Ebu Mensur Ahmed bin Ali bin Ebu Tâlib-i Tabersi, 'İhticac' adlı kitabında, tartışmanın izahını detaylı bir şekilde aktarmış ve İmam Musa Kazım (as)'ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
Bir gün, Abbasi halifesi Harun Reşid'in meclisine gittim, bana bazı sorular sorup cevaplar istedi.
Sorularından biri de şuydu: "Nasıl, 'Biz Peygamber'in zürriyetiyiz' diyorsunuz, hâlbuki Peygamber'in halefi yoktu; halef ancak erkek evlat içindir, kız evlat için değildir. Oysaki siz kızından olan evlatlarısınız."
İmam Musa Kazım (a.s.) ona şu ayet ile cevap verdi: "(İbrahim'e) İshak'ı ve Ya'kub'u bağışladık ve her birini doğru yolda bulundurduk. Onun soyundan Dâvud'u, Süleymân'ı, Eyyub'u, Yûsuf'u, Musa ve Harun'u doğru yolda bulundurduk. İşte böylece iyi ve güzel davrananları mükâfatlandırırız. Zekeriyya, Yahya ve İlyâs'ı da doğru yolda bulundurduk; hepsi de iyi yararlı kişilerdendi." (En'am, 84-85).
Daha sonra İmam (a.s.), Harun'un dikkatini çekip şöyle sorar: "Ey mü'minlerin emiri! Hz. İsa'nın babası kimdir?"
Harun şöyle der: "İsa'nın babası yoktu."
İmam (a.s.) şöyle buyurdu: "İşte Allah Teâlâ O'nu Meryem'in vasıtasıyla peygamberlerin zürriyetine ilhak etmiştir. Bizi de annemiz Fâtıma tarafından Peygamber (s.a.a.)'in zürriyetine ilhak etmiştir."
Fahri Razi, Tefsir-i Kebir, dördüncü cilt, beşinci meselede şöyle deniyor:
"Bu ayet Hz. Hasan ve Hüseyin'in Resûlullah'ın soyundan olmalarının delilidir. Çünkü Allah Teâlâ bu ayette Hz. İsa'yı, Hz. İbrahim'in zürriyetinden saymıştır. Oysaki Hz. İsa'nın babası yoktu. Bu intisap anne tarafındandı. Böylece Hasan ve Hüseyin de (a.s.), anne tarafından Hz. Resûlullah'ın zürriyeti idiler. Nitekim İmam Bâkır (a.s.) Haccac ile münazarasında aynı ayeti delil göstermiştir."
Daha sonra İmam Musa Kâzım (a.s.), Harun'a; "Sana bir delil daha getireyim mi?" diye sordu.
Harun, "Evet getir" deyince; İmam (a.s.) Â-li İmran suresindeki şu ayeti örnek verir: "Hiç bir kimse, Allah'ın emri gereği yapılan bu mübahale (karşılıklı lanetleşme) zamanı, Hz. Peygamber'in Hıristiyanlar karşısında Ali bin Ebu Tâlib, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin'den (a.s.) başka hiç bir kimseyi katmamıştır." (Al-i İmran, 61).
'Enfüsena/nefisimiz'den maksat Resûlullah ve Ali bin Ebu Tâlib'dir. 'Nisâena/kadınlarımız'dan maksat Fâtımatü'z-Zehra'dır. 'Ebnaena/oğullarımız'dan maksat ise, Fâtıma'nın evlatları, Hasan ve Hüseyin'dir."
Harun, İmam Musa Kazım (a.s)'dan bu açık delilleri duyunca elinde olmaksızın; "Ahsente ya Ebe'l-Hasan/ne güzel söyledin ya Ebe'l-Hasan" dedi.
(devam edecek?)
Bir gün, Abbasi halifesi Harun Reşid'in meclisine gittim, bana bazı sorular sorup cevaplar istedi.
Sorularından biri de şuydu: "Nasıl, 'Biz Peygamber'in zürriyetiyiz' diyorsunuz, hâlbuki Peygamber'in halefi yoktu; halef ancak erkek evlat içindir, kız evlat için değildir. Oysaki siz kızından olan evlatlarısınız."
İmam Musa Kazım (a.s.) ona şu ayet ile cevap verdi: "(İbrahim'e) İshak'ı ve Ya'kub'u bağışladık ve her birini doğru yolda bulundurduk. Onun soyundan Dâvud'u, Süleymân'ı, Eyyub'u, Yûsuf'u, Musa ve Harun'u doğru yolda bulundurduk. İşte böylece iyi ve güzel davrananları mükâfatlandırırız. Zekeriyya, Yahya ve İlyâs'ı da doğru yolda bulundurduk; hepsi de iyi yararlı kişilerdendi." (En'am, 84-85).
Daha sonra İmam (a.s.), Harun'un dikkatini çekip şöyle sorar: "Ey mü'minlerin emiri! Hz. İsa'nın babası kimdir?"
Harun şöyle der: "İsa'nın babası yoktu."
İmam (a.s.) şöyle buyurdu: "İşte Allah Teâlâ O'nu Meryem'in vasıtasıyla peygamberlerin zürriyetine ilhak etmiştir. Bizi de annemiz Fâtıma tarafından Peygamber (s.a.a.)'in zürriyetine ilhak etmiştir."
Fahri Razi, Tefsir-i Kebir, dördüncü cilt, beşinci meselede şöyle deniyor:
"Bu ayet Hz. Hasan ve Hüseyin'in Resûlullah'ın soyundan olmalarının delilidir. Çünkü Allah Teâlâ bu ayette Hz. İsa'yı, Hz. İbrahim'in zürriyetinden saymıştır. Oysaki Hz. İsa'nın babası yoktu. Bu intisap anne tarafındandı. Böylece Hasan ve Hüseyin de (a.s.), anne tarafından Hz. Resûlullah'ın zürriyeti idiler. Nitekim İmam Bâkır (a.s.) Haccac ile münazarasında aynı ayeti delil göstermiştir."
Daha sonra İmam Musa Kâzım (a.s.), Harun'a; "Sana bir delil daha getireyim mi?" diye sordu.
Harun, "Evet getir" deyince; İmam (a.s.) Â-li İmran suresindeki şu ayeti örnek verir: "Hiç bir kimse, Allah'ın emri gereği yapılan bu mübahale (karşılıklı lanetleşme) zamanı, Hz. Peygamber'in Hıristiyanlar karşısında Ali bin Ebu Tâlib, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin'den (a.s.) başka hiç bir kimseyi katmamıştır." (Al-i İmran, 61).
'Enfüsena/nefisimiz'den maksat Resûlullah ve Ali bin Ebu Tâlib'dir. 'Nisâena/kadınlarımız'dan maksat Fâtımatü'z-Zehra'dır. 'Ebnaena/oğullarımız'dan maksat ise, Fâtıma'nın evlatları, Hasan ve Hüseyin'dir."
Harun, İmam Musa Kazım (a.s)'dan bu açık delilleri duyunca elinde olmaksızın; "Ahsente ya Ebe'l-Hasan/ne güzel söyledin ya Ebe'l-Hasan" dedi.
(devam edecek?)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Topacık / diğer yazıları
- Hz. İbrahim'in kavminden örnekler / 23.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-7 / 22.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-6 / 21.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-5 / 20.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-4 / 19.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-3 / 18.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-2 / 17.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-1 / 16.03.2017
- Harun Reşid ile İmam Musa Kâzım'ın (a.s.) tartışması-2 / 15.03.2017
- Harun Reşid ile İmam Musa Kâzım'ın (a.s.) tartışması-1 / 14.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-7 / 22.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-6 / 21.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-5 / 20.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-4 / 19.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-3 / 18.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-2 / 17.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-1 / 16.03.2017
- Harun Reşid ile İmam Musa Kâzım'ın (a.s.) tartışması-2 / 15.03.2017
- Harun Reşid ile İmam Musa Kâzım'ın (a.s.) tartışması-1 / 14.03.2017