücadele eden bu küçük beylik devamlı batıya yönelerek diğer beyliklerin de desteğini aldı.

Yani Osmanlı Beyliği kendisine diğer beyliklerden farklı bir misyon belirlemekle kalmadı. Bu misyon üzerinden çok büyük bir sempati topladı.

Günümüz İran'ını geçmişte Osmanlı Beyliği'nin uyguladığı strateji ile özdeşleştirebiliriz.

İran, İslam devriminden sonra Ramazan'ın son haftasını Kudüs Haftası ilan ederek işe başladı.

İran, Filistin meselesini araçsallaştırarak tıpkı Osmanlı Beyliği'nin 700 yıl önce yaptığı gibi bütün Müslümanların sempatisini toplamaya çalışıyor.

Bu yüzden Hamas'ın 7 Ekim'de başlattığı saldırılar sonucu İsrail'in Gazze'yi viraneye çevirmesi İran'a inanılmaz fırsatlar doğurdu.

İran, Filistinlilerin mezhepdaşları Körfez ülkeleri ve Ürdün gibi İsrail'in tarafını tutmak bir tarafa ABD'ye Büyük Şeytan, İsrail'e de Küçük Şeytan diyerek vekil güçleri ile bütün gücüyle mücadele ediyor.

Bu sayede hem kendisini ana karasında vurmaya çalışan ABD ve İsrail'i anavatanından uzakta tutuyor hem de Filistin davasını sahiplenerek İslam dünyasında kâfirle mücadele eden devlet görünümünü sağlıyor.

İsrail'in ve ABD'nin 45 senedir İran'ı doğrudan vuramamasını İran'ın bu devlet politikasının yansıması olduğunu düşünebiliriz.

ABD ve İran karşılıklı olarak kontrollü gerilim politikası uyguluyorlar.

İran bu sayede kendi vekil güçlerini etrafında tutarken ABD, İran korkusunu Sünni Arapları birleştirmekte ve sömürmekte kullanıyor.

Bu kontrollü gerilimin topyekûn bir savaşa dönüşmemesi için ABD ve İran aynı düşünceyi paylaşırken İsrail ise bu kaotik durumdan istifade ederek İran, Hizbullah, Suriye ve Husiler'in işini bitirmek maksadıyla sonu 3. Dünya Savaşı'na gitse bile bölgesel bir savaşı çıkartmak için elinden gelen bütün çabayı sarf ediyor.

2011 yılında sözüm ona İslam dünyasının liderliğine soyunan ve Emevi Camisi'nde namaz kılma rüyaları gören bizimkiler ise Ortadoğu; İran, Rusya, ABD ve İsrail'in büyük bir iştahla parsellediği bir alana dönüşürken, Hamas'ın bile kabul etmediği Mahmut Abbas'ı TBMM'de konuşturmak ve ayakta alkışlamak dışında pek bir şey yapamıyor.