Suriye’den gelenlerin Akçakale sınır kapısında yapmış oldukları davranışlar sonucunun ne olacağını merak etmekteyim. Aslında olan bizim evlatlarımıza oldu. Muhaliflere açık olan sınırımızın birden bire kapatılması sonucu muhaliflerin paniklemesi mi? Yoksa tanınan hakların aksatılması mı? Bu olayın sebebi diye düşünürken cevap cumartesi akşamı, kahramanları anma gecesinde, Muharrem Bayraktar’ın açıklaması ile geldi.
Bu ne utanmazlıktır?
Halktan toplanan yardım malzemelerinin muhalif eşkıyalar tarafından Suriye’de gasp edilip, tekrar ülkemize sokulup, ucuz olarak satılması rantıdır. Bu rantın bir an için kesilmiş olması, bu sonucu oluşturmuştur. Milletimize ibretlik bir derstir. Eşkıyayı tutan basına da, AKP’ye de maşallah. Halkımız uyanır inşallah, tabii olayın esasını satılmış basın yazmayacaktır. Uyanma başka bir bahara kalmaya mahkumdur. Ne denir ki, Allah’ın (c.c.) dediği olur. Herkes layığını bulur.
İşçi bayramına, daha doğrusu Taksim olayına bakıldığında, son derece garip durumlarla karşılaşıldığı gerçektir. Oturumlarda, bilhassa Meltem gurubunda her türlü ince noktalar tartışıldı ve yorumlar yapıldı. “Anlayana saz anlamayana vah vah demek az.”
Bayramları ortadan kaldırmak çabaları hala devam etmektedir. Her Türk gibi ben de bu davranışlara karşıyım. Eskiden beri işçi bayramı sorunlar yaratmıştır. Aslında bu bayramı ben şahsen kabul etmiş değilim. Komünist rejimin, halkına, bir gün, tatil olarak bayram hediyesidir. Bizim ülkemizde ise bunun esası, çekiçli oraklı bayraklar ile sözüm ona işçi haklarının savunulmasıdır. Elbette bu hakların alınması hiçbir şekilde istendiği gibi sonuçlanmamıştır. Yerine daima kargaşa hakim olmuştur. Her seferinde iktidarın gündem değişikliğine destek olmuştur.
Amma son bayram olayları, AKP’nin teröristlere yapmadığı muameleyi, işçi vatandaşına yapacak kadar ABD tipi demokratikleştiğinin delili olmuştur. Sormak lazım: Ey Türk işçisi, on bir yıldır başında seni idare eden, tüm yer altı, yer üstü, hatta yastık altı kaynaklarımızı yabancılara peşkeş çekenleri başımıza taç etmediniz mi? Ne var ne yok tüm üretimimizi, fabrika ve tesisleri özelleştiren ve binlerce işçiyi işsiz hale getirenleri seçmediniz mi? Sizi sömüren, aslında iktidara bağlı aciz sendikaların elinde oyuncak olmadınız mı? Sendikaların, iktidarın, dış kaynaklı emirlere karşı herhangi bir itirazları oldu mu? PKK’ya teslim olan iktidara, açılım süreci denen ihanete, federasyonu ve parçalanmayı, adım, adım aşikar olarak sürdüren iktidara ve ortağı PKK’ya dur diyen bir federasyon duydunuz mu?
Bunun cevabı kesinlikle hayır olduğuna göre tek çözümü BTP olduğunu hala kabul etmiyor musunuz? Bu ülkede Bağımsız Türkiye Partisi’nden başka hiç bir alternatif yoktur ve olamaz. İktidarı, muhalefeti, basını, bir ekonomik modelin M’sine bile sahip değilken, tek model sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, yüzlerce sahifelik çözümü dünyaya sunmuş ve Rusya başta, yüzlerce ülkenin taktirini kazanmıştır. Şöyle bir düşünün, Milli Ekonomi Modeli şu anda tek modeldir. Sosyal Devlet Modeli ise Milli Ekonomi Modeli’nin hayata uygulanmasıdır.
Kurtuluş, Haydar Baş’ta ve Onun Partisi olan BTP’dedir.
Bu ne utanmazlıktır?
Halktan toplanan yardım malzemelerinin muhalif eşkıyalar tarafından Suriye’de gasp edilip, tekrar ülkemize sokulup, ucuz olarak satılması rantıdır. Bu rantın bir an için kesilmiş olması, bu sonucu oluşturmuştur. Milletimize ibretlik bir derstir. Eşkıyayı tutan basına da, AKP’ye de maşallah. Halkımız uyanır inşallah, tabii olayın esasını satılmış basın yazmayacaktır. Uyanma başka bir bahara kalmaya mahkumdur. Ne denir ki, Allah’ın (c.c.) dediği olur. Herkes layığını bulur.
İşçi bayramına, daha doğrusu Taksim olayına bakıldığında, son derece garip durumlarla karşılaşıldığı gerçektir. Oturumlarda, bilhassa Meltem gurubunda her türlü ince noktalar tartışıldı ve yorumlar yapıldı. “Anlayana saz anlamayana vah vah demek az.”
Bayramları ortadan kaldırmak çabaları hala devam etmektedir. Her Türk gibi ben de bu davranışlara karşıyım. Eskiden beri işçi bayramı sorunlar yaratmıştır. Aslında bu bayramı ben şahsen kabul etmiş değilim. Komünist rejimin, halkına, bir gün, tatil olarak bayram hediyesidir. Bizim ülkemizde ise bunun esası, çekiçli oraklı bayraklar ile sözüm ona işçi haklarının savunulmasıdır. Elbette bu hakların alınması hiçbir şekilde istendiği gibi sonuçlanmamıştır. Yerine daima kargaşa hakim olmuştur. Her seferinde iktidarın gündem değişikliğine destek olmuştur.
Amma son bayram olayları, AKP’nin teröristlere yapmadığı muameleyi, işçi vatandaşına yapacak kadar ABD tipi demokratikleştiğinin delili olmuştur. Sormak lazım: Ey Türk işçisi, on bir yıldır başında seni idare eden, tüm yer altı, yer üstü, hatta yastık altı kaynaklarımızı yabancılara peşkeş çekenleri başımıza taç etmediniz mi? Ne var ne yok tüm üretimimizi, fabrika ve tesisleri özelleştiren ve binlerce işçiyi işsiz hale getirenleri seçmediniz mi? Sizi sömüren, aslında iktidara bağlı aciz sendikaların elinde oyuncak olmadınız mı? Sendikaların, iktidarın, dış kaynaklı emirlere karşı herhangi bir itirazları oldu mu? PKK’ya teslim olan iktidara, açılım süreci denen ihanete, federasyonu ve parçalanmayı, adım, adım aşikar olarak sürdüren iktidara ve ortağı PKK’ya dur diyen bir federasyon duydunuz mu?
Bunun cevabı kesinlikle hayır olduğuna göre tek çözümü BTP olduğunu hala kabul etmiyor musunuz? Bu ülkede Bağımsız Türkiye Partisi’nden başka hiç bir alternatif yoktur ve olamaz. İktidarı, muhalefeti, basını, bir ekonomik modelin M’sine bile sahip değilken, tek model sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, yüzlerce sahifelik çözümü dünyaya sunmuş ve Rusya başta, yüzlerce ülkenin taktirini kazanmıştır. Şöyle bir düşünün, Milli Ekonomi Modeli şu anda tek modeldir. Sosyal Devlet Modeli ise Milli Ekonomi Modeli’nin hayata uygulanmasıdır.
Kurtuluş, Haydar Baş’ta ve Onun Partisi olan BTP’dedir.
Prof. Dr. Ata Selçuk / diğer yazıları
- Yanlıştan, yanlışla kurtuluş olmaz / 12.09.2021
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017