İslam'da zorlama yoktur-2

Şahadet cümlesi şöyledir: "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resulüllah/Şahadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur; Muhammed (s.a.a.) O'nun elçisi (Resulüdür). 'Veresulühü' demekten kasıt şudur: Allah Resulü Allah'ın hükümlerini, kurduğu sistemi Allah'ın dilediği mânâları, bilmemiz için bize ulaştıran, bize tebliğ edendir! İşte, "buna da şahadet ederim" demektir.
Nasıl şahadet ederim? Gözle değil; "basîretimle, idrakimle, anlayış, kavrayışımla, şahadet ederim." Görmekteyim, müşahade ve tesbit etmekteyim, idrak etmekteyim ve tasdik etmekteyim ki, varlığın her zerresinde mutlak olarak hükmünü icra eden ve kendisinden başka yaratıcının varlığı asla söz konusu olmayan tek mevcut sadece Allah'tır!
Daha açık bir ifadeyle; yeryüzünde veya gökyüzünde tanrılar yoktur. Kâinatı var eden Allah vardır. Görevlendirdiği peygamberler ve melekler vardır. O, yoktan var ettiği kâinatta her birimi dilediği biçimde sûretlendiren; istediği özelliklere bezeyen ve her biriyle dilediği mânâları ortaya koyan sadece Allah'tır.  
İlahî hükümlerin başında Allah'a, Peygamberine ve öncelikli emir sahipleri (Ehl-i Beyt'e) itaat etmek, Resulü Muhammed'in (s.a.a.) tavsiyelerine uymak ve sakındırdığından sakınmaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.a) insanlara Gadir Hum günü şöyle buyurdu: "Size ağır, kutsal iki emanet bırakıyorum. Birisi Allah'ın Kitabı Kur'anı Kerim; diğeri Itretim, Ehl-i Beyt'imdir. Bu ikisi, kıyamet günü Kevser Havuzunun başına yanıma gelene kadar birbirinden ayrılmazlar. Bunlara tutunduğunuz sürece dalalete düşmezsiniz. Sakın bunlardan ayrılmayınız! Ayrılırsanız dalalete düşersiniz. Ehl-i Beyt'im Nuh'un Gemisi gibidir. Gemiye binen kurtulur, binmeyen helak olur-boğulur. Benden sonra Mü'minlerin Emiri, vasim, halifem Ali'dir. Ona itaat ediniz."
Böylece İslam'ın temel şartlarını öğrendikten sonra diğer şartlara bakalım:
Farkında olmadığımız ve yanlışa düştüğümüz bir husus da İslam'ın sadece beş şartının olduğudur. İslam'ın şartı sadece beş değildir. İslam'ın Kelime-i Şahadetten sonra, Ehl-i Beyt'e velayet ve düşmanlarından teberradan sonra 54 farzı daha vardır? Kur'an-ı Kerim, İslam'ın şartının beş olduğunu söylemez!
Kur'an-ı Kerim, insanların üzerine farz kılınan; yani, uyma zorunluluğu olan; uyulmaması halinde zarar görüleceği belirtilen 54 önemli kuraldan söz eder ki, bunların ilk beşi, Namaz, Oruç, Hac, Zekât ve Cihat'tır!
Bunların ötesinde gıybet (birisi hakkında arkadan çekiştirme) etmemek, iftira etmemek, dedikodu yapmamak, iffeti korumak, içkiden sakınmak, kumar oynamamak, zina yapmamak, hırsızlık yapmamak, yetim hakkı yememek, yalan söylememek, faiz yememek, başkasının namusuna-malına göz dikmemek, musallat olmamak, hakka hukuka riayet etmek, ana-babaya saygılı olup, onlara ihsanda bulunmak. Aile bağlarını koparmamak, fakire-muhtaca yolda kalmışa yardım etmek, borç içine düşmüş sıkıntılı akraba veya din kardeşlerimize yardımcı olmak. Rezzak-ı Kerim Allah'ın bitmez hazinelerinin olduğunu bilip muhteris cimri olmamak. Hiç kimseyi fakirliğinden veya konumundan dolayı hor görmeyip aşağılamamak. Yaşlılara ve çocuklara sevgi ve şefkat göstermek, zalim olmamak, adaleti günlük hayatımızda kaim kılmak; bir yerde hükmediliyorsa adaletli olmak, kamu mallarını ve haklarını korumak, talan etmemek ve ettirmemek. Sözünde durmak, komşu haklarını gözeterek, onlarla iyi geçinmek, Allah'ın verdiği rızıktan imkânlar ölçüsünde infakta bulunmak ve benzeri kurallara riayet etmektir.
Yukarıda bahsi geçen hususlar Allah Teâlâ'nın bizden uymamızı istediği edep, erkândır. İnsan sosyal olarak yaratılmıştır. Bu nedenle toplumsal yaşamda dinden önce edep erkân gelir. İmam Ca'fer Sâdık (a.s.), "Edebi olmayanın dini olmaz" buyurmuştur.