Kadına karşı şiddet küresel bir sorun

Kadına yönelik şiddet, dünya genelinde kadınların karşılaştığı en ciddi insan hakları ihlallerinden biri olarak kabul edilmekte. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) yayınladığı tahminlere göre, dünyadaki kadınların yaklaşık üçte biri, yaşamları boyunca fiziksel ve/veya cinsel içerikli eş şiddeti veya eş dışı cinsel şiddete maruz kalıyor. Bu şiddetin büyük bir kısmı, yakın kişilerin şiddetidir. Şiddetin yaygınlığı coğrafi bölgelere göre değişiklik gösteriyor. WHO'nun verilerine göre, yaşam boyu içerikli eş şiddetine maruz kalma oranları Batı Pasifik'te %20, yüksek gelirli ülkelerde ve Avrupa'da %22, Amerika kıtası ülkelerinde %25, Afrika bölgesinde %33, Doğu Akdeniz bölgesinde %31 ve Güneydoğu Asya bölgesinde %33 olarak belirlenmiştir.

En tehlikeli ülkeler Güney Afrika ve Brezilya

Dünya Nüfus İncelemesi'ne göre, kadına yönelik şiddet açısından en tehlikeli ülkeler arasında Güney Afrika ve Brezilya yer almaktadır. Güney Afrika'daki kadınların sadece %25'i geceleyin yalnız yürümeyi güvenli bulduğunu belirtmiş ve ülkede kadınların ömürleri boyunca tecavüze uğrama olasılığı %40'tan fazla olarak tahmin edilmektedir. Brezilya ise kadınların geceleyin yalnız yürümeyi güvenli bulma oranının %28 olduğu ve kadınların %36,9'u yakın partnerlerinden fiziksel veya cinsel şiddet gördüğü belirtilmiştir.

Önleme ve mücadele devam ediyor

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve mücadele edilmesi, hükümetlerin, toplulukların ve bireylerin zararlı tutumları değiştirmesi, kadın ve kız çocukları için fırsatlar ve hizmetlere erişimi iyileştirmesi ve sağlıklı ve karşılıklı saygıya dayalı ilişkileri teşvik etmesi ile mümkündür. Sağlık sektörünün, şiddete maruz kalan kadınlara kapsamlı sağlık hizmeti sunması ve ihtiyaç duydukları diğer destek hizmetlerine yönlendirmesi için önemli bir rol oynaması gerekmektedir. Kadına yönelik şiddet, küresel bir sorun olmaya devam etmektedir ve her ülke ve kültürde kadınların ve ailelerinin zarar görmesine neden olmaktadır. COVID-19 pandemisi sırasında, karantina gibi önlemler ve hayati destek hizmetlerindeki kesintiler nedeniyle kadınların şiddete maruz kalma riski daha da artmıştır.