Irak'taki işgal gücü dün de HZ. Ali Türbesi'ni vurdu.
Havan topunun isabet ettiği türbenin kapılarından biri kullanılamaz duruma geldi.
Saldırıda onlarca sivil de yaralandı. Daha birkaç gün önce "Biz vurmadık'' diyerek 40 kişinin öldüğü düğünevi katliamını üzerine almak istemeyen Amerikalılar'ın yalanı yayınlanan görüntülerle ortaya çıkarıldı.
Amerikan askeri yetkilileri tüm bu kanıtlara rağmen bant kayıtlarının inandırıcılığını sorgulamaya koyuldular.
Aynı inatlaşmayı Ebu Garip'te de gösteren Amerikan ve İngilizler'in foyası sonradan ortaya çıkarılmıştı.
Kısacası; Irak'ta yaptıkları katliamları örtmek için birbirinden komik gerekçeler ortaya koyan işgalcile, çırpındıkça daha da batmaktalar.
Ve bu batış, tüm dünyanın gözleri önünde cereyan ediyor.
Diğer ülkeler bu duruma, bu ikiyüzlülüğe, bu inatlaşmaya ne diyor?
Hiç. Kınamalar, taziyeler,sahte hüzün tabloları...
Pratikte Irak ve Iraklı için atılan bir adım dahi yok.
Sadece Şiiler için değil, tüm İslam alemi için kutsal yapılardan biri kabul edilen H.Z. Ali'nin Türbesi'ne düzenlenen saldırı nasıl izah edilecek? Büyük ihtimalle " Biz vurmadık''denip olay kapatılmaya çalışılacak. Düğünevi saldırısında olduğu gibi,
Türkmen liderlere tertiplenen suikastlarda olduğu gibi bu son(!)saldırı da böyle değerlendirilecek.
Kafa karıştırıcı açıklamalarla bu çirkinlikler belki usul yavaş kapanacak; ama bölgedeki Amerikan öfkesi beyinlerde hızla yayılacak.
Şii direnişini bastırabilmek için olanca gücünü seferber etmesine rağmen başarı sağlayamayan işgalcilerin bu son(!) eylemi, direnişin boyutunu artıracak.
Kendi eliyle ektiği şiddet tohumlarını biçmeye çalışan Amerika ve İngiliz yönetimleri Irak'ta kaosun tam göbeğinde.
Şii ağırlıklı İran'ın türbe saldırısından sonra tepkisi sert oldu. Bu satırlar yazıldığı sırada Türkiye'den resmi bir açıklama ise gelmemişti.
Dış dünyadan çok, Irak'ın kendi içinde büyütülen tepkilerin son merhalesi yeni saldırılar ve yeni kanlar olacak.
Üstüste yaşanan patlamalardan sonra stratejik dini alanlara tertiplenen provokasyonlar Irak'ta ipleri daha da gerdi.
İsrail'in girdiği topraklardan çekilirken estirdiği terör gibi, NATO ve BM'yi bölgeye getirmeden önce sözde çekilmesi planlanan Amerika'nın terör eylemlerinde de artış görünüyor.
İşgalciler girerken de çıkarken de terör estirmekten geri kalmıyorlar.
Havan topunun isabet ettiği türbenin kapılarından biri kullanılamaz duruma geldi.
Saldırıda onlarca sivil de yaralandı. Daha birkaç gün önce "Biz vurmadık'' diyerek 40 kişinin öldüğü düğünevi katliamını üzerine almak istemeyen Amerikalılar'ın yalanı yayınlanan görüntülerle ortaya çıkarıldı.
Amerikan askeri yetkilileri tüm bu kanıtlara rağmen bant kayıtlarının inandırıcılığını sorgulamaya koyuldular.
Aynı inatlaşmayı Ebu Garip'te de gösteren Amerikan ve İngilizler'in foyası sonradan ortaya çıkarılmıştı.
Kısacası; Irak'ta yaptıkları katliamları örtmek için birbirinden komik gerekçeler ortaya koyan işgalcile, çırpındıkça daha da batmaktalar.
Ve bu batış, tüm dünyanın gözleri önünde cereyan ediyor.
Diğer ülkeler bu duruma, bu ikiyüzlülüğe, bu inatlaşmaya ne diyor?
Hiç. Kınamalar, taziyeler,sahte hüzün tabloları...
Pratikte Irak ve Iraklı için atılan bir adım dahi yok.
Sadece Şiiler için değil, tüm İslam alemi için kutsal yapılardan biri kabul edilen H.Z. Ali'nin Türbesi'ne düzenlenen saldırı nasıl izah edilecek? Büyük ihtimalle " Biz vurmadık''denip olay kapatılmaya çalışılacak. Düğünevi saldırısında olduğu gibi,
Türkmen liderlere tertiplenen suikastlarda olduğu gibi bu son(!)saldırı da böyle değerlendirilecek.
Kafa karıştırıcı açıklamalarla bu çirkinlikler belki usul yavaş kapanacak; ama bölgedeki Amerikan öfkesi beyinlerde hızla yayılacak.
Şii direnişini bastırabilmek için olanca gücünü seferber etmesine rağmen başarı sağlayamayan işgalcilerin bu son(!) eylemi, direnişin boyutunu artıracak.
Kendi eliyle ektiği şiddet tohumlarını biçmeye çalışan Amerika ve İngiliz yönetimleri Irak'ta kaosun tam göbeğinde.
Şii ağırlıklı İran'ın türbe saldırısından sonra tepkisi sert oldu. Bu satırlar yazıldığı sırada Türkiye'den resmi bir açıklama ise gelmemişti.
Dış dünyadan çok, Irak'ın kendi içinde büyütülen tepkilerin son merhalesi yeni saldırılar ve yeni kanlar olacak.
Üstüste yaşanan patlamalardan sonra stratejik dini alanlara tertiplenen provokasyonlar Irak'ta ipleri daha da gerdi.
İsrail'in girdiği topraklardan çekilirken estirdiği terör gibi, NATO ve BM'yi bölgeye getirmeden önce sözde çekilmesi planlanan Amerika'nın terör eylemlerinde de artış görünüyor.
İşgalciler girerken de çıkarken de terör estirmekten geri kalmıyorlar.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005