Tam istihdam düzeyine kadar tüketimin artması talep enflasyonuna sebep olmaz ancak bu tüketimin ne şekilde elde edildiği önemlidir. Aksi takdirde çok daha kronik bir enflasyon çeşidi olan maliyet enflasyonu ile karşı karşıya kalınacaktır.
Mevcut ekonomiler hastalığı teşhis edememiştirDikkat edilirse her iki kapitalist anlayış temelde aynıdır. Her ikisinde de denge gelir eğrileri aynıdır. Aradaki fark tam istihdam ve eksik istihdam analizi ile ilgilidir.Sonuç itibari ile, her iki görüş değişik ülkelerde değişik dönemlerde uygulanmış ama sonuç olarak enflasyonu çözerken bazen deflasyon bazen de stagflasyon ile karşılaşılmıştır. Ayrıca mesele sadece enflasyonu çözmek değil aynı zamanda büyüyen bir ekonomiyi yakalamak olması gerekirken şu ana kadar çözüm diye ortaya konan modeller hastalığı tam teşhis edemediği için enflasyonu çözmek hep başka hedeflerden vazgeçmek olarak önümüze konmuştur.
Para miktarındaki artış her zaman enflasyon yapmaz Paranın tek yönlü olmadığını, değişik yerlerde değişik biçimde ekonomiyi etkilediğini daha önce ifade etmiştik. Para stokundaki artışın üretim miktarını artırmak için kullanıldığında ekonomiye etkisi ile kamu harcamalarını finanse etmek için kullanıldığındaki etkisi farklıdır. Yani, her zaman para stokundaki artışı enflasyonun sebebi olarak görmek son derece yanlıştır. Dolayısı ile paranın üretim hızı ve tüketim hızı diye iki yeni terime ihtiyacımız var. Bu terimleri birim zamanda dolanımdaki paranın yaptığı üretim ile birim zamanda aynı paranın tüketimde meydana getirdiği artış olarak ifade edebiliriz.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf.Dr. Mehmet Palamut / Uludağ Üniversitesi MEM gelir dağılımındaki adaletsizliği kaldırırSosyal nitelikli devletin sergileyeceği politikaların hedeflerinden biri de, şüphesiz gelir dağılımını adil biçimde sağlamak ve sosyal katmanlar arasındaki ekonomik farklılıkları mümkün olduğunca aza indirgemektir. Ancak, içerisinde yaşadığımız kapitalist ve gittikçe globalleşen tekelci dünyamızda gelir dağılımının liberal politikalarla sağlanamadığını ve aksine bu uçurumların giderek arttığına maalesef tanık olmaktayız. Milli Ekonomi Modeli'nde gelir dağılımın adil sağlanması, bir taraftan senyoraj gelirleri ve diğer taraftan da emisyonla yaratılacak kaynakların tahsisi sayesinde, ev hanımlarının, işsizlerin, kimsesiz yaşlıların ve öğrencilerin satın alma güçleri arttırılarak potansiyel talepleri gerçekleştirilebilir hale getirilmekte ve bu suretle piyasada talep arzının arttırılarak ilave gelirlerin sağlanması cihetine gidilmektedir. Etkin vergileme yöntemiyle, ödeme gücü olanlar vergilendirilmekte ve sağlanan bu gelirlerin iş yapmak isteyen kimselere belirli projelere bağlı olarak transferi suretiyle de üretim arttırılmaktadır.