Kanal İstanbul bir emlak projesi mi?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na bastırdığı proje karşıtı afişler nedeniyle soruşturma açılması üzerine 'çılgın proje' Kanal İstanbul yeniden gündeme geldi. Kanalın yapımına gerekçe olarak gösterilen İstanbul Boğazı'ndaki gemi trafiğinin her yıl azaldığını ifade eden uzmanlara göre bu proje bir emlak projesi
17.11.2020 12:59:00





Karadeniz ile Marmara Denizi arasında yapay bir su yolu oluşturacak hükümetin ilk açıklandığında 'çılgın proje' adını verdiği, önceki gün yapılan açıklamalarda ise 'devlet projesi' olarak nitelendiği Kanal İstanbul projesi Türkiye'de tam dokuz yıldır tartışmaların odağında yer alıyor.
Proje bu kez, halkı kanalla ilgili bilgilendirmek amacıyla bastırılan afişler nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na açılan 'afiş' soruşturmasıyla gündemde. İlk kez 2011'de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından dile getirilen projenin ÇED raporu 2019'un sonunda hazırlandı. Mart 2020'de de ihaleye çıkıldı. Ancak Kanal İstanbul bölgesinde henüz yoğun bir inşaat faaliyeti başlamadı.
Yapılan itirazlar, açılan davalar halen sürüyor. İtirazlara ve tepkilere her gün yenileri ekleniyor. Uzmanlar Kanal İstanbul'da en kritik sorunun 2su' olduğuna dikkat çekiyor.
Zira Avrupa Yakası'nın önemli içme suyu havzası Sazlıdere Barajı'nın tamamı, Terkos'un ise ÇED raporuna göre bir kısmı kanal içinde kalacak. Zamanla Terkos'un da tamamen kanala karışacağını belirten uzmanlar, bu yok olan içme suyu havzası yerine 200 kilometre uzakta bulunan Düzce'deki Melen Çayı'ndan İstanbul'a su getirmenin planlandığını ve bu yapıldığı takdirde artacak su maliyetinin halkın faturasına yansıyacağına dikkat çekiyor.
Zarar sadece suyla da sınrılı kalmayacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Kanal İstanbul Çalıştayı raporuna göre kanalın geçeceği alanda toplam 200 bin ağaç kesilecek, 136 milyon metrekare tarım alanı, 13 milyon metrekare de mera alanı yok olacak.
800 milyar dolarlık kâr
Hükümetin ifadesiyle 'çılgın proje' hayata geçtiğinde kanalın her iki yakasında da yeni yaşam alanlarıda kurulacak. ÇED raporuna göre, yeni yerleşim yerindeki nüfusun sayısı 1.2 milyon olacak ve 83 milyon metrekare alan imara açılacak. Projeye karşı çıkan bir çok uzmana göre, Kanal İstanbul'un asıl amacı da buradan elde edilecek tahminlere göre 800 milyar dolara ulaşacak rant.
Gemi trafiği sürekli azalıyor
Kanal İstanbul'un en temel yapılma gerekçesi ise İstanbul Boğazı'ndaki gemi trafiği gösteriliyor. ÇED raporunda gemi trafiğinin gelecekte daha da artacağı vurgulanıyor. Ancak ulaşım uzmanları yıllar geçtikce gemi trafiği artmadığını, aksine azaldığına dikkat çekiyor. İstatistiklere bakıldığında da gemi geçiş sayısının 2007'den bu yana sürekli azalmış durumda olduğu görülüyor.
Verilere göre 2007'de 57 bin dolayında olan gemi geçiş sayısı 2018'de yüzde 24 azalarak 43 bine kadar düştü. 2006-2018 yılları arasında İstanbul Boğazı'ndan geçiş yapan tankerlerin sayısı yüzde 15, genel kargo gemilerinin sayısı ise yüzde 41 azaldı.
26 yıldır kaza olmadı
Gemi trafiğinin ve kaza sayısının artacağı iddialarını da gerçekçi bulmayan uzmanlar, 2010 yılından itibaren getirilen gemi kontrolü ve trafiğin tek yönlü yapılması nedeniyle kaza sayıları büyük ölçüde azaldığını kaydetti. İstanbul Boğazı'ndaki en son çevre felaketine ve insan ölümüne neden olan trajik kaza 1994'te yaşandı.
Bu kazanın üzerinden 26 yıl geçti. O zamandan bugüne yılda ortalama 40 bin gemi geçtiği varsayılırsa 1 milyona yakın gemi geçmesine rağmen benzer bir kaza meydana gelmedi. Bunun hiçbir kaza olmayacak anlamına gelmediğine dikkat çeken uzmanlar alınacak ilave emniyet tedbirleriyle Türkiye'ye hiçbir maddi külfet getirmeden gemilerin geçişlerinin çok daha emniyetli hale getirilebileceğini söylüyor.
Bir emlak projesi
Yapılımı için ifade edilen gerekçelerinın tutarsızlığı pek çok uzman tarafından oprtaya konulan Kanal İstanbul projesini uzmanlar, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı ile birlikte, İstanbul'un henüz yapılaşmamış alanlarını imara açmak amacıyla tasarlanmış bir emlak projesi olarak niteliyorlar.
Proje bu kez, halkı kanalla ilgili bilgilendirmek amacıyla bastırılan afişler nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na açılan 'afiş' soruşturmasıyla gündemde. İlk kez 2011'de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından dile getirilen projenin ÇED raporu 2019'un sonunda hazırlandı. Mart 2020'de de ihaleye çıkıldı. Ancak Kanal İstanbul bölgesinde henüz yoğun bir inşaat faaliyeti başlamadı.
Yapılan itirazlar, açılan davalar halen sürüyor. İtirazlara ve tepkilere her gün yenileri ekleniyor. Uzmanlar Kanal İstanbul'da en kritik sorunun 2su' olduğuna dikkat çekiyor.
Zira Avrupa Yakası'nın önemli içme suyu havzası Sazlıdere Barajı'nın tamamı, Terkos'un ise ÇED raporuna göre bir kısmı kanal içinde kalacak. Zamanla Terkos'un da tamamen kanala karışacağını belirten uzmanlar, bu yok olan içme suyu havzası yerine 200 kilometre uzakta bulunan Düzce'deki Melen Çayı'ndan İstanbul'a su getirmenin planlandığını ve bu yapıldığı takdirde artacak su maliyetinin halkın faturasına yansıyacağına dikkat çekiyor.
Zarar sadece suyla da sınrılı kalmayacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Kanal İstanbul Çalıştayı raporuna göre kanalın geçeceği alanda toplam 200 bin ağaç kesilecek, 136 milyon metrekare tarım alanı, 13 milyon metrekare de mera alanı yok olacak.
800 milyar dolarlık kâr
Hükümetin ifadesiyle 'çılgın proje' hayata geçtiğinde kanalın her iki yakasında da yeni yaşam alanlarıda kurulacak. ÇED raporuna göre, yeni yerleşim yerindeki nüfusun sayısı 1.2 milyon olacak ve 83 milyon metrekare alan imara açılacak. Projeye karşı çıkan bir çok uzmana göre, Kanal İstanbul'un asıl amacı da buradan elde edilecek tahminlere göre 800 milyar dolara ulaşacak rant.
Gemi trafiği sürekli azalıyor
Kanal İstanbul'un en temel yapılma gerekçesi ise İstanbul Boğazı'ndaki gemi trafiği gösteriliyor. ÇED raporunda gemi trafiğinin gelecekte daha da artacağı vurgulanıyor. Ancak ulaşım uzmanları yıllar geçtikce gemi trafiği artmadığını, aksine azaldığına dikkat çekiyor. İstatistiklere bakıldığında da gemi geçiş sayısının 2007'den bu yana sürekli azalmış durumda olduğu görülüyor.
Verilere göre 2007'de 57 bin dolayında olan gemi geçiş sayısı 2018'de yüzde 24 azalarak 43 bine kadar düştü. 2006-2018 yılları arasında İstanbul Boğazı'ndan geçiş yapan tankerlerin sayısı yüzde 15, genel kargo gemilerinin sayısı ise yüzde 41 azaldı.
26 yıldır kaza olmadı
Gemi trafiğinin ve kaza sayısının artacağı iddialarını da gerçekçi bulmayan uzmanlar, 2010 yılından itibaren getirilen gemi kontrolü ve trafiğin tek yönlü yapılması nedeniyle kaza sayıları büyük ölçüde azaldığını kaydetti. İstanbul Boğazı'ndaki en son çevre felaketine ve insan ölümüne neden olan trajik kaza 1994'te yaşandı.
Bu kazanın üzerinden 26 yıl geçti. O zamandan bugüne yılda ortalama 40 bin gemi geçtiği varsayılırsa 1 milyona yakın gemi geçmesine rağmen benzer bir kaza meydana gelmedi. Bunun hiçbir kaza olmayacak anlamına gelmediğine dikkat çeken uzmanlar alınacak ilave emniyet tedbirleriyle Türkiye'ye hiçbir maddi külfet getirmeden gemilerin geçişlerinin çok daha emniyetli hale getirilebileceğini söylüyor.
Bir emlak projesi
Yapılımı için ifade edilen gerekçelerinın tutarsızlığı pek çok uzman tarafından oprtaya konulan Kanal İstanbul projesini uzmanlar, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı ile birlikte, İstanbul'un henüz yapılaşmamış alanlarını imara açmak amacıyla tasarlanmış bir emlak projesi olarak niteliyorlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.