İyi olmak ve iyi kalmak

Şeytan ilim sahibidir, insanı etkilemek için aklı ve mantığı kullanır. 

İyi niyet kendini yanlıştan korumak için her zaman yetmez; önyargısız olmak, hüsnü zan sahibi olmak, empati yapmak lazım.

Bir insan yanlışına mazeret buluyorsa, hatalarını görüp vazgeçmek yerine onlara sahip çıkıyorsa riskli durumdadır. İnsanların çoğu yanlış yaşantılarını, hatalı bakışlarını ve önyargılarını değiştireceklerine onlara bir mantık geliştirmeye çalışırlar. Bu çabanın sonu hüsran olacaktır. Oysa mantığı ölçüye ram edip yanlışları terk etmek; arınmanın ve dünyada da ahirette de huzuru ve mutluluğu yakalamanın anahtarıdır.

Niyetlerimizle, istek ve arzularımızla, hedeflerimiz ve çabalarımızla geleceğimizi biz inşa ederiz. Yarınımızı dünümüz ve bugünümüz belirler. "Yarın, bundan sonraki hayatımızın ilk günüdür" denmiştir.

Herkes kendi aklını sever. Gerçek akıllı insan başka akıllardan yararlanandır. Rahmetli Ali Gedik Hocam, "akıllar pazara çıkmış, deli de gidip kendi aklını almış" derdi.

Rahmetli Haydar Baş Hocam bize iyi bir insan olmanın, iyi bir mümin olmanın ve ahiret hayatını kazanmanın yollarını öğretti. Hepimiz nasibince aldık tabii ki… Öğrenmeye çalıştıklarımdan birkaç husus yazmaya çalışayım:

Bir defa ne olursa olsun kurtuluşun en temel anahtarı iyi niyetli olmaktır. Bir insan kendine karşı dürüst olacak. Niyetinin derininde bir fitne olup olmadığını denetleyecek ve gerçekten iyi niyetini saflaştırıp tüm duygu, düşünce, tavır ve hareketlerinin denetleyicisi ve hareket noktası haline getirecek.

Bir kişi inançlı ve çalışkan olacak. İnanmak ve çalışmak maddi ve manevi kazancın ön şartı…

İstişare etmenin bereketinden, gücünden ve korumasından yararlanacak. "İstişare eden yanılmaz" demiş Allah'ın sevgili Resulü… İstişare kişiye varlık ve güç kazandırır. Yine istişare insanı maddi ve manevi zararlardan korur…

"Bir saatlik adalet, 70 yıllık ibadetten üstündür" der Resulullah Efendimiz(SAAS)… 

Kur'an, "Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsizliğe sevk etmesin" buyurur. "Devletin dini adalettir" der ilim şehrinin kapısı Hz. Ali Efendimiz. 

Bir kişiye en çok yakışan erdem, adalettir. 

Bir kişi dünyada ve ahirette hüsrana uğramak istemiyorsa kul hakkına girmemek için azami gayret gösterecek. Bir insanın arkasından konuşmak da kul hakkına girmektir, bir malını haksız yere almak da kul hakkıdır. Ve insan şehit olsa kul hakkı ödenmez. 

Yetimler konusunda da yüksek hassasiyet şarttır. Yetimlerin zerre miktar hakkına girmek kişi için yıkımdır. Allah yolunda şehit olsak yine de kul hakkından kurtulamayız. 

Birlik beraberliği bozucu, toplumu ifsat edici sözlerden, hal ve hareketlerden kaçınmalıyız. Aile bağları, komşuluk ilişkileri, akrabalık hukuku ve mümin ve insan olmanın şuuru bir toplumun sağlıklı ve huzurlu olmasının anahtarlarıdır. Böylesine sağlıklı bir bünyeye sahip toplumda toplumsal hastalıklar, suçlar fazla yaygınlaşamaz.

Kamu malını yemek bir kişi için yıkımdır; maddi ve manevi mahvoluştur. Peygamber Efendimiz, "Kamunun malından hırka aşıran cehennemdedir, savaşta ölse cennete giremez" demiştir. O yüzden kamu malını kullananlar, kamuya iş yapanlar kılı kırk yarmak zorundadır. 

İnsanın nefsi, kendini yıkıma götürecek konularda ciddi manada teşvik eder hatta zorlar, hatta kötülüğü emreder. Kötülük, insanın kendine ve çevresine verdiği her türlü maddi ve manevi zarardır. Her haram bir insanın kendisine yapabileceği en büyük kötülüktür. Başkalarına zarar vermek, kul hakkına girmek de en başta insanın kendisini yıkıma götürür. İşte nefis tüm bu konularda insanı yanlış yapmaya zorlar. Bir insan, eğitilir, duygularını kontrol altına almayı başarır, iyi niyetini saflaştırıp rehber edinir ve ölçülü olursa bir de ibadet ve zikrullaha devam ederse kendini güvenli bir zemine taşır.

Şeytan ve nefis insanın iyi işler yapmasını, ibadet etmesini, iyilik yapmasını ve iyi insanlarla olmasını istemez. İyi insanlarla olmak huzur verir. İyi olmayan insanlarla olmak nefsanilikleri açığa çıkarır. Belki insanı ağına düşüren bir kısım zevkler yaşanabilir. Unutmayalım ki bu zevklere kapılan çok şey kaybeder. 

Herkes içinde bulunduğu yanlışın farkına vararak, yanlışlarından kurtularak huzur verici bir atmosfere geçiş yapamayabilir. 

Gerçekten arzu eden, dua ve gayret eden ve iyi insanlardan destek alan kimseler ise dünyalarını ve ahiretlerini güzelleştirir, hayırlı başarılar gerçekleştirir.

Bir insan yıllarca iyi bilindiği, iyi işler yaptığı halde bir gün yanlış yola girebilir. O yüzden iyi olmak ve son nefese kadar iyi kalmak önemlidir.

Herkesin iyi niyetli olduğu, kimsenin diğerine zarar vermediği, adaletin hâkim olduğu, mutlu, huzurlu ve başarılı insanların yaşadığı zaman ve mekanı Rabbimden dileyerek sizleri selamlıyorum.