Vahdet: 1-Birlik. Tek olma. 2-Tek başına kalma. Yalnızlık.
Vahdettin, Vahdeddin: Dinin birliği.
Vâhit, Vâhid; Vâhide: 1-Bir, tek.
Vakkas: 1-Savaşçı, okçu.
Vâlide: Ana, mader, üm.
Vasfi, Vasfiye: 1-Beyan ve tarife ait. 2-Nicelikle ilgili.
Vassâf: Vasfeden, tarif eden, vasıflarını bildirerek anlatan, öven.
Vecih, Vecihe: 1-Güzel görünüşlü, hoş. 2-Layık, uygun, münasip.
Vecihi: Soylu, asil.
Vedat, Vedad: 1-Sevme, sevgi. 2-Dostluk.
Vefak: Arkadaş, yoldaş. Aynı fikirde.
Vehbi, Vehbiye: Allah vergisi, doğuştan.
Vehip: 1-Asalet ve şeref sahibi. 2-Cömert kimse.
Velît, Velîd: Çocuk, oğlun.
Vildan: 1-Kullar, köleler. 2-Yeni doğmuş çocuklar.
Yağmur: 1-Hava boşluğundan yere düşen su, rahmet. 2-Bir şeyin çok olması, bolluk, çokluk. 3-Oğuz beğlerinden biri.
Yalçın: Düz, kaygan, pek dik.
Yalvaç, Yalavaç: 1-Bir haber bildirmek üzere gönderilmiş kimse, saveci, haberci, haber ulaştıran. 2-Peygamber, resul, nebi.
Yasemen, Yasemin: Güzel kokulu, beyaz güzel çiçekler açan, sarmaşık kabilinde bir ağaç; çok uzar ve ağacı pek lastiklidir.
Yâsin: "Ya", "Sin" harfleriyle başlayan bir sûre.
Yaşar: 1-Çocukları durmayıp ölen ailelerin yeni doğan çocuklarının yaşaması dileğiyle koydukları adlardan biri: (Binali, Durak, Duran, Durdu, Durmuş, Dursun, Temel gibi...) 2-Yaşayan var olan.
Yâver: Yardımcı, imdatçı, muin, kömekçi.
Yavuz: 1-Şiddetli, pek sert ve katı, yaman. 2-(Zıt anlamı ile) Pek iyi, fevkalâde yaman, kıyak.
Yekta: 1-Tek, yalnız. 2-Misli ve benzeri olmayan.
Yeliz: Yel gibi iz.
Yeldâ: Uzun.
Yemen: 1-Sağ, sağ taraf, 2-Saadet, hoşbaht, hoşkadem.
Yenal: "Yen ve al, hakkını al, üstün gel, zafer kazan" anlamındadır.
Yeşim: Açık yeşil ve pembe renkli, kolay işlenir değerli taş.
Yeter: 1-Yetişen, ihtiyacı karşılayacak kadar olan. 2-Elverir, yetişir, kâfi; çok lazım değil. 3-Arka arkaya olan kız çocuğu doğumuna son vermek dileğiyle konulan adlardan biridir.
Yıldırım: 1-Yağmur ve fırtına sırasında bulutlardaki elektriğin patlayıp yere vurması. 2-Yıldırım gibi sürat ve şiddetle saldıran.
Vahdettin, Vahdeddin: Dinin birliği.
Vâhit, Vâhid; Vâhide: 1-Bir, tek.
Vakkas: 1-Savaşçı, okçu.
Vâlide: Ana, mader, üm.
Vasfi, Vasfiye: 1-Beyan ve tarife ait. 2-Nicelikle ilgili.
Vassâf: Vasfeden, tarif eden, vasıflarını bildirerek anlatan, öven.
Vecih, Vecihe: 1-Güzel görünüşlü, hoş. 2-Layık, uygun, münasip.
Vecihi: Soylu, asil.
Vedat, Vedad: 1-Sevme, sevgi. 2-Dostluk.
Vefak: Arkadaş, yoldaş. Aynı fikirde.
Vehbi, Vehbiye: Allah vergisi, doğuştan.
Vehip: 1-Asalet ve şeref sahibi. 2-Cömert kimse.
Velît, Velîd: Çocuk, oğlun.
Vildan: 1-Kullar, köleler. 2-Yeni doğmuş çocuklar.
Yağmur: 1-Hava boşluğundan yere düşen su, rahmet. 2-Bir şeyin çok olması, bolluk, çokluk. 3-Oğuz beğlerinden biri.
Yalçın: Düz, kaygan, pek dik.
Yalvaç, Yalavaç: 1-Bir haber bildirmek üzere gönderilmiş kimse, saveci, haberci, haber ulaştıran. 2-Peygamber, resul, nebi.
Yasemen, Yasemin: Güzel kokulu, beyaz güzel çiçekler açan, sarmaşık kabilinde bir ağaç; çok uzar ve ağacı pek lastiklidir.
Yâsin: "Ya", "Sin" harfleriyle başlayan bir sûre.
Yaşar: 1-Çocukları durmayıp ölen ailelerin yeni doğan çocuklarının yaşaması dileğiyle koydukları adlardan biri: (Binali, Durak, Duran, Durdu, Durmuş, Dursun, Temel gibi...) 2-Yaşayan var olan.
Yâver: Yardımcı, imdatçı, muin, kömekçi.
Yavuz: 1-Şiddetli, pek sert ve katı, yaman. 2-(Zıt anlamı ile) Pek iyi, fevkalâde yaman, kıyak.
Yekta: 1-Tek, yalnız. 2-Misli ve benzeri olmayan.
Yeliz: Yel gibi iz.
Yeldâ: Uzun.
Yemen: 1-Sağ, sağ taraf, 2-Saadet, hoşbaht, hoşkadem.
Yenal: "Yen ve al, hakkını al, üstün gel, zafer kazan" anlamındadır.
Yeşim: Açık yeşil ve pembe renkli, kolay işlenir değerli taş.
Yeter: 1-Yetişen, ihtiyacı karşılayacak kadar olan. 2-Elverir, yetişir, kâfi; çok lazım değil. 3-Arka arkaya olan kız çocuğu doğumuna son vermek dileğiyle konulan adlardan biridir.
Yıldırım: 1-Yağmur ve fırtına sırasında bulutlardaki elektriğin patlayıp yere vurması. 2-Yıldırım gibi sürat ve şiddetle saldıran.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.